Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi’nden kadın tutsaklara kart
Siyasi tutsaklara ve özsavunmasını gerçekleştiren kadınlara kart gönderen Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, barışın inşası için taleplerini dile getirdi.

Haber Merkezi- “Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi”, Marmara Bölgesi’nde bulunan cezaevlerinde siyasi kadın tutsaklara ve özsavunmasını gerçekleştiren kadınlara dayanışma kartı gönderdi.
Kadıköy’de bulunan PTT’den kart gönderilmesinin ardından açıklama metni Dilan Geyik tarafından okudu. Açıklamada kadınların TBMM ve hükümet olmak üzere tüm karar vericilere talepleriyle seslenildiği belirtilerek şu ifadeler yer aldı:
“Cezaevlerinde kaç siyasi tutsağın bulunduğuna dair kesin ve şeffaf verilere ulaşılamıyor, ama bu sayının ciddi boyutlara ulaştığını biliyoruz. Çünkü mevcut yargı sistemi, siyasal muhalefeti, çoğulculuğu ve ifade özgürlüğünü ‘terör’ kavramı altında kriminalize ederek, demokratik toplumun temel değerlerini ortadan kaldırmaya yönelik bir araca dönüştü. Bir tweet atan, sokakta eyleme katılıp hakkını arayan cezalandırılırken aynı sırada ise bir mahkeme, örneğin Samsun'da Damla Korkmaz'ı sokakta taciz edip sonra döven, yüzünde iki kırık oluşmasına sebep olan saldırgan Sinan Aladağ'ı tahliye ediyor. Yani kadınlara karşı suç işlemek serbest, siyaset yapmak, hakkın için mücadele etmek yasak. Ayrıca, siyasi tutsaklara yönelik eşitsiz bir infaz rejimi var. Neden bir kadın katili cezasının üçte ikisini yatarken siyasi sebeple içeride olan bir belediye başkanın dörtte üçünü, hatta İdare ve Gözlem Kurulları vasıtasıyla çoğunlukla dörtte dördünü yatıyor. Bir basın açıklamasından dolayı terörist sayılanı, bir kadına şiddet uygulayandan daha ağır infaz koşullarına maruz bırakan bu düzeni kabul etmiyoruz. Biz bugün burada cezaevindeki kadınlara kart atarken tam da bu adaletsizliğe dikkat çekmek, buna karşı çıkmak istiyoruz.”
Açıklamada kadınların seslerini yükselteceği vurgulanarak inisiyatifin talepleri şöyle dile getirildi:
“*Toplumsal muhalefeti kriminalize eden antidemokratik yasalar ile siyasi mahpuslara uygulanan eşitsiz infaz rejimi derhal kaldırılmalı. Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulları’nın keyfi kararları ve muğlak ‘iyi hal’ kriterleriyle uygulanan özel cezalandırma yöntemlerine son verilmeli.
*Devleti eleştirmek, düşünce açıklamak, siyaset yapmak, sokağa çıkmak ve protesto hakkını kullanmak suç değildir. Bu hakları ihlal eden ve suç haline getiren tüm yasa maddeleri yürürlükten kaldırılmalı.
*Ağır hasta tutukluların cezada yıl sınırlaması gözetilmeksizin derhal serbest bırakılması ve tedaviye erişimlerinin sağlanması elzemdir. Ceza infazı, yaşam hakkının ihlaline dönüşmemeli. Hasta mahpusların sağlık durumlarını objektif ve bilimsel esaslara göre değerlendirmekle yükümlü olan ATK, mevcut uygulamada siyasi saiklerle hareket ederek ağır hasta mahpusların tahliyesini engelliyor. Bunun adı, AİHM içtihatlarında da belirtildiği üzere, işkence ve insanlık dışı muamele. Bu derhal son bulmalı.
*Kadınlara yönelik erkek şiddeti; yüzeysel ve işlevsiz ceza artırımlarıyla değil, şiddetin kaynağındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmaya yönelik yapısal dönüşümlerle önlenebilir. Bu da alanda çalışan kadın ve LGBTİ+ örgütlerini dışlayarak ve hedef göstererek değil, dinleyerek yapılır. Göstermelik biçimde ceza artırıp durmak yerine, toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alan ve eşitlik mücadelesini kriminalize eden politikaların derhal terk edilmesini bekliyoruz.
Bu talepler doğrultusunda mücadeleye devam ederken bugün dışarıdan içeriye, cezaevlerine ses veriyoruz. Arkadaşlarımıza yalnız değilsiniz diyoruz. Barış içinde bir gelecekte, dışarıda birlikte özgür olacağımız günlerde buluşacağız.”