Depremden etkilenen çocukların bedensel söz haklarına ilişkin uyarı

Mimoza Çocuk Çalışmaları Ekibi, depremzede çocukların bedensel söz haklarına ilişkin bilgi notu paylaşarak, “Çocuklar yaşamın öznesi ve hak sahibi bireylerdir. Depremden etkilenen çocukların bize minnet, umut, neşe borcu yoktur, asla unutmayalım” dedi.

Haber Merkezi- Çocuk alanında çalışan 7 kadının bir araya gelmesiyle oluşturulan “Mimoza Çocuk Çalışmaları Ekibi” çocukların bedensel söz haklarını korumak ve geliştirmek için çalışıyor. Ekip, depremden etkilenen çocukların bedensel söz haklarına ilişkin bilgi paylaşımında bulundu.

Çocuk güvenliğini sağlamanın zorlaştığı afet ve kriz koşullarında bedensel söz hakkı ihlalleri ve cinsel istismar riskinin de arttığına vurgu yapan ekip, depremden etkilenen çocukların geçici barınma alanlarında pek çok yetişkinle bir arada yaşadığına dikkati çekti.

Çocukların güvenliğini sağlamak zorlaşıyor

Barınma alanları oluşturulurken çocukların güvenliği için gerekli olan temel standartların sağlanmadığına vurgu yapan ekip, “Ailelerin sığınmak zorunda kaldıkları akrabalara, tanıdıklara ait hanelerde çocukların güvenliğini sağlamak zorlaşıyor. Bunların yanı sıra bölgeye çeşitli sebeplerle ve sürelerle giden çok sayıda yetişkin var.” dedi.

‘Çocuklarla kurulan her ilişkiye dikkat edilmeli’

Ekip, tüm bu koşullar içinde, çocukları hak ihlallerine ve risklere açık hale getirmemek için onlarla kurulan her ilişkide dikkat edilmesi gerekenleri şu şekilde sıraladı;

1.Akılda tutalım: Çocuklarla deprem bölgesindeki ilişkilerimizin kısa süreli, etkilerinin ise kalıcı olabileceğini akılda tutalım. Biz sınırları gözeten, “güvenli” ilişkiler kursak da başka yetişkinler çocuklarla “zarar verici” ilişkiler kurabilir. Çocukları diğer ilişkilerde de güvende tutacak davranış biçimlerini benimseyelim.

‘Çocukların ihtiyaçlarını sorarak gözlemleyerek anlamaya çalışalım’

2. Ayırt edelim: Çocukların ihtiyaçları ile kendi ihtiyaçlarımızı ayırt edelim. Temas etmek, sarılmak, öpmek, sohbet etmek gibi davranışlar, iyi hissetmek için bizim ihtiyacımız olabilir. Çocukların ihtiyaçlarını karşılamak için orada olduğumuzu hep hatırlayalım.

3. Varsaymayalım: Çocukların duygularını, sınırlarını, ihtiyaçlarını varsaymayalım. “Fiziksel temasa, sarılmaya, konuşmaya, oynamaya ihtiyaçları var” gibi varsayımlar yerine, çocukların ihtiyaçlarını sorarak ve/veya gözlemleyerek anlamaya çalışalım.

4. Gözlemleyelim : Çocukların bedensel tepkilerini, yüz ifadelerini, konuşuyorlarsa ses tonlarını gözlemleyelim. Çocuklar tercih etmedikleri, hoşlanmadıkları, rahatsız oldukları ya da korktukları durumları her zaman sözle ifade etmeyebilir, edemeyebilirler. Sözlü olmayan ifade biçimlerine de dikkat kesilelim.

5. Alan açalım: Çocukların duygularını, ihtiyaçlarını, düşüncelerini, sınırlarını ifade edebilmelerine alan açalım. Kendilerini rahat ve özgürce ifade edebilecekleri güvenli alanlar oluşturalım. Buralarda onlara eşlik ve rehberlik ederken beklentilerimiz, sözlerimiz ve eylemlerimizle gereğinden fazla yer kaplamayalım.

‘Çocukların onayları dışında fotoğraf/videolarını çekmek söz haklarını ihlaldir’

6. Kaçınalım: Su, gıda, oyuncak, kitap, psikososyal destek vb. ihtiyaçlarını karşılarken çocuklara borçlu hissettirmekten kaçınalım. Minnet duydukları için sarılmak, öpmek, fotoğraf/video çektirmek zorunda hissetmeleri çocukları risklere açık hale getirir. Bu tür davranışların pekişmesine neden olmayalım. Yaptığımız çalışmaların zaten sorumluluğumuz olduğunu unutmayalım.

7. İhlal etmeyelim: Çocukların bedensel söz haklarını ihlal etmeyelim. Onayları dışında bedenlerine temas etmek, sarılmak, öpmek, fotoğraflarını/videolarını çekmek, sohbete zorlamak gibi davranışlar çocukların sınırlarını ve bedensel söz haklarını ihlal eder. Tüm bunlar ayrıca, depremden etkilenmiş çocuklar için zorlayıcı, korkutucu ve tetikleyici olabilir.

‘Çocukları istemedikleri şeyler için ikna etmeye girişmeyelim’

8. Onay kültürünü benimseyelim: Çocuklarla kurduğumuz ilişkilerde onay kültürünü benimseyelim: bilgi verelim, onayları olup olmadığını soralım, cevaplarına saygı duyalım. Onay kültürü, çocukların sarsılmış olan sınırlarını ve özerkliklerini onarır, destekler. Çocukları onayları dışında hiçbir sohbete, eyleme, oyuna ya da etkinliğe zorlamayalım. İstemedikleri şeyler için onları ikna etmeye girişmeyelim.

9. Özerkliği destekleyelim: Çocukların otonomilerini, yani özerkliklerini destekleyelim. Her şeyin birden ve dramatik şekilde değiştiğinde çocuklarda belirsizlik hissi yoğunlaşır ve kontrol duygusu zayıflar. Seçenekler sunarak, fikirlerini sorarak, inisiyatif ve sorumluluk almalarını destekleyerek, onların hızında ve önderliğinde ilerleyerek çocukların gücü geri almalarını sağlayalım.

10. Özenli olalım: Çocuklarla kurduğumuz kısa ya da uzun süreli tüm ilişkilerde saygılı, nazik ve özenli olalım. Çocuklar yaşamın öznesi ve hak sahibi bireylerdir. Depremden etkilenen çocukların bize minnet, umut, neşe borcu yoktur, asla unutmayalım.