DEM Parti’den çok dilli grup toplantısı: Dilimiz varlığımızdır

DEM Parti, 21 Şubat Anadil Günü dolayısıyla 7 dilde grup toplantısını gerçekleştirdi. Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Anadil insan hakkıdır. Yaşamın her alanında dilimizle konuşmalıyız. Dilimizi varlığımız olarak görmeliyiz” dedi.

Ankara- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin haftalık Meclis grup toplantısında gündemi değerlendirdi. 21 Şubat Dünya Anadil Günü dolayısıyla Tuncer Bakırhan, konuşmasını Kürtçe gerçekleştirdi.

“Bugün dünyada yaklaşık 7 bin dil konuşuluyor. Bunlardan yüzde 90’nı devletlerin asimilasyon politikaları nedeniyle kayboldu. Türkiye’de 100 yıl önce 20 dil konuşuluyordu. Ancak bunlardan 18’i kayboldu. Bir yazar, ‘Anadilim, benim derimdir ve diğer diller ise giysilerimdir’ der. Biz de diyoruz ki anadilimiz sadece derimiz değil, ruh ve canımızdır” diyen Tuncer Bakırhan, Baba Tahir Uryan, Elî Herîrî, Ehmedê Xanî, Melayê Cizîrî, Feqiyê Teyran, Cegerxwîn, Celadet Elî Bedirxan, Musa Anter, Ferhat Kurtay, Mehmed Uzun ve Kürtçe için emek veren diğer yazarları anarak denbêj Eyşe Şan’ın Kürtçeye dair bir şarkısının sözlerini okudu.

‘Kürtçesiz bir Kürt oluşturmak istiyorlar’ 

Asimilasyon politikalarına işaret eden Tuncer Bakırhan, “Türkiye kurulduğundan bu yana Kürtçe üzerindeki baskılar bitmedi. Lazca, Süryanice, Çerkezce ve diğer birçok dil ortadan kaldırıldı. Türkiye yüz yıl içerisinde dil mezarlığına dönüştü. Halen zindan duvarlarında ‘Türkçe konuş çok konuş’ yazılıyor. Ancak direnişle dilimiz bugünlere kadar geldi” diye konuştu. AKP’nin alternatif bir Kürdoloji oluşturmak istediğini söyleyen Tuncer Bakırhan, “Üniversitelerde Kürtçe bölümler açtı. Öğrenciler okulu bitirdi ancak atamaları olmadı. Seçmeli dersler başladı, TRT Şeş adında bir televizyon açtılar. Ancak burada sabahtan akşama kadar Kürtçeye hakaret ediyorlar. Kürtçesiz bir Kürt oluşturmak istiyorlar” dedi.

‘Kayyımlarla saldırılar arttı’

Konuşmasında belediyelere atanan kayyımlara dikkati çeken Tuncer Bakırhan, “Kayyım darbesi sonrası Kürtçe üzerindeki saldırılar arttı. Birçok gazete, televizyon, ajans, dergi, radyo, yayınevi, okul kapatıldı. Kayyımlar ilk olarak Kürtçe sembollere saldırdı. Kurdî-Der ve Kürt Enstitüsü’nü kapattı. Celadet Elî Bedirxan ve Cegerxwîn gibi isimlerin isimlerini tabelalardan kaldırdılar. Kayyımlar, Kürt dilinin düşmanlarıdır. Erdoğan, ‘Asimilasyona karşı her çocuk kendi anadilini bilmeli’ diyor. Kürtler ‘bizim dil’ dediğinde ise ‘terörist’ oluyorlar. Meclis’te arkadaşlarımız Kürtçe konuştuğunda ‘bilinmeyen’ ya da ‘anlaşılmayan’ dil olarak kaydediliyor. Bizim dilimiz ne bilinmeyen ne de anlaşılmayan dildir. Bizim dilimiz Kürtçedir. Yaşamın her alanında dilimizle konuşmalıyız. Dilimizi varlığımız olarak görmeliyiz. Önümüzde yerel seçimler var. Belediyeleri kayyımlardan aldığımız zaman yine çok dilli belediyeciliği hayata geçireceğiz. Dilimiz kırmızı çizgimizdir. Sözümüzdür; bu zalimler neyi bozmuşsa, biz daha iyisini yapacağız. Kürtçe kurs ve kreşler açacağız” şeklinde konuştu. 

‘Anadil insan hakkıdır’

Tuncer Bakırhan, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Seçmeli derslere karşı değiliz. Ancak 21'inci yüzyılda bu tartışmalarda utanç duyuyoruz; Bir gülle bahar gelmez. Anadil insan hakkıdır. Biz Kürtçenin resmi dil olmasını istiyoruz. Yaramızı kendimiz saracağız. Derman AKP'de değildir. Derman biziz. Cegerxwîn'in bir şiiriyle sözlerimi bitirmek istiyorum:

Ez xum xuma avên çeman

Ez çerx û govend û sema,

Tînim di nav kat û lema,

jîn im, hebûn im, tevger im…"

Tuncer Bakırhan’ın konuşmasının ardından DEM Parti Mêrdîn Milletvkeili George Aslan Süryanice; DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Saliha Aydeniz Kürtçenin Kirmançkî lehçesinde; Bereket Kar Arapça; Zeynep Bayram Gürcüce ve Lazca; Murat Mıhçı ise Ermenice selamlama yaptı.