DEM Parti tecridin son bulması için İHİK’ye başvurdu

Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'na başvuran DEM Parti Milletvekili Newroz Uysal Aslan, tecridin son bulması ve çözüm geliştirilmesi için komisyonun girişimlerde bulunmasını talep etti.

Haber Merkezi- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şirnex (Şırnak) Milletvekili Newroz Uysal Aslan, ağır tecrit altında tutulan ve kendisinden 43 aydır hiçbir şekilde haber alınmayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Veysi Aktaş, Ömer Hayri Konar ile Hamili Yıldırım'ın durumu hakkında Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'na  (İHİK) başvuruda bulundu.

Başvuruda Abdullah Öcalan’ın görüşlerinin engellendiğine dikkat çekilerek “Kürt meselesinde siyasi muhataplığı ve çözüm gücü tartışmasız olan Sayın Öcalan’dan en son haber alma tarihi 25 Mart 2021’dir. Bu haber alma hali Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı birkaç dakika süren kesintili telefon görüşmesidir. Abdullah Öcalan’ın avukatları ile en son görüşmesi ise 7 Ağustos 2019 tarihli olup, bu tarihten bu yana hiçbir avukat görüşü yapılmamıştır. Ada hapishanesinde 27 Temmuz 2011 yılından 2 Mayıs 2019 tarihine dek 8 yıl boyunca kesintisiz bir biçimde avukat görüş yasağı uygulanmıştır. 2019 yılında 5 defa avukatlarıyla görüşebilen Sn. Öcalan’a, 7 Ağustos 2019 tarihli son avukat görüşü sonrası yine kesintisiz bir biçimde bu yasak uygulanmıştır. Dünyanın hiçbir yerinde eşi benzeri bulunmayan bu uygulama ve hukuk dışılığa karşı aile ve avukatları tarafından yapılan tüm başvurular, hapishane idaresi tarafından sürekli tekrarlanarak verilen disiplin cezaları gerekçe gösterilmiş ve sonuçsuz bırakılmıştır. Hukuksuzluğun bile istisna halini oluşturan bu durum, avukatlara tebliğ edilmesi zorunlu olan idari ve yargısal yasaklama kararların avukatlara tebliğ edilmemesi ile sürdürülmüş, avukatların dosyadan fotokopi almaları dahi engellenmiştir" denildi.

CPT raporu hatırlatıldı

Başvuruda İşkenceyi Önleme Komitesi'nin (CTP) 5 Ağustos 2020'de tecride ilişkin açıkladığı rapora da değinilerek "Raporda; İmralı Ada Cezaevi'nden hiçbir şekilde haber alamama halini 'incommunicado' yani mutlak iletişimsizlik olarak tanımlamış ve bu durumun kabul edilemez olduğunu belirtmiştir. Sn. Öcalan'ın avukatları tarafından 29 Temmuz 2022 tarihli bir başvuru ile İmralı Ada Hapishanesinde uygulanan mutlak tecrit Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi'nin gündemine de taşınmıştır. BM İnsan Hakları Komitesi, 6 Eylül 2022 tarihinde başvuruya ilişkin 'başvurucuların maruz kaldıkları incommunicado tutulma haline son verilmesini ve başvurucuların kendi seçecekleri bir avukata derhal ve herhangi bir kısıtlama olmaksızın erişimine olanak tanınması' yönünde tedbir kararı almıştır" ifadeleri yer aldı.

Devlet yükümlülüklerini yerine getirmedi

Devletin yükümlülüğünü yerine getirmediği belirtilen başvuruda yükümlülüklerin yerine getirilmesi istenerek şu ifadelere yer verildi: "Ancak devlet ve hükümet yetkilileri Komite'nin bu tedbir talebini yerine getirmemiştir. Aksine bu karara yeni keyfi aile ve vasi ziyaretleri, telefon ve avukat yasaklarıyla yanıt vermiştir. Bunun üzerine tedbir kararının yerine getirilmemesi nedeniyle avukatlar tarafından yapılan ikinci başvuru sonucunda BM İnsan Hakları Komitesi, incommunicado tutulma haline son verilmesini ve kendi seçecekleri bir avukata derhal ve herhangi bir kısıtlama olmaksızın erişim sağlanması konusundaki 19 Ocak 2023 tarihli ikinci tedbir talebini Türkiye'ye iletmiştir. Ancak alınan bu karar da uygulanmamıştır."

‘Çözüm önerileri geliştirmesi elzemdir’

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin Abdullah Öcalan ve diğer 3 tutsak hakkında, aileleri ve yasal temsilcileriyle görüşmelerinin kolaylaştırılması, olağanüstü hâl sırasında yürürlüğe giren ve temel yasal güvencelerden yararlanmayı etkileyen mevzuatın yürürlükten kaldırılması konusundaki tavsiyelerinin takibi hakkında Türkiye'den 26 Temmuz 2025'e kadar bilgi vermesini talep ettiği hatırlatıldı.

Başvuruda son olarak "İmralı Ada Hapishanesi'nde çeyrek asırdır sürdürülen işkence ve kötü muamele yasağını ihlaline son vermek, Türkiye'de kalıcı barışı ve hukukun üstünlüğünü tesis etmek adına Komisyonunuzun uluslararası insan hakları belgelerine ve standartlarına aykırı mevzuatı ve uygulamayı sonlandırma noktasında girişimlerde bulunması ve çözüm önerileri geliştirmesi elzemdir" denildi.