Direnen kadınların gücüne selam durmak

Her bir değerimizin yarattığı, yürüttüğü, büyüttüğü, uğruna en zalim ölümleri göze aldığı Jin-Jiyan-Azadi Devrimi bir çağlayan gibi akacak potansiyel ve birikimi bünyesinde barındırmaktadır.

ARYEN RONÎ

Yattığı sokaktan bir anne doğruluyor. Mağrur duruşu, mitolojik ikonları kıskandırırcasına... Bir evden diğerine giderken, bomba seslerinin değil, kuş ötüşlerinin altında süzülürmüşçesine. Bir anne doğruluyor yattığı yerden, gözünü dikiyor dünya sokaklarına, yükselen bir sesle gururlanıyor; Biji Serok Apo sloganları Strasburg, Berlin, Köln sokaklarını inletiyor. Taybet Ana doğruluyor Botan’ın mücadele kokan sokaklarından, direnişiyle selamlıyor dünyanın dört bir yanını…

Anası cenazesinin başında nöbet tutarken, küçük bir kız çocuğu doğruluyor yattığı yerden. Gülen gözleri, temiz yüreği en arifane ilimleri kıskandırırcasına… Gözünün alabildiği her yerde askerler, polisler değil, bin bir renkte çiçekler boy veriyor. Bir çocuk doğruluyor yattığı yerden, kulak veriyor İran sokaklarından yükselen sese, anlamını arıyor, kendi yüreğinde buluyor; Jin-Jiyan-Azadi sloganları İran ve Rojhilate Kürdistan sokaklarında yankılanıyor. Cemile doğruluyor, küçük bedenine bütün dünyanın renklerini sığdırıyor, saflığıyla paklıyor kirlenen ne varsa…

Elinin değdiği her yerde kadından kentler kuruluyor

Kıvırcık saçları, çimen gözleriyle bir kadın doğruluyor yattığı nehir yatağından. Direngen bakışları Ana-Tanrıça kutsallığında. ‘’Berxwedan Jiyane’’ diye haykıran dilleri, en güzel armonileri kıskandırırcasına. Elinin değdiği her yerde kadından kentler kuruluyor. Bir kadın doğruluyor yattığı yerden, yönünü veriyor Ortadoğu sokaklarına, yükselen umut ve kadın devrimi iklimiyle yeniden nefes buluyor. Seve doğruluyor, direngen yüreğiyle, mücadeleci kişiliğiyle bir kez daha dört elle sarılıyor yaşama, direnişiyle sarmalıyor tüm dünya kadınlarını…

Bir savaşçı doğruluyor yattığı barikattan, kara saçlarını rüzgarlara savurarak. Kolektif yaşam aşkıyla Adule ve Derweş destanını kıskandırırcasına… ‘’Bizler çağın Derweş ve Aduleleriyiz’’ diyerek adımlıyor kadim mekanları, makus olarak görülen tarihe razı gelmiyor, bir kere daha tarih yazımına soyunuyor. Yazdığı her cümleyle erkek egemen akıldan binlerce yılın intikamını alıyor, ölümsüz Adule ve Derweşlerin destanını yazıyor. Cephede savaşan yoldaşının, ‘’Hadi heval, etik û estetik, lêde’’ sesine kulak veriyor, gururlanıyor. Zeryan doğruluyor, elinde silahı, gözlerinde tarihin en gizil anlamıyla gülüyor tüm zulümlere inat…

Bir gerilla doğruluyor yattığı yerden, yaktığı bedeninin küllerinden, Simurg misali yeniden diriliyor. Yaşam sevgisi en değme ozanları kıskandırırcasına… ‘’Halay çekin, ben her halay çektiğimde kanatlanıyorum ve uçuyorum’’ diyerek kanatlanıyor bir uçurumun kenarında, tüm kuşları eteğinde topluyor ve kanatlanıyor sonsuzluğa doğru. Halaya duran binlerce kadınla buluşuyor, göğsü kabarıyor. Viyan doğruluyor, elinde benzin ve kibrit, bütün işgalci zihniyetleri ateşe veriyor ve yüreğinin ateşiyle sarmalıyor dünyayı…

Bilgeliğiyle sarmalıyor tüm dünyayı

Bir kadın doğruluyor yattığı yerden, bedenindeki 11 kurşun yarasından güller fışkıran, elinde o güllerle arşınlıyor Süleymaniye sokaklarını. Her bir köşesine bir gül bırakıyor, duruşu tüm gülistanları kıskandırırcasına… ‘’Çağın kadim sesi: Jin’’ demişti, ellerinde tüm zamanların bilgisi, toprağa tohum çalarcasına, kadim bilmeleri yayıyor tüm dünya kadınlarına. Bilgece akan her kadınla akıyor, aktıkça çağlayanlara karışıyor, çağlayanlarca gürüldüyor dünyanın dört bir yanında. Nagihan doğruluyor, elinde yaşamın tüm sembolleri birer birer anlama çalıyor ve bilgeliğiyle sarmalıyor tüm dünyayı…

Yüzlerce, binlerce kadın doğruluyor yattığı yerden, el ele gururla, umutla, mutlulukla izliyorlar büyüyen kadın mücadelesini. Her doğrulan bedenine, duygusuna, fikrine, ruhuna katık ettiklerini paylaşıyor. Gün be gün büyüyen kadın devrimi değerlerinin yaratıcıları, bugün geldiğimiz aşamanın mimarları kuşkusuz. Her bir değerimizin yarattığı, yürüttüğü, büyüttüğü, uğruna en zalim ölümleri göze aldığı Jin-Jiyan-Azadi Devrimi bir çağlayan gibi akacak potansiyel ve birikimi bünyesinde barındırmaktadır. Tarihin hiçbir lahzasında, dünya kadınlarını ve halklarını böylesi efsuni bir hakikat etrafında toplamak mümkün olmamıştı. Jin-Jiyan-Azadi’nin küreselleşen gücü, paradigmasal derinliği ve çözüm dinamiği bunu olası kıldı. Kadınlar yüzlerce yıldır süregelen ve bir çağlayan akışına kavuşan mücadelelerini bu efsuni güçle birleştirdi. Birinci kadın devriminin topraklarından doğan ve beslenen, aşkla, direnişle, kanla, sözle, silahla, siyasetle büyüyen ve dünyaya yayılan bu güç, tüm erkek egemen müdahalelere, kuşatmalara, saldırılara inat kendi kanatlarıyla uçmanın, kendi olma halinin ve bu kendilikten büyüyen toplumsallığın kurucusu oldu.

Yeni bir 8 Mart’ı ‘’Jin-Jiyan-Azadiyle Kadın Devrimine Doğru’’ şiarıyla karşılarken, gün be gün büyüyen bu değerlerin, düştüğü yerden milyonlarca kalkışın vesilesi olan değerlerin anlam gücünü direniş eylemek, devrimin en önemli pratiği olacaktır.