‘Birlik olup dağlardan bir taş yuvarlasaydık ferman olmazdı’
“Kendimi bildim bileli bombalamalardan ve katliamlardan hep kaçıyorduk” diyerek koskoca bir yaşamı özetleyen Êzidîlerin annesi Baran Ana, birlikte mücadele etmenin önemini ders gibi sözlerle anlatıyor.

CÎLAN ROJ
Şengal- Biz medya mensupları olarak Kürdistan’da her gün çok ilginç olaylara tanık oluyoruz. Her gün acıya, ızdıraba, sevince, coşkuya ve topluma dair birçok şeye şahitlik ediyoruz. Bir insanın her gün bir kişinin veya bir toplumun sevincini ve acısını dinlediğini düşünün, bu durum algılar üzerinde olumlu veya olumsuz bir etkiye sebep oluyor ve empatiyi güçlendiriyor.
İnsanların her gün acı veya sevinci bir arada yaşadığı yerlerden biri de Şengal. Burada hala anlatılmayı ya da yazılmayı bekleyen yüzlerce hikaye var. Bu hikayeler bazen tesadüfen, bazen kulaktan dolma bilgilerle, bazen de araştırmanın sonucu olarak gün yüzüne çıkıyor.
Anlattıkları onu ferman anlarına götürdü
Bir süre önce, gezici bir program çekimi için Şengal'in Borikê köyüne gittik. Programın içeriği, 7'den 70'e herkese yaşamına dair sorular sormaktı. Gençler çok konuşmak istemezken yaş alanlar yaşadıklarını anlatmaktan çekinmedi. Baran Ana, mikrofon uzattığımız kadınlardan biriydi. Evinin önünde bizi sıcak bir şekilde karşılayan Baran Ana, soru sormamıza gerek kalmadan bize hayatını anlatmaya başladı.
Aslen Kolkaya Sardashtlı olan Baran Ana, konuşmasının başında çamurdan yapılmış eski evlerden, hayvancılıktan, bahçe dikmekten, geçmişteki sevinçlerden söz etti. Ancak daha sonra anlattıkları onu fermanın yaşandığı anlara götürdü. Üstelik son ferman onun hayatında bir ilk değildi:
“Biz her zaman bombalamalardan ve katliamlardan kaçıyoruz. Uçaklar her zaman köylerimize gelip bombalıyordu. Bombalamalar yüzünden dağlara kaçmak ve mağaralarda saklanmak zorunda kaldığımız yedi gece oldu.”
‘Canlı olan her şeyi yok ettiler’
Saddam rejiminin kaçakçılık bahanesiyle hep köylerine geldiğini söyleyen Baran Ana, Êzidîlerin hep katliamlardan geçirildiğini belirtti. Gördüğü her acıya rağmen Baran Ana sözlerinin arasına “Her şeye rağmen eski günler bugünden daha iyi ve daha parlaktı” cümlesini sıkıştırdı.
Baran Ana son fermanı hatırlayarak şöyle dedi:
“Bu ferman geride hiçbir şey bırakmadı. Canlı olan her şeyi yok etti. Bazı evler kimsesiz kaldı. Ferman verildiğinde teyzemle Koço’ya gittim ama evde 6 cenaze vardı. Çok zordu. Ferman sırasında birkaç gün evde mahsur kaldık. Sonra gece dağlara doğru yola koyulduk. Dağa tırmanırken düştüm ve ayak parmaklarımı kırdım ve hala kırık.”
3 Ağustos 2014 tarihinde yaşanan fermandan çok acı çektiği anlaşılan Baran Ana, Êzidîlerin tüm dünyanın gözlerinin önünde katledildiğini söylerken, kadınların sessizliği ile de Êzidîl kadınların satıldığını anlattı.
Birlik ve beraberlik şart
Baran Ana konuşmaya şu sözlerle devam etti:
“Birlik olsaydık, bütün toplum birlik olurdu, böyle fermanlar yerine getirilmezdi. Ama ne yazık ki olamadık. Şimdi malımızı ne yapacağız? Fermanlardan ve bombalamalardan kendimizi koruyabilecek şeyler inşa etseydik bunlar olmazdı. Saldırılar sırasında her birimiz dağlardan bir taş yuvarlasaydık, düşman bu kadar kolay bize gelemezdi. Ama ne yazık ki bunları yapamadık.”
Hayatının yarısından fazlasını fermanları görerek ve yaşayarak geçiren Baran Ana, fermanların yaşanmaması için çözümü dile getirmişti. Çözüm birlikte mücadeleydi.