'Cihan ve Nazım'ın emeğine ve bıraktıkları mirasa sahip çıkacağız'

Türk devletinin katlettiği gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın gerçekleri açığa çıkardıkları için hedef alındığını söyleyen gazeteci kadınlar, meslektaşlarının emeğine ve bıraktıkları mirasa sahip çıkacaklarını vurguladılar.

RONÎDA HACÎ

Hesekê- Türk devleti ve ona bağlı çeteler, Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı. Tişrin Barajı ile Sirîn beldesi arasındaki yolda Türk devletine ait Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) ile gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın bombalanarak katledilmesi, Türk devletinin işlediği savaş suçlarını bir kez daha ortaya koydu.

Gazeteci arkadaşlarının hedef alınmasının esas amacının hakikatleri gizlemek olduğunu söyleyen Kuzey ve Doğu Suriyeli gazeteciler, gerçekleri yazmaya ve kamuoyuna ulaştırmaya devam edeceklerini belirtti.

'Hakikatler hiçbir zaman saklanamaz'

Ronahi TV çalışanı Jîn Şêxmûs, Türk devletinin gazetecileri hedef almasının ilk olmadığını belirtti. Aynı zamanda, Türk devletinin vahşi eylemleri ve olayları gizlemek için öncelikle gazetecileri hedef aldığını ifade etti ve şunları söyledi:

"Dün Dilîşan, Xerîb, Welat; bugün ise Cihan ve Nazım. Öte yandan, işgalci Türk devleti 10 gazeteciyi gözaltına aldı. Bu, halkın yaşadığı vahşi ve kirli politikaları gizlemek amacıyla yapılmaktadır. Bu ülkenin çocuklarının gerçekleri öğrenmemesi için, halka yaşattıkları vahşeti gizlemeye çalışıyorlar. Ancak hakikatler hiçbir zaman saklanamaz. Bugün bir çocuğa Türk devleti sorulsa, halkın yaşadığı zulmü, vahşeti, soykırımı ve katliamları anlatacaktır. Dolayısıyla bu gerçeklerin gizlenmesi mümkün değildir. Biz gazeteciler, iki yoldaşımızın hedef alınmasını ve gazetecilik haklarının ihlalini savaş suçu olarak tanımlıyoruz. Kadın gazeteciler olarak, çalışmalarımızı meşru bir hak olarak, vicdan ve ahlakla yürütmek, yaşanan gerçekleri ve doğruları kamuoyuna yansıtmak istiyoruz. Başta gazeteciler olmak üzere, insan hakları örgütlerine ve kurumlarına sesleniyor ve bu konuda ciddi bir adım atmaya çağırıyoruz."

'Kalemimizle, kameramızla ve sesimizle gerçekleri belgeleyeceğiz'

Gazeteci Mizgîn Hesen, Türk devletinin bölge halklarına karşı yürüttüğü özel savaş politikalarına dikkat çekerek, sözlerine şöyle devam etti: "İşgalci Türk devleti, bugün dijital medya üzerinden doğruyu yansıtmayan haberler yayarak özel savaş politikaları yürütüyor. Biz, alternatif medya olarak, Türk devletinin bölgede yaptığı katliamları, soykırım ve talanlarını açığa çıkarmakla ciddi sorumluluğumuzun farkındayız. Her iki gazeteci arkadaşımızın hedef alınması hem üzücü hem de mücadelemize ışık tutarak gerçeklerin peşinden gitme kararlılığımızı güçlendirmektedir. Her iki arkadaşımızın bıraktığı mirasa sahip çıkarak hakikatin peşinden ilerleyeceğiz. Bir gazeteci olarak, kalemimizle, kameramızla ve sesimizle gerçekleri yazıp, baskı altındaki toplumların sesi olacağız."

'Kadın gazeteciler, hakikati yansıtmak için mücadele ediyor'

Rojava Devrimi’nde kadın gazetecilerin rolüne vurgu yapan Mizgîn Hesen, konuşmasını şöyle tamamladı: "Kadın gazeteciler, devrimin başlangıcından bu yana hakikati açığa çıkarmak ve toplumun sesi olmak için büyük emek ve çaba sarf ettiler. Toplumsal tabuları kırdılar, kalemleriyle, kameralarıyla ve sesleriyle kendilerini her alanda kanıtladılar. Rojava Devrimi, katliamlara varan birçok olayı, kadın gazetecilerin özverisi ve özgürlük felsefesi sayesinde tüm dünyaya duyurdu. Şehit Dîlîşan, kendi kamerasıyla, emek ve mücadelesiyle YPJ, YPG ve QSD tarafından IŞİD'in elinden kurtarılan kadınların mutluluklarını belgeleyerek tüm kamuoyuyla paylaştı. Bizler de hakikatin takipçileriyiz."