‘Bu sorun herkesin sorunu bu barış da hepimizin barışı olmalı’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrının herkes tarafından sahiplenilmesini isteyen, siyasetçi en çok da bir anne olarak seslenen Müşerref Ülker, “Bu sorun herkesin sorunu bu barış da hepimizin barışı olmalı” dedi.

Amed- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta duyurulan mesajının ardından PKK’nin ateşkes ilan etmesiyle şekillenen son birkaç günde şimdi devletin atacağı adımlar konuşuluyor. Sürecin hukuki bir zemine oturtulması çağrıları yapılırken, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşturulması ile ilgili nasıl bir yol izleneceği merak konusu. Birbiri ardına yapılan açıklamalarda sürecin önümüzdeki günlerde daha da netleşeceği yönünde.

Gelişmeleri yakından takip eden Kürt halkı ise taleplerin kabul edilmesinden anadile, siyasi tutsakların serbest bırakılmasından anayasal güvencenin oluşturulmasına birçok başlıkta adımların gerekliliğine dikkat çekiyor ve barış çağrısının tüm kesimlerce sahiplenilmesini istiyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne hazırlanan kadınların da öncelikli talebi barış. 

‘Tarihi süreç hepimiz için fırsat’

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl Yöneticisi Müşerref Ülker, yıllardır barışın sağlanması için mücadele eden kadınlardan biri. Defalarca tutuklanan Müşerref Ülker aynı zamanda bir oğlu özgürlük savaşçısı olan bir anne. Türkiye’deki tüm kesimlerin süreci desteklemesi gerektiğini belirten Müşerref Ülker, savaşın kimseye bir şey kazandırmayacağına dikkat çekerek, “Bu tarihi süreç hepimiz için fırsat” diyor. Savaş boyunca tüm çatışmalı zamanlarda en çok kadınların ve annelerin barış için mücadele ettiklerini belirten Müşerref Ülker, tarihsel bir süreç yaşandığını ve kadınların bu süreci sahiplendiğini ifade ediyor. “Savaş bitsin” diyen binlerce insanın yıllardır cezaevinde olduğunu, kendisinin de 4 kez cezaevine girdiğini söyleyen Müşerref Ülker, baskılara rağmen mücadelesini yürüttüğünü şu sözlerle anlatıyor:

“Sayın Abdullah Öcalan’ın yürütülen tecride, bütün acılara rağmen verdiği mesaj yaptığı çağrı hepimiz için kutsal bir çağrıdır. Çağrının yapılacağı günün akşamı bütün anneler gibi ben de heyecandan uyuyamadım. O gün erkenden meydana gittiğimde insanlardaki coşkuyu ve umudu gördüm. Biz hep barış anahtarının İmralı’da olduğunu söyledik. O anahtarda bugün barış kapısını her yerde açtı. Mesaj okunduğunda hem bir yandan sevindik, bir yandan da gözyaşı döktük. Bu barış için binlerce insanı kaybettik, çok fazla bedel verildi. Bedel veren anneler mesaj anında yanımdaydı birbirimize sarılıp ağladık.”

‘Yapılan çağrının arkasındayız’

Müşerref Ülker, çağrıya sevindiklerini dile getirerek, “Bu çağrıya sevindik çünkü biz halk olarak hiçbir zaman savaşın yanında yer almadık. Bize göre bu çağrı tam zamanında yapıldı. Annelerin yüreği yandı. 50 yıldır süren bir mücadele var, bunun sonu da elbette ki barış olacak” diyor. Uzanan barış elinin tutulmasını isteyen Müşerref Ülker, “Yapılan çağrının arkasındayız. Bugün bu halklara ve bölgeye barışı getirecek olan bu çağrının sorumluluğu herkesin omuzlarında. Sadece Kürt ya da Türk değil bütün halkların sorumluluğudur. Bu halk çok acı çekti ve çok bedel verdi. İnsanların yaşamadığı şey kalmadı. Halk muhteşem bir mücadele yürüttü. Şimdi de barış için bu mücadeleyi daha da büyütecek. Bu aşamada Türk hükümeti de barış noktasında adımlar atmalı. Devletin elini taşın altına koyması lazım. Bu tarihi fırsattı kimsenin kaçırmaması lazım. Bu barış elini tutmalılar ve yasalarını değiştirmeliler” şeklinde konuşuyor.

‘Öncelikle tecrit kalkmalı’

Mücadelelerine her koşulda devam edeceklerini aktaran Müşerref Ülker, taleplerini ise şöyle sıralıyor: “Öncelikle tecrit kalkmalı, kanunlar değişmeli ve cezaevlerinde tutuklular serbest bırakılmalı. Eşit yurttaşlık talepleri hayata geçmeli. Bu sorun herkesin sorunu bu barış da hepimizin barışı olmalı. Biz ne olursa olsun bu mücadelenin arkasındayız. Bu sürecin dürüst ve samimi bir şekilde yürütülmesini istiyoruz.”