‘Deprem doğal değil, devletin tahribatının sonucu’

“Bu topraklarda yaşanan her şeyin devletlerin halklar ve topraklara yönelik yürüttüğü özel savaş politikaları sonucu olduğu anlaşılmalıdır” diyen TJA aktivisti Xecê Şen, dayanışma çağrı yaptı.

SARYA DENİZ

Haber Merkezi- Deprem bir çok şehirde büyük yıkım yarattı.  Yıkımın olduğu kentlerden geriye adeta enkaz yığınları kaldı. İnsanların çaresizce haykırışlarına karşın her yerde arama-kurtarma çalışmaları çok geç başlatıldı. İnsanlar yakınlarının depremden olmasa bile eksileri bulan soğuklarda donarak yaşamlarını yitirdiklerini söylüyor. Deprem bölgelerinden belki de kimsenin hafızasında anlamlandırmadığı görüntüler geliyor; yıkılan binalar, binaların altından gelen haykırışlar, çocuklar, sokaklarda donmamak için birbirine sokulan insanlar… Kadınlar, çocuklar ve engelliler depremlerde ya da afetlerde en kırılgan gruplar olarak tanımlanıyor. 

'Yaşam çok zor'

Doğal afetlerin doğurduğu zararlar kadın ve erkeğe göre de farklılıklar gösteriyor. Kurtulabilen kadınlar için deprem bölgelerinde yaşam daha da zorlaşıyor. Tuvalet ihtiyacının karşılanmasından hijyenik ürünlerin sağlanmasına, çocukların doyurulmasından yerleşime kadar acil olarak kadınların ihtiyaçları var. Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivistleri, depremin ilk anından itibaren organize olarak yıkım yaşanan kentlerde çalışıyor. Kadın ve çocukları önceleyen TJA bölgede özellikle acil ped, mama, biberon ve giyecek dayanışması çağrısında bulunuyor.

‘Yıkım özel savaş politikalarının sonucu’

Merkezi Deprem Kriz Koordinasyonu’nda çalışmalara katılan TJA aktivisti Xecê Şen, “Bu topraklarda birçok deprem yaşanmış olabilir ama bu seferki deprem sıradan bir deprem değil” derken, bunun sebebini şu sözlerle açıklıyor: “Bu topraklarda yürütülen özel savaş politikalarının sonucudur. Yakmadan tutun doğanın talanına barajların inşasına dağlara yapılanlara kadar bunların hepsi Kürt topraklarına karşı devletin tahammülsüzlüğünü gösteriyor. Tüm bu politikalar depremin böylesi bir yıkımla sonuçlanmasına neden oldu” diye konuşan Xecê Şen öncelikle bölgedeki ekolojik ve coğrafi tahribata dikkat çekiyor. Xecê Şen, “Yaşanan olay doğal değildir. Türk devleti depremi doğalmış gibi göstermeye çalışıyor ancak bu doğru değil. Bu topraklarda yaşanan her şeyin devletlerin halklar ve topraklara yönelik yürüttüğü özel savaş politikaları sonucu olduğu anlaşılmalıdır. Bu bilinmelidir.”

Seferberlik ruhuyla çalışıyorlar

10 kentte depremin yaşandığı günden bu yana TJA’nın binlerce aktivistinin depremzedeler için çalıştığını dile getiren Xecê Şen, temel yaşamsal ihtiyaçların karşılanması için seferberlik ruhuyla hareket ettiklerini söylüyor ve şöyle devam ediyor:

“Bu seferberlikte sloganımız ‘zaman ortaklaşma zamanıdır’ komünal bir ruhla seferberlik ruhuyla örgütlü bir şekilde bu çalışma yürütülüyor. 24 saat boyunca aktivistlerimiz, çalışanlarımız kurum ve kuruluşlar, HDP ve DBP gibi partilerimizle ortak bir şekilde merkezi deprem kriz koordinasyonu kurdu. Merkezi koordinasyon öncülüğünde Türkiye ve Kürdistan’daki tüm kentlerimiz ilçelerinde koordinasyon kuruldu. Binlerce kişi özellikle toplumdaki doktorlardan avukatlara kadar bu anlamda koordinasyonumuzun öncülüğünde depremin yaşandığı Mereş, Elbistan, Bazarcix, Semsur, Dilok, Hatay ve Amed’e kadar çalışmalarını sürdürüyor.”

Kimi yerlerde üyelerinin arama-kurtarma çalışmalarına katıldığını kimi yerlede sağlık hizmeti verdiğini kimi yerlerde ise yemek yaptıklarını anlatan Xecê Şen, özellikle yaşamsal ihtiyaçların karşılanmaya çalışıldığını dile getiriyor.

‘Kürt halkının gücü engelleri aştı’

Kimi kamu görevlilerinin yardımları engellemeye çalıştığını da açıklayan Xecê Şen, “Ancak Kürt halkının komünal gücü, Kürt halkının örgütlü gücü büyük bir seferberlik ve fedakarlık ile devletin tüm engellerini aştı. Yine özgür basının sesini kesmek için kadın gazeteciler ve dijital medya engellendi. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki Kürt halkının sesinin kamuoyuna ve yabancı ülkelere ulaşmaması için bunu yaptılar” diyor. Xecê Şen, Olağan Üstü Hal (OHAL) ilanı ile ilgili olarak ise şöyle konuşuyor:

“Türk devleti OHAL ilan etti. OHAL adı altında birçok yasaklama getiriliyor. Ancak şunu çok iyi biliyoruz ki; bu topraklarda çok OHAL ilan edildi. Hiç bir OHAL çalışmalarımızı engelleyemez. Kurtarılmayanlar var. AFAD bu anlamda yeterli değil. Devletin yardımı çok ama çok az. Bunun için gönüllü olan ve bu anlamda uzman olanlara sesleniyoruz deprem alanlarına gitsinler.”

TJA’dan acil çağrı

Deprem alanlarında özellikle ilaç, hijyen ürünleri ve gıdaya ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Xecê Şen, “İlaç, hijyen malzemelere, yeme içmeye battaniyeye kadar ısıtıcılara kadar birçok acil şeye ihtiyaç var. Bu anlamda da herkese seslenmek istiyoruz, soba, kadın ve çocuklar için hijyen malzemelerine battaniye, el fenerlerine ve en önemlisi insanı yağmur ve kardan koruyacak elbiselere ihtiyaç var. Bunlara acil ihtiyaç var. Yine enkazdan kurtarılan ve yürüyemeyen çok sayıdaki insanımız için tekerlekli sandalyeye ihtiyaç var. Sizin aracılığınızla herkese başlattığımız kampanyaya katılmaya çağırıyoruz. Bu anlamda depremin yaşandığı yerlere yönlerini vermelerini istiyoruz” sözleriyle çağrıda bulunuyor. 

‘Yolları açın’

Yolları kapatılan ve mevsimsel olarak da yolları kapanan kimi köylere hiçbir şekilde ulaşılamadığına işaret eden Xecê Şen, “Köylerin yolu açılmalı ve bizim bu köylere ulaşmamız sağlanmalı. Yapacağımız çok şey var. Birbirimize destek olacağımız çok şey var. Seferberlik ruhuyla gerek kamusal gerek sağlık anlamında gerekse hukuksal anlamda 7’den 70’e herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Hala yaşamını yitirmeyen insanlarımızı bu şekilde kurtarabiliriz” diyor.