Dijital şiddet yaygınlaşıyor: Farkındalık kampanyaları yapılmalı

Mısır’da özellikle kadınların ve kız çocuklarının maruz kaldığı dijital şiddetin arttığına dikkati çeken kadın ve insan hakları aktivistleri, caydırıcı bir yasanın geliştirilmesi ve farkındalık kampanyalarının yapılması gerektiğini belirtti.

ASMAA FATHI

KAHİRE – Dijital şiddet, dijital medyanın yaygın kullanılmasıyla birlikte daha görünür olmaya başladı. Dünyanın her yerinde dijital şiddete de yine en fazla kadınlar ve kız çocukları maruz kalıyor. Failin “Erkek” olduğu dijital şiddetin amacı kimi zaman kadınları ve kız çocuklarını tehdit etmek, susturmak, aşağılamak, utandırmak olabiliyor.

Dijital şiddet gizlenmek zorunda bırakılıyor

İnsan hakları aktivisti Tarnem Atef, kadınların ve kız çocuklarının maruz kaldıkları dijital şiddeti anlatmaktan çekindiğini dile getirerek, “Böylesi bir durumda toplumun onları reddedeceğini düşünerek başlarına geleni saklamak zorunda bırakılıyorlar” dedi.

‘Güvenilir bir ortam olarak görülüyor’

Son dönemde birçok sivil toplum örgütü ve gruplarda dijital şiddete karşı farkındalık oluştuğunu söyleyen Tarnem Atef, dijital şiddet örneklerinin çok fazla olması nedeniyle bir deneyimin de yaşandığını ve bu şiddete karşı nasıl baş edilebileceğine dair diyalogların oluştuğunu anlattı. Ailelerin de dijital şiddete karşı farkındalığı olmadığına işaret eden Tarnem Atef, şunları kaydetti:

“Yaşam biçimi, ailenin yapısı, yanlış eğitim modelini de nedenler arasında sayabiliriz. Genç kadınlarla sadece evlilik üzerinde sohbetler yürütülüyor ve diyaloglar genellikle bu yönlü olduğu için bir ilgi alanı haline de dönüşebiliyor. Ardından televizyon programları ve dijital ortama merak başlıyor. Sanal dünyada arkadaş edinme, arkadaşının arkadaşıyla arkadaş edinmeyle orayı güvenilir bir ortam gibi hissedebiliyor.”

‘Kadın dayanışmasıyla hayatta kalmayı başardılar’

Özellikle çok fazla kız çocuğunun dijital şiddet nedeniyle hayatını kaybettiğini vurgulayan Tarnem Atef, ancak deneyimlerin paylaşılmasıyla bir kadın dayanışmasının oluşturulduğunu ve birçoğunun bu sayede hayatta kalmayı başardığının altını çizdi. Tarnem Atef, kişisel deneyimiyle ilgili olarak, dijital dünyadan mümkün olduğunca uzak durmaya çalıştığını, bu nedenle çalışırken bilgisayar kamerasını kapatmaya alışık olduğunu ve cep telefonuna da çoğu zaman temkinli davrandığını söyledi. Tarnem Atef, dijital şiddete ilişkin şu örneği aktardı:

“Telefonumla uğraşırken çevremdeki genç kadınların deneyimlerinden çok şey öğrendim. Örneğin bir arkadaşım var, üniversitedeki sınıf arkadaşı onun kişisel fotoğraflarını ele geçirmeyi başardı ve onunla buluşmazsa yayınlamakla tehdit etti. O kişinin yanına gitti ve günlerce düşündükten sonra konuyu babasına anlatmaya karar verdi. Babası da kızına destek olup yanında durdu.”

‘Fotoğraflarla elektronik şantaj yaygınlaştı’

Kadın Kalkınma Derneği Danışma Kurulu üyesi ve "Be Aman" girişiminin üyesi olan Naglaa Abdel Maqsud, son zamanlarda özellikle kişisel telefonlardaki özel fotoğraflarla ilgili olarak elektronik şantajın çok yaygınlaştığına dikkat çekti. Kız çocuklarının yasa dışı eylemlere zorlamak için telefonlarının hacklendiğini dile getiren Naglaa Abdel Maqsud, şunları aktardı:

“Bir arkadaşım şantaj olayına maruz kaldı ve başına gelenleri polise anlattı. Şantajın üzerinden uzun zaman sonra şantajı yapan şahıs arkadaşıma yeniden tehditlerde bulunarak kızın ailesine ve çevresine asılsız haberler yayacağını söyledi. Sonrasında bunu yapanın eşi olduğunu öğrendi ve ailesine giderek eşinden ayrılmak istediğini söylese de ailesi boşanma durumunu reddetti. Arkadaşımda tam bir çöküş yaşadı. Toplumun mağduru damgalaması, failin haklı çıkarılması gibi yaklaşımlar sergileniyor. Toplum boşanan kadınlara farklı gözle bakıyor, bu yüzden kadınlar eşleri sorunlu da olsa onlarla yaşamak zorunda bırakılıyor” sözlerine yer verdi.

‘Caydırıcı bir yasa geliştirilmeli’

Dijital medya platformu olan Tik Tok davasında bazı kadınların hüküm giydiğine dikkat çeken Naglaa Abdel Maqsud, “Çoğu kadın internet dünyasına iyi niyetle giriyor ancak haberleri olmadan kandırılıyorlar. Yasal olarak da birçok hak ihlaline maruz kalıyorlar. Elektronik şantaj sürecindeki ilk çözüm aynı suçların tekrarlanmasının önlenmesi, suç işleyenleri cezalandıran caydırıcı bir yasanın geliştirilmesi gerekiyor” dedi.

Dijital şiddetin önlenmesine ilişkin kız çocuklarına yönelik farkındalık çalışmalarının başlatılması gerektiğini söyleyen Naglaa Abdel Maqsud, şu önerilerde bulundu: “Kız çocuklarının birçoğu şantajcıları nasıl yenebilecekleri ve kendilerini koruma mekanizmaları hakkında hiçbir şey bilmiyorlar. Öte yandan dijital şantaja maruz kalanların ihbarda bulunması da çok önemli ve bu teşvik edilmelidir. Aileler ise kızlarıyla elektronik şantaj hakkında konuşmalı onlara güvenli alan sağlamalı ve yaşanması durumunda yargıya taşımalı.”