Berivan Bahçeci: Yürüyüşümüzü ısrarla devam ettirmekte kararlıyız

DBP Kadın Meclisi Sözcüsü Berivan Bahçeci, Kürt halkına yönelik özel savaş politikalarının yoğunlaştığına dikkat çekerek “Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması bizim temel mücadele gerekçemizdir” dedi.

Haber Merkezi- Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kadın Meclisi Sözcüsü Berivan Bahçeci, gündemdeki gelişmelere dair basın toplantısı gerçekleştirdi.

Berivan Bahçeci, tüm dünyada çok yönlü bir şiddet sarmalının yaşandığına dikkat çekerek kapitalist modernitenin krizde olduğunu belirtti. Konuşmasında İran’da verilen idam cezalarına değinen Berivan Bahçeci, “21'inci yüzyıl, bir yandan kadınların isyanına, eylem ve örgütlenmeleri ile kadın devrimi niteliğindeki gelişmelere, diğer yandan kadın-kırıma ve toplumların çöküşüne tanıklık ediyor. Yaşama karşı ölümü savunan bu akıl 5 bin yıldır süren bir egemenliğin sonucu. Bugün bunu İran rejiminin kendi diktasını ayakta tutmak için Mahsa Amînî'yi katletmesinde görüyoruz. Rejimin özgürlük taleplerine cevap olarak mücadele eden kadınlara idam cezasını vermesinden görüyoruz. Nitekim İran rejiminin geçtiğimiz günlerde kadın aktivistler Pexşan Ezîzî ve Şerife Muhammadi'ye verdiği idam cezaları kadınların iradesinin ve bedeninin denetlenmesine, kadın düşmanlığına dair en yakıcı örnektir. Buradan bir kez daha tekrarlıyoruz verilen bu idam cezalarını kabul etmiyoruz” şeklinde konuştu.

‘Kadını yok sayma siyasetinde ısrar ediliyor’

Berivan Bahçeci,  kadın düşmanı anlayışın kadın katliamlarının normalleştirmeye çalıştığını ifade ederek “İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilmenin ardından kadın cinayetlerindeki artış tesadüf değil. 2024 yılının ilk 6 ayında 205 kadın öldürüldü, 117 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Türkiye sözleşmeden çekildikten sonra erkekler tarafından öldürülen kadın sayısı katbekat arttı. Ancak bunların neredeyse yarısı ‘şüpheli ölüm’ şeklinde resmi kayıtlara geçiyor. Bitmeyen en uzun savaş bu. Erkek devlet ise erkek şiddetini yasama, yargı ve ideolojik aygıtlarla normalleştiriyor. Biliyoruz ki kadın-kırım sadece fiziksel olarak işlemiyor; psikolojik, politik, tarihsel, kültürel ve iktisadi boyutları olan bir sistem halinde işliyor. Bakın, kadının soyadı seçme hakkı. Bu kadın mücadelesinin uzun soluklu bir kazanımı. Bugün iktidar bu hakkı gasp etmeye çalışıyor. 9’uncu Yargı Paketi ile düzenleme yapmak istiyor, üstelik Anayasa Mahkemesi’ne de aykırı ama AYM’nin iptal ettiği madde geri getirilmek isteniyor. Soyadı kanunuyla iktidar bir kez daha toplumun öznesi olan kadınları erkekler üzerinden tanımlayarak kadını yok sayma siyasetinde ısrar ediyor” diye ifade etti.

‘Yasayı tanımıyoruz, uygulamayacağız’

Savaş siyasetinde ısrar edilerek herkese savaş açıldığını belirten Berivan Bahçeci, Türkiye’deki şiddet kültürünün hayvan katliamını yasalaştırma noktasına kadar vardığına dikkat çekti. Berivan Bahçeci, “Tüm doğaya ve yaşama savaş açan mevcut iktidar tüm itirazlara rağmen Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini Mecliste geçirdi. Savunduğumuz ekolojik toplumun temel ilkelerinden biri canlıların özgürleşmesine dayanır. Belediyelerimizin tamamı bu yasayı uygulamayacağını ilan etti. Hayvanların toplu bir şekilde toplatılıp hastalık yaftası ile uyutma adı altında toplu katliamını düzenleyen bu yasayı tanımıyoruz, uygulamayacağız. Ülke bütçesinin en büyük payını savaşa harcıyorlar. Türkiye halklarının savaşa rızası yok. Halkın derdi ekmek. Halkın derdi adalet. Halk çözüm istiyor, halk nefes almak istiyor” dedi.

 ‘Sömürgeci zihniyet bugün Kürtlere karşı KDP ile iş birliği yapıyor’

Konuşmasında Kürt halkına yönelik saldırılara değinerek devam eden Berivan Bahçeci, şunları söyledi:

 “Biz Kürt sorununa demokratik çözüm dedikçe AKP-MHP iktidar bloğu sömürgeci işgal saldırılarına sarılıyor. Bu sömürgeci zihniyet bugün Kürtlere karşı KDP ile iş birliği yapıyor. Üs kurduğu Federe Kürdistan’ın Zap, Avaşin ve Metina alanlarına başlattığı saldırılarla halk, topraklarından zorla göç ettiriliyor. KDP’nin askeri noktaları Türkiye’nin elinde. 2014 yılında KDP bir siyasi parti olmaktan çok bir aile hanedanlığı gibi Kürtlerin mücadelesine karşı konumlanmış durumda. Kürdistanlı kadınlar olarak KDP’ye sesleniyoruz: Günübirlik hanedan çıkarlarını Kürt halkının çıkarlarına tercih ettiniz. Kürtlerin düşmanlarıyla iş birliği yaptınız. İhanet savaşının öncüsü oldunuz. Bunun için Jin Jiyan Azadi şiarıyla ile Şengal’de karanlık çeteleri yenenler, Başûr’lu yoksullar, Kurdistan’ın yurtsever evlatları saltanatınıza rıza göstermeyecek, yönetimdeki ömrünüz zannettiğinizden daha kısa sürecek.

‘Hizbullah ruhunu geri çağırmak istiyorlar’

“Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin, Ermenilerin birlikte barış içinde yaşama tahayyülünden korkuyor. İktidar barıştan, özgürlükten, huzurdan korkuyor. Bu korkuyu biz kadınlar yeneceğiz” şeklinde konuşan Berivan Bahçeci, “Halkların, farklılıkların birbirinden korkmasını Rojavalı kadınlar yendi. Yıllardır Kürt kadın mücadelesi ile feminist mücadele halkları birbirine düşmanlaştıran erkek egemen akla karşı ortak mücadeleyi örüyor. Bu iktidar kadınların ortak mücadelesinden de korkuyor. Bakın kamusal alana dehşet saçarak sözüm ona kadınları korkutmaya çalışıyorlar. Bunun için Amed’i seçmişler sürekli 90’lı yıllar Kürdistan’ındaki kadın düşmanı Hizbullah ruhunu geri çağırmak istiyorlar. Hizbul-kontra eliyle kadın kazanımlarına saldırıyor. Hizbul-kontra bu iktidarın yereldeki işbirlikçisi. Hizbul-kontra 90’larda özel harp dairesinin aparatıydı, bugün de AKP-MHP’nin. İki dönem boyunca kayyım rejimiyle Hizbul-kontranın siyasi yapısıyla Kürdistanlı kadınların kazanımlarını devşirmek, altını boşaltmak ve yok etmek istediler. Belediyelerimizi geri alınca da şimdi kamusal alanda korku saçmaya çalışıyorlar. Bizler korkuyu 90’larda sizi bertaraf ederken bıraktık. Bizler bu kentin her yerinde var olmaya devam edeceğiz. Özel savaş politikalarının ilk ve son aparatlarından Hizbul-kontra ise AKP-MHP ile birlikte tarihe karışacak” dedi.

‘Kürdistan’da özel savaş politikaları sürüyor’

Konuşmasında özellikle özel savaş politikalarına dikkat çeken Berivan Bahçeci,  şöyle devam etti:

“Özel savaş politikaları yürürlükte. Nedir peki bu özel savaş? Bugün Kürdistan’da uyuşturucu kullanma yaşı 9’a kadar düşürülmüşse, Kerboran’da, Êlih’te, Cizîr’de, Amed’de bir çift Kürtçe kelama ‘Pêşî Peya’ya tahammül edilmiyorsa, halay çektikleri için Kürtler tutuklanıyorsa, Şırnak, Bingöl, Dersim’de Zêbaryan’da ağaçlar kesiliyorsa, İstanbul’un devrimci mahallelerinde çeteler güçlendirilerek Kürt ve Alevi gençler bu çetelerle ilişkilendiriliyorsa, Kürt halkının diline, kültürüne, doğasına yönelik saldırılarla toplum nefessiz bırakılmak isteniyorsa, üniformalılar kadınlara çok daha rahat şekilde şiddet uygulayabiliyorsa ve savaşa karşı barışı kurma kudretine sahip en önemli isim üzerinde, Sayın Abdullah Öcalan üzerinde dünyada eşi benzeri olmayan bir mutlak tecrit yıllarca sürüyorsa Kürdistan’da özel savaş politikaları sürüyor demektir. AKP-MHP’nin mutlak tecrit ile savaşı büyütmek istediğini; tecridi toplumun tüm hücrelerine yaymak istediğini, toplumu açlığa, sefalete mahkûm ettiğini iyi görüyoruz. Ancak bunu başaramayacak. Toplumun buna rızası yok. Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması bizim temel mücadele gerekçemizdir.”

‘Yürüyüşümüzü ısrarla devam ettirmekte kararlıyız’

İran’da hakkında idam cezası verilen Peşxan Ezîzî’ye dikkati çeken Berivan Bahçeci, son olarak “DBP Kadın Meclisi olarak kadınlarla bir araya gelme zeminlerini çoğaltmak, kadın mücadelesini büyütmek ve saldırılara karşı güçlü bir mücadele hattını örmek için özel savaş politikalarına karşı atölyeler düzenliyoruz. Şimdiye kadar 29 atölye gerçekleştirdik, yaklaşık bin 200 kadınla bir araya geldik. Özel savaş politikalarını konuşmak, tartışarak bilince çıkarmak ve farkındalık yaratmak için mahalle mahalle, sokak sokak, cadde cadde, ev ev kadınlarla bir araya gelmeye devam edeceğiz. Karanlığı aydınlığa çıkaracak güneşimiz, Jin, Jiyan Azadî felsefemiz ve irademiz var. Bizler Jin Jiyan Azadî felsefesiyle yürüyüşümüzü ısrarla devam ettirmekte kararlıyız. İdamla yargılanan Peşxan Ezîzî’nin ‘Biz ölümden değil onursuz bir yaşamdan korkarız’ dediği noktadayız. Kadın kazanımlarını korumaya ve büyütmeye, toplumu ise savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.