Boşanan ve eşini kaybeden kadınlar toplumsal baskı altında

İdlib'de eşini kaybeden ve boşanan kadınlar taciz, şiddet ve psikolojik baskı gibi birçok sorunla karşı karşıya kalıyor. Kadınlar kendi yaşamlarında kararları kendileri vermek istiyor.

HADEEL Al-OMAR

İdlib- Türk devleti ve ona bağlı Heyet Tahrir Al-Şam (HTŞ) işgali altındaki İdlib’de kadınlar yaşamın bir çok alanında baskılarla karşı karşıya. Özellikle boşanmış ya da eşini kaybetmiş kadınlar, toplumsal baskıları daha çok hissediyor ve yaşıyor. 

İstatistiklere göre İdlib’de Suriye savaşı nedeniyle eşini kaybeden kadınların sayısı 13 bini aşıyor. Boşanan kadınlarla ilgili henüz bir çalışma yapılmamış olsa da bu kadınların sayısı da azımsanmayacak kadar çok.

İdlib'in kuzeyindeki Deir Hassan kamplarında kalan 29 yaşındaki Rawa'a Arafat da eşinin ölümünden sonra adeta ev hapsi yaşadığını anlatıyor.  Rawa'a Arafat, “Kardeşlerim, annem ve hatta komşularım tarafından sözlü baskıya maruz kalıyorum. Yeniden evlenmeyi reddettim ve çocuklarımla yaşamak istedim. Ancak insanların acımasız bakışları ve sözlerine maruz kalıyorum. Bu durum giyimimden konuşmama kadar hayatımı kısıtlıyor” diyor. Yeniden evlenme ve çocuklarından vazgeçmesi için ailesinden birçok baskıya maruz kaldığını aktaran Rawa'a Arafat, kendi hayatı ile ilgili karar verdiği için ekonomik olarak sıkıntı çektiğini ve kötü muameleye maruz kaldığını dile getiriyor.  Rawa'a Arafat, “Eşimin ailesinin bana ve çocuklarıma sağladığı imkanlarla geçiniyorum. Gıda malzemelerini zar zor karşılıyorum. Bu durum borçlanmama neden oluyor” şeklinde konuşuyor.

‘Psikolojik olarak yıprandım’

İsmini paylaşmak istemeyen 29 yaşındaki bir kadın ise yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Boşandığım dönemden bugüne kadar birçok cinsel taciz girişimleri oldu. Bu durum toplumun boşanmış kadınlara olan bakış açısıyla alakalıdır. Boşanan kadını zayıf, kendisini savunamayacak durumda görüyorlar. İşyerinde sürekli bana yaklaşmaya çalışan işveren, yolda ve işyerinde sürekli bana sözlü tacizde bulundu. Sözlü tacizden dolayı büyük bir utanç yaşadım ve psikolojik olarak yıprandım. Ben de sonrasında işten ayrılmaya ve evde kalmaya karar verdim.”

‘Toplum adaletsiz ve acımasız’

Eşinden boşandıktan sonra ailesinin baskılarına maruz kaldığını dile getiren Ramya Al-Rammah da, "Boşanmak için çok mücadele ettim ancak sonuçları çok ağır oldu. Boşandığım eski eşimin sürekli şiddetine maruz kalıyordum. Ciddi sağlık sorunlarına ve psikolojik sorunlara yol açmıştı. Beni intihara itiyordu. Gördüğüm kötü muameleden kaynaklı erkeklere güvenimi kaybettim. Toplum ise bu durum karşısında adaletsiz ve acımasız” diye belirtiyor.

‘Kadınları koruyan yasalara ihtiyaç var’

Kadınların yaşadıkları ile ilgili değerlendirmede bulunan Aile Danışmanı Reem Abdel Aziz, eşini kaybeden ve boşanan kadınların toplum tarafından taciz, sözlü ve fiziksel şiddete maruz kaldığını söylerken boşanan ve eşini kaybeden kadınları koruyan yasalara ihtiyaç duyduklarını belirtiyor. Reem Abdel Aziz, kadınları koruyan yasaların olmayışının onları herkesin erişebileceği bir meta haline getirdiğini ifade ediyor. Reem Abdel Aziz, "Boşanma ve eş ölümünden sonra kadınlar, fiziksel şiddet, psikolojik baskı, cinsel istismar girişimleri, tacize uğruyorlar. Birçok kadının maruz kaldıkları bu durumlardan kaynaklı intihar ettiklerini duyuyor ve görüyoruz. Kadınları ve toplumu güçlendirmek için merkezlerin farkındalık yaratma rolünü yoğunlaştırması gerekiyor. Yapılacak farkındalık çalışmaları boşanan ve eşini kaybeden kadınların karşı karşıya olduğu olumsuz etkileri azaltacaktır” şeklinde konuşuyor.