Depremzede kadınlar 25 Kasım’a hazırlanıyor: Artan şiddet teşhir edilecek!

Bina enkazlarının hala kaldırılmadığı ve yıkım çalışmalarının devam ettiği Semsûr’da kadınlar 25 Kasım’a hazırlanıyor. KESK Kadın Meclisi, artan şiddet ve yaşanan sağlık sorunlarına karşı kadınlarla dayanışma halinde olacak.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Semsûr- Mereş merkezli depremlerin ardından 8 aydır yaraların sarılmadığı Semsûr’da kadınlar bu seneki 25 Kasım’ı çadır ve konteynerlerde karşılıyor. Depremin ilk anından bu yana yaşamı yeniden kurmaya çalışan ve 8 aydır bir düzen arayışında olan depremzede kadınlar, bu süre zarfında şiddetin her türlüsüne maruz bırakıldı. Şiddete dair etkili ve kalıcı önlemler alınmazken, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında kentte bir araya gelecek Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri kadınlar alanda şiddet farkındalığı çalışmaları ve sağlık taramaları yapacak. Konteyner kent ve çadırlarda çalışma yürütecek olan kadınlar, bir depremzede olduklarını hatırlatarak, dışarıdan gelecek olan dayanışmanın da önemine dikkat çekti.

Kadınlar şiddet, hastalık, barınma, hijyen sorunlarıyla boğuşuyor!

Kentte kadınların yaşadığı sorunlara ve 25 Kasım programına dair KESK Kadın Meclisi Üyesi ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Semsûr Şubesi Kadın Sekreteri Rengin Kılıç ile görüştük. Kadınların ekonomik, fiziki ve psikolojik şiddete maruz bırakıldığına dikkat çeken Rengin Kılıç, bunların dışında kentte yaşanan barınma ve sağlık sorunları hakkında da konuştu. Depremden bu yana kadınların düzen mücadelesini yas süreçleri ile birleştirdiklerini anlatan Rengin Kılıç, kadınların bu nedenle maruz kaldıkları şiddete dair çok farkında bir yaşam süremediklerine değindi. Ortada hem yaşama hem de barınmaya dair ciddi sorunların varlığını düşünerek maruz bırakıldığı şiddeti önemsemeyen kadınların arttığına yer veren Rengin Kılıç, kadınları bu duruma mevcut sistemin sürüklediğini ifade etti.

‘Artan şiddete karşı farkındalık oluşturacaklar’

Şiddet karşısında kadınların susan ve şikâyette bulunmayan bir konumda olduğunu, mülteci kadınların ise kaldıkları yaşam alanlarından çıkarılacakları tehdidi nedeniyle şiddeti dile getiremediklerini belirten Rengin Kılıç, “Şiddet sadece bu sürecin bir yönü. Bu 8 ayda şiddetin türleri hem farklılaştı hem de çok genişledi. Bu süreç kimse tarafından takip edilmediği için herhangi bir koruma, şiddeti durdurma tedbiri de uygulanmadı. Bugün kadınlar en başta ekonomik olmak üzere fiziki ve psikolojik şiddete maruz bırakılıyorlar. Bu durum da tek bir mekân içinde yaşanıyor. Şiddetin dile getirilmemesi ile çadır ve konteynerde yaşanan şiddet orada kalıyor. Bu durum ilerledikçe şiddet de meşrulaştırılıp sistematikleştiriliyor. Kadınların ve toplumun buna dönük farkındalığı zamanla azalıyor” dedi.

‘Sağlık ve sosyal sorunlara dair çalışmalar yapılacak’

Şiddetin yanı sıra yaşanan sağlık sorunlarına dair de sahada çalışmalar yürüteceklerine yer veren Rengin Kılıç, program kapsamında film gösterimi ve basın açıklamalarının da yapılacağını söyledi. Rengin Kılıç haftalık programa dair şu aktarımlarda bulundu: “Bizler de 25 Kasım haftası ile artan bu şiddete dikkat çekeceğiz. Yoksulluk içerisinde yaşanan bu doğal affet kadınlar üzerindeki şiddeti artırdı. Buna dönük çalışmalarımız olacak. Yine kentte ciddi sağlık sorunları yaşanıyor. Özellikle kadınlar hijyen ortamına ve temiz suya erişemediği için enfeksiyon hastalıkları ile mücadele ediyor. Sağlık taraması yaparak, bu çalışmaların daha çok artırılması noktasında çalışma yürüteceğiz. Hem kadınlar hem de bizim açımızdan süreç çok zor. Çünkü ortada sadece bu var diyebileceğimiz bir vaka yok. Bu süreç başlı başına çok ciddi sorunları beraberinde getirdi. Bu sorunları yaşayan kesim de kadınlar.”

‘Amacımız kadınlara umut vermek’

Yapacakları çalışmalar ile depremzede kadınlarla olan dayanışmayı artırmayı amaçladıklarını belirten Rengin Kılıç, “Kadınların şu anda bir yas süreci var. Koşulların da getirdiği ciddi bir yoksunluk var. Bizler bu şiddete, yoksulluğa ve en temel hakların olmayışına dikkat çekip bunların nasıl giderilebildiğine dair dayanışma halinde olacağız. Bizler yas sürecini hala yaşarken, 25 Kasım’la beraber kadınlara biraz da umut aşılamak istiyoruz. Bu süreç ciddi bir unutulma ile geçti.  Bizler sahaya inerek yalnız olmadıklarını onlara hissettireceğiz” şeklinde konuştu.

‘Dayanışma bizi ayakta tutuyor’

Bu kapsamda dışarıdan gelecek dayanışmanın da çok önemli olduğunun altını çizen Rengin Kılıç, dayanışmanın üstenci değil de çözüme odaklı olmasının daha etkili olduğuna dikkat çekti. Rengin Kılıç son olarak şu ifadelere yer verdi: “Görünür olmak bizleri ayakta tutup, umut veriyor. Bu noktada yapılan dayanışma çok önemli. Bir yardımdan ziyade bir dayanışma halinin olduğu bir süreç hepimiz için daha iyileştirici olacak.  Olabildiğinde üstenci değil de işin anlayan, var olan sorunların kalıcı çözümü noktasında çözüm üretebilecek bir durum talep ediyoruz. Bu dayanışma ağı bizlere yalnız olmadığımızı hissettiriyor. Yine daha çok sesimizin çıkmasını da sağlıyor.”