Devrimin 13’üncü yıldönümü: Kadınlar öncülük etti
Kuzey ve Doğu Suriye’den kadınlar, 2012’de başlayan 19 Temmuz Devrimi’nin halkın kararlılığı ve şehitlerin fedakârlığı sayesinde tüm iç ve dış tehditlere rağmen korunduğunu belirtti.

Haber Merkezi- Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi, Suriye savaşının başlangıcından bu yana halkın talep ettiği özgürlük ve adalet için mücadele ederken, bugün hem içeriden hem dışarıdan birçok tehditle karşı karşıya.
Cihatçı Heyet Tahrir El-Şam (HTŞ) geçici Suriye yönetimi halkın taleplerine karşı duyarsız kalması ve yeniden merkeziyetçi bir yönetimi dayatma çabaları, ülkeyi 2011 öncesi koşullara geri döndürme tehlikesi yaratıyor. Bu da Suriye devriminin çıkış nedenlerini ortaya koyarken halkın dışlanması, kadınların görmezden gelinmesi ve otoriter yönetimin hâlâ geçerli kılınmaya çalışıldığını gösteriyor.
Kuzey ve Doğu Suriye’den kadınlar, devrimin 13’üncü yıldönümünde yaptıkları açıklamalarda, devrimin halkın azmiyle ve şehitlerin fedakârlıklarıyla korunduğunu vurguladı. Devrim kazanımlarına yönelik her türlü tehdidin kabul edilemez olduğunu belirten kadınlar, yeni dönemin “birlik ve dayanışma” dönemi olması gerektiğini ifade etti.
İsyandan devrime
Suriye ayaklanmaları, dış müdahalelerle bir krize dönüşse de Kürt halkı “3’üncü yol” olarak adlandırılan özgürlük ve demokratik mücadele çizgisini benimsedi. 19 Temmuz 2012’de Kobanê’de başlayan devrim, Baas rejiminin baskılarına ve Kürt halkının yıllarca süren inkârına karşı bir halk isyanına dönüştü. Başlangıçta rejimin unsurları çatışmasız şekilde şehirlerden çıkarıldı ve halk hızla kendini örgütleyerek kendi kentlerini korumaya başladı. Ardından bu devrim, IŞİD’in yenilmesiyle Kuzey ve Doğu Suriye’ye yayıldı. Kobanê halkının başkaldırmasında, halkın Abdullah Öcalan’ın fikirleriyle tanışmış olması etkili oldu.
Kadınlar devrimin öncüsü
13 yıl içinde halklar; hizmet, siyaset, diplomasi ve özellikle de kadın hakları alanında büyük kazanımlar elde etti. Kadınlar bugün devrimin öncülüğünü üstlenmiş durumda. Ancak geçici yönetimin, medya ve özel savaş yöntemleriyle bu kazanımları ortadan kaldırmaya çalıştığı ifade ediliyor.
Kobanê’de Kongra Star Koordinasyonu Üyesi Zozan Bekir, halkların yıllarca sistematik zulüm altında yaşadığını, özellikle Kürt halkının dili ve kimliği nedeniyle sürekli baskı gördüğünü belirtti. Zozan Bekir, “Kobanê halkı her açıdan yok sayılıyordu. Ama Abdullah Öcalan’ın fikirlerinden etkilenmiş, örgütlü bir halktı. Bu da devrimin Kobanê’den başlamasını sağladı" dedi. Devrimin sadece Kobanê ile sınırlı kalmadığını söyleyen Zozan Bekir, "Devrimin ilk anlarındaki halkın sevinci ve coşkusunu hâlâ hatırlıyoruz. Bu devrim, sadece Kobanê’yle sınırlı kalmadı, tüm bölgeye yayıldı ve Ortadoğu'da özgürlüğü arayanların sesi oldu" ifadelerini kullandı.
Devrimin kazanımları hedef alındı
IŞİD’in de içinde olduğu güçlerin, devrim kazanımlarını yok etmek için her yola başvurduğunu ancak halkın iradesiyle bu saldırıların geri püskürtüldüğünü dile getiren Zozan Bekir, "Bugün Abdullah Öcalan’ın projesi hayata geçiyor ve tüm halklar bu sistem içinde birlikte yaşıyor. Bu proje, ulus-devlet anlayışına karşı demokratik bir alternatif sunuyor" şeklinde konuştu.
Geçici yönetimin, Suriye’yi tekrar otoriter sisteme döndürmeye çalıştığına işaret eden Zozan Bekir, “Bu halkın mücadelesiyle kazanılan hakları kimse geri alamaz. Bu topraklara evlatlarımızın kanı aktı, asla geri adım atmayacağız" dedi.
Şehit anneleri: Biz devrimin kalkanıyız
Qamişlo’da Şehit Aileleri Meclisi Üyesi Ayda Xelîl de, devrimin kazanımları ve neden korunması gerektiği ile ilgili olarak “Evlatlarımızın kanı bu yolu aydınlattı. Devrim geçici bir öfke değil, halkın ve şehitlerin iradesidir” dedi ve halkı kazanımlara sahip çıkmaya çağırdı. Ayda Xelîl, konuşmasına şu sözlerle devam etti: "Kürt halkı devrimle haklarını öğrendi, çocuk yaşlı demeden direndi. Bu devrim bizim onurumuz ve geleceğimizdir. Binlerce şehit verdik ama devrim ateşini asla söndürmedik. Çocuklarımızda bu direniş ruhunu yaşatarak, mücadeleyi sürdüreceğiz."
Kadın ve toplumun yeniden doğuşu
19 Temmuz Devrimi, sadece rejime karşı bir başkaldırı değil, aynı zamanda demokratik, adil ve eşitlikçi bir toplum inşa etme projesi olarak tanımlanıyor. Kadınlar, devrimle birlikte aktif birer özneye dönüştü; yerel yönetimlerde söz sahibi oldu ve kendi kurumlarını kurdu. Deyrezor’un Suse Kent Meclisi Eşbaşkanı Safiye El-Ehmed, devrimin kadınlar için tarihi bir dönüm noktası olduğunu belirterek, “Kadınlar artık karar alma mekanizmalarında etkili, toplumsal yapıların asli bileşeni. Bu, devrimin doğrudan bir sonucudur” diye ifade etti. Safiye El-Ehmed, Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlüğüne dayalı paradigmasının devrime yön verdiğini ifade ederek, “Ortak eş başkanlık sistemi ve toplumsal cinsiyet adaleti olmadan demokratik yönetim kurulamaz” ifadelerini kulandı.
Kadın Devrimi ve kimlik mücadelesi
Safiye El-Ehmed, 19 Temmuz Devrimi’ni Arap Baharı’ndan farklı kılan şeyin onun bir "kimlik ve değerler devrimi" olması olduğunu vurgularken, “Kadın artık edilgen değil, karar verici konumda. Bu, Ortadoğu’da benzersiz bir dönüşümdür” şeklinde konuştu.
Kadınlara yönelik uzun süreli dışlama ve baskıya rağmen devrimin kadınları güçlendirdiğini belirten Safiye El-Ehmed, “Bu kazanımları korumak için mücadelemizi sürdüreceğiz. Devrim sadece bir hatıra değil; her gün yeniden doğan bir mücadeledir” sözleri ile konuşmasını sonlandırdı.