‘Barış ortamı için kadınların ortak mücadelesi büyütülmeli’

Cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadınların barış süreçlerine aktif katılımının güçlendirilmesi için mücadelenin büyütülmesi gerektiğini savunan Uluslararası Diplomasi Merkezi Başkanı Karima Ghanem, ortak oluşacak kadın oluşumlarının önemini hatırlattı.

HANAN HARITE

Fas- Uluslararası Diplomasi Merkezi Başkanı Karima Ghanem, ajansımıza verdiği röportajda, uluslararası anlaşmaların müzakerecileri olarak çatışma bölgelerindeki kadınların rolünün güçlendirilmesinin gerekliliğini vurguladı.

*Afrika'nın en etkili kadınlarından biri seçildiniz ve ayrıca 2024 yılı için Afrika'da insan hakları ve kadın sorunları savunuculuğu alanında Üstün Kadın Liderler Ödülü'ne aday gösterildiniz. Çalışmalarınızdaki amacınız nedir?

Çeşitli Afrika ülkelerinde, özellikle kapsamlı meseleler, toplumsal cinsiyet meseleleri, kadın ve çocuk hakları ile ilgili savunuculuk konularında üstlendiğim birçok sivil ve insani girişim nedeniyle Afrika'nın en etkili 100 kadını arasından seçildim. Politika ve mevzuatın, özellikle de kadınların karar alma süreçlerine etkili katılımını sınırlayan ayrımcı politikaların değiştirilmesini savunuyoruz. Ulusal düzeyde ister bireysel olsun ister derneğimiz için girişimler olsun, isterse diğer derneklerin katkıları olsun, bir grup girişim aracılığıyla katkıda bulunduk. Çünkü Afrika düzeyinde yasa ve politikalarda değişiklik yapılmasına yönelik bir dizi öneri içeren savunuculuk bildirisi yayınlayarak ortak mücadele için ittifak ve ağlar oluşturmak istedik.

Ayrıca, Afrika Birliği, İnsan Hakları Konseyi gibi uluslararası oluşumlarda kendimizi ifade etme şansı da talep ediyoruz. Cenevre'de bize kadın hakları ve bu bağlamda bir dizi BM kararının atanması konusunda savunma yapma fırsatı verildi. Bırakmak istediğimiz etkiye gelince, bu, özellikle kadınları ve kız çocuklarını, seslerini karar vericilere duyurmak için gerekli mekanizmalarla güçlendirerek ve öncelikle kendilerini etkileyen konularda kendilerini savunma fırsatını sağlamak. Seslerini duyurmak. Eşitliğin sağlanmasıyla kadınlar yerel, ulusal veya uluslararası karar alma süreçlerine aktif katılımlar sağlayabilir.

*Faslı kadınların haklarının savunulması konusundaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

20 yıl önce gazetecilik mesleğim aracılığıyla, özellikle ayrımcılık ve erkek zihniyeti konusunda kadınların karşılaştığı sorunlara ışık tutmak amacıyla çalışmalarım başladı. Cinsiyete dayalı şiddetle mücadele konusunda bir grup insan hakları derneği çalışmalarına katıldım. Toplumsal düzeyde büyük tartışmalara yol açan yasaların değiştirilmesine yönelik bir dizi yasa teklifi sunmak amacıyla kadınlarla bir araya geldik. Erkek zihniyeti ve hakim kültürlerle ilgili zorlukları konuştuk. Bir grup dernekle birlikte çalışarak, mevzuat değişikliklerine zihniyetleri değiştirmek için farkındalık programları yaptık.

*Faslı kadınlar demokrasi ve eşitliği sağlamak için hangi reformu arıyorlar ve değişimin sağlanmasında genç grubun rolü nedir?

Uluslararası bir diplomasi merkezi olarak Aile Kanunu'nun gözden geçirilmesine yönelik ‘Kanun ve Ceza Hukuku’nda Reform Yapılmasında Genç Kızın Sesi’ projesi üzerinde çalıştık. Aile Yasası'nın gerçek sorunlarını, ayrımcı yasaları değiştirmeye yönelik önerilerin neler olduğunu bilmemizi ve genç kızın sesini güçlendirmemizi sağlamak için 220'den fazla topluluk aktivistini harekete geçirmeyi başardık. Çünkü blogda en çok reşit olmayanların evlenmesi sorunu başvuruluyor.

Aile Kanunu'nu incelemekle görevli komisyona iki öneri sunduk, ilki Aile Kanunu'nun gözden geçirilmesine ilişkindi, reşit olmayanların evlenmesi ile ilgili sorunlarla ilgiliydi. Faslıların yanı sıra göçmenlerin sorunları yine velayet sorunu üzerinde öneriler yaptık. Geçtiğimiz Eylül ayında Fas'ı vuran Al Huz depreminde bir grup kadın ve kız çocuğunun maruz kaldığı ihlallerin hukuki bir analizini geliştirirken, ikinci öneri çatışma ve doğal ve insani felaket bölgelerindeki kız çocuklarının haklarıyla ilgiliydi.

*Filistinli kadınlar savaşın yükü altında eziliyor. Afrika'da ve bölgesel olarak nasıl desteklenebilirler?

Çoğu savaşta, kadınlar ve çocuklar ihlallere karşı daha savunmasızdır ve bu uluslararası insan hukuku da dahil olmak üzere tüm uluslararası sözleşmelerin bariz bir şekilde ihlali anlamına gelir. Bugün, özellikle farkındalığın daha fazla olması nedeniyle, uluslararası toplumun savaşı sona erdirmek için toplumsal eylemlerde bulunması gerekiyor. Filistin meselesinin, özellikle de işkenceye, yerinden edilmeye ve her türlü ayrımcılığa maruz kalan kadınların sorunları öncelik olmalı. Gazze'de yaşananları ve bölgede bir dizi krizin yaşandığını gördüğümüzde, özellikle sivillerin hedef alınması konusunda uluslararası kararların ve uygulanmayan BM kararlarının, terör saldırılarını artırmanın yanı sıra kadınların barış ve güvenlikteki rolünün ne olduğunu merak ediyoruz.

Güvenlik ve barışla ilgili olduğundan, Filistinli kadınların müzakereci olarak rolünü güçlendirmenin zamanı geldi. Bu anlaşmalarda, çatışmaların çözümü için diplomatik arabuluculuk rolünü güçlendirmenin yanı sıra, sivil toplum olarak rolümüz savunmak ve savunmaya katkıda bulunmaktır. Filistinli kadınların haklarını savunuyoruz.

*Sorunlar aynıyken bölgede kadın koordinasyonu nasıl oluşturulabilir?

Sorunların neredeyse benzer olması, çözümlerin ise farklı bağlamlardan dolayı biraz farklı olması nedeniyle, özellikle bölgede barış ve güvenlik gündeminin uygulanması düzeyinde çalışan bir grup kadın örgütü arasındaki koordinasyonun güçlendirilmesi gerekli hale geldi. Her ülkede kadınlar işkenceye ve yerinden edilmeye maruz kalıyor. Bu nedenle ağ oluşturulmalı ve güçlendirilmesi gerekiyor. Özellikle kadın, barış ve güvenlik gündeminde ulusal eylem programı olan ülkelerde kuruluşlar arası ortak çalışma yapılmalı.

*Suriye, Sudan, Irak, Yemen gibi çatışma bölgelerindeki kadınlar için zor bir durum. Kadınları desteklemenin yolu nedir?

Bu bölgelerdeki kadınlar savaşçıdır ve büyük bir cesarete sahiptirler. Karşılaştıkları zorluklara rağmen verdikleri mücadele, barışçıl siyasi ve sivil mücadelelerde bildiğimiz mücadelelerden farklıdır. Çatışma bölgelerindeki kadınlar cinayete, tecavüze, cinsel tacize karşı savunmasızdır ve şiddete maruz kalabilirler. Her türlü işkence, zorla kaybetme, hapis, bireysel özgürlükler de kısıtlı, neredeyse yok denecek kadar az ve bu alanlarda kadın fikir aktivistlerinin nelere maruz kaldığını görüyoruz. Bu kadınların durumlarını değiştirmek için uluslararası düzeyde savunuculuk yapılması ve onları korumak için uluslararası toplumun bilinçlendirilmesi gerekiyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle dünya kadınlarının bir farkındalık yaratmasını diliyorum. Çatışma bölgelerinde ve onlara yönelik ihlallerin devam etmemesi için uluslararası düzeyde kadın haklarının savunulmasına yönelik çabaların birleştirilmesi amacıyla kadınların karar alma süreçlerine katılımlarının etkinleştirilmesi önem arz ediyor.