Ayşe Acar Başaran: Halk devlet tarafından kıyametle baş başa bırakıldı
Depremin olduğu ilk günden bu yana halkın yanında olan HDP’li vekillerden Ayşe Acar Başaran, Amed’den Dîlok’a geçişinde tanıklığını anlattı. Milletvekili, ‘Devlet yok’ derken, insanların bir kıyametle baş başa bırakıldıklarını ifade etti.
![](https://test.jinhaagency.com/uploads/tr/articles/2023/02/20230209-unnamed-1-jpg3d98b7-image.jpg)
MEDİNE MAMEDOĞLU
Dîlok- Mereş (Maraş) ve Dîlok’ta (Antep) gerçekleşen 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremlerden 10 kent yıkıcı bir şekilde etkilendi. 10 kentte binlerce insan yaşamını yitirdi binlercesi yaralandı. Sayı her dakika artıyor.
Depremin vurduğu kentlerden biri de Dîlok’tu. Kent yerle bir oldu. Yüzlerce kişinin yaşamını yitirdiği Dîlok’a depremin ardından bakıldığında bir savaş meydanı görüntüsü ortaya çıkıyor. Kent merkezi ve ilçeler de neredeyse sağlam bina kalmadı. Halk sokakta yardım bekliyor. Enkaz başında yakınlarını bekleyen insanlar, ilk günden beri arama- kurtarma çalışmasının yapılmasını istiyor ama ortada yeterli sayıda AFAD ekibi yok. Enkaz altından yakınları ile iletişim kurabilen insanların çaresiz bekleyişi hala sürüyor. Hatta öyle ki kimi yıkık binaların hemen yanında cenazeler alınmayı bekliyor.
Bir kıyamet tablosu
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran da diğer HDP'li vekiller gibi depremin olduğu ilk günden bu yana halkın yanında; ya enkaz başında ya da bir umut yakınlarını bekleyenlerin arasında. Depremin ilk gününde Amed’de bulunan heyet daha sonra kara yoluyla Dîlok’a ulaşmaya çalıştı. Yol boyunca onunda “Korku filmlerini aratmayacak bir tabloyla karşı karşıya kaldık” sözleri ile tanımladığı bir yolculuktu bu. Gözlemlerini anlatırken kelimelerini seçen Ayşe Acar Başaran, “Bir kadın arkadaş yolda ‘kendinize dikkat edin başınıza bir şey gelirse devlet yok’ dedi. Bu bütün bir süreci özetleyen bir cümleydi. Bir kıyamet tablosu var gerçekten karşımızda. Karşımızda korku filmlerini aratmayacak bir tabloyla karşı karşıya kaldık yol boyunca. Çatlayan yollar o yollara düşen araçlar, yol kenarında bekleyen halk. Kendi imkanları ile ısınmaya çalışan insanları göre göre buraya geldik” diyor.
İnsanlar saatlerce bekliyor
İnsanların yakıt sorunu yaşadıklarını ve en temel ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını dile getiren Ayşe Acar Başaran, asıl depremin vurduğu kente girdiklerinde ortada hiçbir şey olmadığını gördüklerini anlatıyor:
“Şöyle ifade edebiliriz artık yaşamını yitirenleri çıkarmaya yönelik bir yaklaşım söz konusu. İnsanlar kendi hallerine bırakılmışlar bir taraftan da hala aileler yakınlarının seslerini duyduklarını yakınlarının kendilerine mesaj attıklarını söylemelerine rağmen, saatlerce arama- kurtarma ekiplerini ya da onların ekipmanlarının gelmesini bekliyorlar.”
‘Devletin ortada olmadığını gördük’
Dîlok’ta insanlar bir yudum su bile bulamıyor. Yiyecek bulmak zaten olanaksız. Şehirlerin girişine göstermelik çadırların kurulduğunu belirten Ayşe Acar Başaran, “Göstermelik çorba dağıtan yerler var. Buralar hem insanların bir araya geldiği alanlardan çok uzak hem şehir merkezinden çok uzak. Hem de çok yertersiz. Binlerce kişi şuanda evsiz ve binlerce kişinin etkilendiği bir süreçte birkaç tane çadırla gıda sağlayan bir araçla bu sorun çözülemez. Bunu çok net bir şekilde gördük. Bu tablo ortadayken devletinde ortada olmadığını gördük. Olağan koşullarda her tarafta kolluğun olduğu bir süreçte bir trafik polisine bile rastlamamak ilginçti. Bu aslında iktidarın içine düştüğü acziyetin beceriksizliğin de bir görüntüsü. Bu beceriksizliğin bütün faturasını halk ödemek zorunda kaldı” şeklinde konuşuyor.
Çok acil bir şekilde halkın su, elektrik ve ısınma ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğinin vurgusunu yapan Ayşe Acar Başaran, “Enkaz altında insanlar zaten mücadele edip son nefeslerine kadar direniyorlar. Bir taraftan da sağ kurtulan depremzedeler açısından çok zor koşullar var” sözleri ile durumu özetliyor.
İnsanlar ayakta durmaya çalışıyor
Önümüzdeki süreçte depremzedeleri bekleyen tehlikelere de dikkat çeken Ayşe Acar Başaran, özellikle su sıkıntısı nedeniyle salgın hastalıklara işaret ediyor. İnsanlar tuvalet ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Maalesef kentte, çok basit çözülebilecek bu durum bile ele alınmış değil. Ayşe Acar Başaran, depremzedelerin yalnız kaldıklarını söyleyerek insanların durumlarını şu sözlerle özetliyor:
“İnsanlar ya arabaların içinde ya da sokakta. Enkazların önünde ateşler yakarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Biz altı cenazenin yere bırakıldığını onların oradan alınması için bir ambulansın cenaze aracının olmadığına tanıklık ettik. Gerçekten kadınların bize söylediği ‘devlet yok’ söylemi çok doğru. Devlet ortada yok. Hala çıkıp konuşabiliyorlar. Gerçekten bunu dehşetle izliyoruz. Vicdanı, azıcık utanması varsa bu iktidar tek bir cümle kurmaz. Bu yetmezmiş gibi insanların dayanışmasını da engellemeye çalışıyorlar. Türkiye ve Kürdistan’ın, dünyanın dört bir yanından insanlar depremzedelerle bu acıyı yaşayan insanlarla dayanışmak istiyor ama bu yardımlar engelleniyor. Yardımları AFAD toplayacak deniyor ama AFAD yok ortada. Biz AFAD’ı görmedik. Olmayan bir kurum üzerinden bu halka destek sağlanamaz.”