Dêrikli kadınlar Arap Kemeri’ni anlattı

Kuzey ve Doğu Suriye’nin Qamişlo Kantonu'na bağlı Dêrik ilçesinde yaşayan kadınlar, Baas rejiminin 1973-1974’de Kürt halkına dayattığı “Arap Kemeri” projesinin hedeflerini değerlendirdi ve bu planın hedeflerine ulaşamadığını söylediler.

SORGUL ŞÊXO

Qamişlo- Kürdistan 17 Mayıs 1639’da Osmanlılar ve Safeviler arasında yapılan Qesrî Şêrîn Antlaşması sonucu ikiye bölündü.  Qesrî Şêrîn Kürdistan’ı parçalayan ilk anlaşmaydı.  Ardından Sykes Picot ve Lozan Antlaşmalarıyla Kürdistan dört parçaya bölündü. 24 Haziran 1974 tarihinde ise Şam Hükümeti’ni yöneten Baas rejimi Arap Kemeri projesini hayata geçirdi.

1966 yılında Sosyalist Arap Baas Partisi'nin 3’üncü Bölgesel konferansı sırasında önerilen maddelerden biri “Suriye hükümeti Suriye-Türkiye sınırında bulunan 350 km uzunluğunda ve 10-15 km derinliğinde olan 5 bin 250 kilometrekarelik tarım alanına el koyabilir” şeklindeydi. "Arap Kemeri", bugünkü Cizîr Bölgesi’ndeki Kürt çiftçilerin tarım arazilerine Suriye hükümeti tarafından el konulması ve Rakka'dan getirilen gelen Arap çiftçilere verilmesi sürecinin isim olarak tarihe geçti. Dönemin hükümeti Cizîre Bölgesi ve Rojava-Kuzey Kürdistan sınır hattı boyunca  Arapları getirerek yerleştirdi ve kemerin uzunluğu 275 kilometreyi, derinliği ise 15 kilometreyi buldu.

150 bin Kürt etkilendi

Verilere göre 40 binden fazla Arap aile Kürt köylerine yerleştirildi. Ailelere verilen toplam tarım arazisi üç milyon dönümden fazlaydı ve tüm mülkler Kürtlere aitti. Arap Kemeri projesinden zarar gören Kürt köylerinin sayısı 335'e ulaştı. 150 bin Kürt projeden etkilendi. Arap Kemeri projesi kapsamında Cizîrê sınır hattında kurulan köylerin sayısı 39'a ulaştı. Qamişlo kentinin sınırlarında da Tirbespiyê’den Amûdê’ye 12, Kürdistan üçgenine giren Dêrik'te 12, Serêkanîyê’de 15 olmak üzere köyler kuruldu.

Soykırım operasyonları

1974 sonbaharında Şam hükümeti, Kuzey ve Doğu Suriye'nin Cizîr Bölgesi’ndeki Qamişlo Uluslararası Havalimanı yakınında geçici bir kamp kurdu. Rakka'dan gelen Arap aileler bu kampa nakledildi ve çevrede ‘güvenlik’ güçlendirildi. Tarım arazilerine sahip Kürtler, olası saldırılarından korkuyorlardı. Sonrasında “Mexmuri” olarak adlandırılan bu Arap yerleşimciler için köy inşa edildi. Kültürel soykırım operasyonları ve Kürt halkının demografisini değiştirme operasyonları 1975 baharında sona erdi.

O dönemde Şam hükümeti Kürtlere yönelik demografik değişim ve ırkçı politikasını geliştirirken bir araştırmaya dayanıyordu. Bu çalışma 12 Kasım 1963'te Suriye İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Mihemed Teleb Hilal tarafından "Ulusal, Toplumsal ve Siyasal Açıdan Cizîr Bölgesi Üzerine Bir Araştırma" adıyla hazırlandı. Mihemed Teleb Hilal, çalışmasında sınırdaki Kürtler yerine Arapların yerleştirilmesini öneriyordu.  Arap Kemeri’de buna uygun olarak geliştirildi.

Tarım arazilerine el konuldu

1982'de mexmuri Araplar, Suriye rejimi yetkilileriyle koordineli olarak, Cîlka û Sermesaxê köylülerinin tarım arazilerine el koydu. Köylüler arazilerini teslim etmeyi ve imzalamayı reddettikleri için tutuklandılar. Toprakları alınan Kürt aileler, Alyan ve Dêrik bölgelerinde ikamet eden ve her ailenin yaklaşık 30 dönüm arazisi olan 155 aileydi.

‘Kürtlerin birliğinden korkuyorlardı’

Kuzey Doğu Suriye'nin Qamişlo Kantonu'na bağlı Dêrik ilçesindeki kadınlar Arap Kemeri ve yaşananları anlattı. Bana Şikeftê köyünden 66 yaşındaki Buşra Elî Hesen, 49 yıl önceye yani 17 yaşında olduğu döneme giderek, Arap Kemeri’nden hatırasına kazınmış bazı anları paylaştı: "Hatırlıyorum o dönemleri henüz çok gençtim ve Baas rejimi bir karar almıştı. Kararda Kürtler yerinden edilerek Kizwan Dağı’na yerleştirilecekti. O zaman anlamıştım ki Kürtleri birbirinden ayıracaklardı, aralarına sınırlar çizilecekti. Çünkü Kürtlerin birliğinden korkuyorlardı. Kürtler birlik olması diye Arap Kemeri projesini hayata geçirdiler. Mexmûr Arapları’nı Kürtlerin topraklarına yerleştirdiler. Arap Kemeri ile Kürtlere haksızlık yapıldı ve topraklarına el konuldu.”

Kadınlar tutuklandı

O dönemde 17 yaşında olan Buşra Eli(66) bu sürece ilişkin tanıklığını anlattı. Yaşananlara tepki gösteren Kürt kadınların gözaltına alındığını ve tutuklandığını kaydeden Buşra Elî Hesen, “Kürtler direnmeden topraklarını bırakmaz. Kürt kadınlar Arapça dilini bilmiyorlardı o yüzden Kürtçe yani kendi dillerinde tepkilerini dile getiriyorlardı. Tepki gösteren kadınlar gözaltına alınıp tutuklandı. Sadece bunu değil Güney Kürdistan Kürtlerinin onurlu bir tavır sergileyerek rejimin traktörlerini köylerimize kadar getirdiklerini hatırlıyorum. Rejim, ‘ya traktörlerimiz geri verilecek ya da tüm mallarınızı yok edeceğiz’ diyerek köylülere tehditler savurdu. Baas rejiminin hayata geçirmek istediği planlar gerçekleşmedi” diye belirtti. 

‘Bizler bir bütünüz’

Kadınlardan 68 yaşındaki Xana Hûseyin, Kürt ve Arap ilişkilerine şöyle değindi: “Baas rejimi Kürtleri kabul etmelidir. Birlik olursak kesinlikle Suriye'yi koruyup yeniden inşa edebiliriz. Bizler bir bütünüz. Özgür ve bağımsız bir Kürdistan'ı da biz inşa edeceğiz. Daha önce de söyledik yine hatırlatacağız; bizim ülkemiz Kürdistan'dır, Kürtler ve Araplar halkları eşittir. Rusya ve başka güçler bu topraklarda krizi derinleştirmek istiyorlar, bu politikalara izin vermemeliyiz.”

‘Baas rejimi topraklarımızı aldı’

Eyndîwar köyünden Sûad Mustefa ise, “Arap Kemeri projesi kapsamında el konulan topraklar Kürtlerin topraklarıydı, nenelerimizin ve dedelerimizin topraklarıydı, mülkleriydi. O dönemler Kürtler çorak topraklara hayat verdiler ve kendi köylerini inşa ettiler. Eyndîwar Kürt beylerinin, mirlerinin topraklarıydı. Suriye’de Sêfo ve Sêmêlê fermanından kurtulan Kürtler ve Hristiyanlar ve diğer milletler arasında ortak bir yaşam vardı. Toprakları alınan ailelerden biri de benim ailemdi. Ailemin 73 dönümden fazla arazisi vardı. Baas rejimi topraklarımızı aldı. Kürtleri tepelere, vadilere yerleştirdiler” diye belirtti.

‘Kürtleri teslim almak istediler’

Baas rejiminin kendilerine baskı yaptığını kaydeden Sûad Mustefa, “Bana Qesrê muhtarı gelip ‘rejim mallarımı Kürt topraklarına yerleştirmemi istedi ancak ben kabul etmedim’ dedi. Sûad Mustefa, kabul etmeyenlerin hapse atıldığını, Arapların zorla Kürt köylerine yerleştirildiğini anlattı. Sûad Mustefa, “Araplar Kürt topraklarına yerleşmeyi kabul etmiyordu ancak rejim onları zorladı. Araplar Kürtleri dürüstlükleri ve insanlığıyla biliyordu. Bu nedenle Kürtlerin Kizwan Dağı’nı gitmesini istemiyordu. Kürtler Baas rejiminin planlarının farkındaydı o yüzden rejiminin oyunlarına gelmedi. Bizim arzumuz adem-i merkeziyetçi, demokratik bir yaşam. Tüm milletlerin, dinlerin, mezheplerin bir arada yaşadığı özgür bir Suriye” şeklinde konuştu.