Dayanışmayı büyütmek için yürüyüşe katıldılar: Güç birliği ile kötülüğü defedebiliriz
Kayyımın sadece Kürdistan’ın sorunu olmadığını söyleyen yürüyüşe Kürt halkı ile dayanışma için katılan kadınlar, “Bu kötülüğü defetmek gerekiyor. Bunu güç birliği ile yapabiliriz” dedi.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Wan- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) 3 Haziran’da Colemêrg Belediyesi’ne atanan kayyıma karşı 30 Haziran’da İstanbul, İzmir gibi Türkiye kentlerinden başlattığı ‘İradeye Saygı Yürüyüşü’ 8’inci gününde devam ediyor. 3 Temmuz’da Wan’da bir araya gelen kitle, köy köy, ev ev yaptıkları ziyaretlerle gerçekleştirdikleri yürüyüşü 8 Temmuz’da Colemêrg’de noktalayacaklar. 7’nci günün sonunda Elbak (Başkale) ilçesinin ardından Colemêrg sınırına varan kitle bugün de temaslarını ve yürüyüşü devam ettirecek.
Yürüyüşe DEM Partili seçilmişlerin yanı sıra çok sayıda da yurttaş katıldı. Kadınlar coşkuyla yürüyüşe öncülük ediyor. Farklı hikâyelerin buluştuğu Colemêrg yolunda mücadele için adım atan yurttaşlar yoldaşlık bağlarını da her adımda güçlendiriyor. Sıcak havaya rağmen moralli ve tempolu geçen yürüyüş 8 Temmuz günü Colemêrg kent merkezinde yapılacak açıklama ile sona erecek.
Yürüyüşe Bolu’dan katılan Aysel Batyar Önsel ve İzmir’den katılan Suna Kılıç, dayanışma ve mücadeleyi büyüterek, Colemêrg Belediyesi’ni geri alacaklarını ve kayyım zihniyetinin tüm ülkeye yayılmasını engelleyeceklerini belirtti.
‘Kürt halkının iradesi yıllardır yok sayılıyor’
Bolu’dan yürüyüşe katılan Aysel Batyar Önsel, Ankara ve Ege ekipleri ile önce Elîh ardından ise Wan’a vardıklarını anlattı. Kayyım gaspına karşı öfke ve mücadele duyguları ile yürüyüşe başladıklarını aktaran Aysel Batyar Önsel, bu yürüyüşün de özgürlük yürüyüşü olduğuna dikkat çekti. Aysel Batyar Önsel, Colemêrg’e yaklaştıkları her an mücadele duygularının daha da arttığının altını çizdi.
Aysel Batyar Önsel, konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “İradesi gasp edilmek istenen Kürt halkının yanında olmaya ve onlarla dayanışmaya geldik. Bu halkın, Kürt halkının iradesini ve temsiliyetini geri alana kadar çeşitli kulvarlarda 81 ilden ses yükseltmeye geldik. Halkların sesini yükseltmeye ve adalet için çabalamaya devam edeceğiz. Bu yürüyüş bittikten sonra da şunu söyleyebilirim bu kayyım sadece Colemêrg değil, bütün ülkenin sorunu. Bu iradenin gasp edilme hali yarın her yere yayılır. Su damlası gibi süren bu kötülüğü bizler burada durduramazsak, çoğalıp bütün ülkeye yayılacak. Ortada bir gasp, müdahale ve irade darbesi var.”
‘Tepki söylemlerle kalmamalı’
Bu sürece sadece söylemlerle tepki gösteren ana muhalefeti de eleştiren Aysel Batyar Önsel, “Bunu sözel olarak herkes kabul ediyor. Muhalefetin bu durumda daha etkili ve kalıcı adımlar atması gerekiyor. Bu gasp durumlarında söylemlerden ziyade çalışma yürütmek gerekiyor. Bunun için ilk olarak dayanışmayı güçlendirmek gerekir. Kayyımların gideceğine dair inancı sağlayıp sokaklarda ki çalışmayı artırmak lazım, bunun öncülüğünü muhalefet yapabilir. Bu kötülüğü defetmek gerekiyor. Bunu güç birliği ile yapabiliriz” sözlerini kullandı.
‘Türkiye’de uzun süredir kardeşlik yalanı söyleniyor’
İzmir Foça’dan yürüyüşe katılan Suna Kılıç ise bu ülkede uzun süredir kardeşlik ve adalet yalanının süregeldiğinin altını çizdi. Bu yalanların bugün apaçık ve utanmadan söylenildiğini kaydeden Suna Kılıç, “Çok uzun zamandan beri Kürt halkının iradesi yok sayılıyor. Bu sadece bugün yapılan bir şey değil, yıllardır devlet bunu alışkanlık haline getirdi. Kürt halkına sandık getiriyor ‘oy kullanın’ diyor, ondan sonra da o sandıktan çıkan insanları çeşitli bahanelerle görevinden alıp devleti yerleştiriyor. Yerleştirdiği devletle beraber Kürdistan bir sömürge haline geliyor. Direk olarak valisini atadığında bundan başka bir sonuç çıkmıyor. Türkiye’den uzun süredir bir yalan söyleniyor, kardeşlikten ve eşit vatandaşlık haklarından söz ediliyor. Ama bugüne kadar gördüğümüz bütün uygulamalar böyle bir gerçekliğin olmadığını ve bunun bir yalan olduğunu bizlere gösteriyor. Şimdi de son derece utanmadan ve saklamadan hayata geçiriyorlar. Bunun artık bir şekilde durması gerekiyor. Bizim durdurmamız gerekiyor” açıklamasında bulundu.
‘Kayyımı protesto etmek muhalefet siyaseti için lüks oluyor’
Kayyımı göndermek için toplu bir kararlılık ve mücadele sürecinin başlaması gerektiğine dikkat çeken Suna Kılıç, şu aktarımlarda bulundu: “Bence İzmir’de muhalefet kendi belediyelerinde de nöbet başlattığı anda bu durum daha farklı olabilirdi. Kürdistan’da nasıl başladıysa orada da bir sahiplenme başlamalıydı. O zaman kayyımın sadece Kürdistan değil, bütün ülkenin sorunu olduğunu anlarlardı. Ama bunu anlatmak onlar için kendi siyasetleri açısından bir lüks oluyor. Biz bunu anlatamıyoruz. Bugünkü mücadelemiz ve yürüyüşümüz ses getirecek. İktidar ne kadar kararlı olduğumuzu görecek. Öyle kolay kolay her şeyi yapamayacaklarını anlayacaklar. Bundan sonra ki kayyımlara da cesaret edemeyecekler. Bu duruma izin vermemek gerekiyor.”