AYM’den Cumartesi Anneleri'ne yönelik polis şiddetine ‘ihlal’ kararı
AYM, Cumartesi Anneleri'nin eyleminde yaşanan polis şiddetine dair "kötü muamele ve eziyet yasağı ihlali" kararı vererek, soruşturmada verilen takipsizlik kararının kaldırılmasına hükmetti.

İstanbul -Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen yakınlarının faillerin bulunması ve cezalandırılması talebiyle 22 Eylül 2018’de İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya gelerek, Galatasaray Meydanı’nda açıklama yapmak istedi. Polisler, kaymakamlığın "yasak" kararını gerekçe göstererek, açıklamaya engel oldu ve dernek binası önünde toplananlara saldırdı. Polisler, 21 Mart 1995’te polis tarafından gözaltına alınan ve kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Ali Ocak ile insan hakları savunucusu Sebla Arcan Tatlav'ı darp etti. Sabla Arcan Tatlav, hastaneden darp raporu aldıktan sonra 26 Eylül'de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Bir süre sonra Ali Ocak da kendisine şiddet uygulayan polisler hakkında benzer bir başvuruda bulundu.
ATK: Yaralar basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde
Savcılık, Sebla Arcan Tatlav'ı Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından muayene edilmesini istedi. ATK raporunda, darp nedeniyle oluşan yaraların basit tıbbi müdahale ile giderilmeyecek ölçüde olduğu belirtildi. Savcı, 2 Ekim’de konuya dair müfettiş görevlendirilmesini ve darpın yaşanıp yaşanmadığının ortaya çıkarılmasını istedi. Savcı, ayrıca darp görüntüleri ve diğer delillerin toplanmasını, polislerin de tespit edilmesini istedi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, 25 Aralık 2018’de, olay günü yaşananların görüntüleri ve yasak kararlarını savcıya gönderdi. Bilirkişi, 22 Ocak 2019’da hazırladığı raporda, polisin “müdahale dozunu” artırdığı ve slogan atan kitleyi kalkanlarla duvarın arasına sıkıştırdığını kaydetti.
Savcı işkenceye dair delil olmadığını ileri sürdü
Savcı, her iki ismin başvurularına dair yürüttüğü soruşturmada 2 Şubat 2019’da kararını açıklayarak, raporlara rağmen "takipsizlik" kararı verdi. Savcı, işkenceye dair delil olmadığını ileri sürerek, Sebla Arcan Tatlav ile Ali Ocak’ın beyanlarını "soyut" buldu. Karara yapılan itiraz da İstanbul 11’inci Sulh Ceza Hakimliği tarafından 11 Nisan 2019’da reddedildi.
AYM’den ihlal kararı
Sebla Arcan Tatlav ve Ali Ocak, bunun üzerine 23 Mayıs 2019’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. AYM, Ali Ocak’ın başvurusunu delil veya rapor sunmadığı gerekçeleriyle reddetti. AYM, Sebla Arcan Tatlav'ın başvurusunu kabul ederek, polisin güç kullanmaya sebep olacak bir tespit ve delilinin olmadığını kaydetti.
Gerekçeli karar
Mezopotamya Haber Ajansı (MA)’nın haberine göre AYM'nin gerekçeli kararında, “(...) kolluk görevlileri kalkanlar ile etrafını çevirdiği, içinde başvurucunun da bulunduğu grubu sadece derneğe yönlendirmiş; derneğe girmek istemeyen grup üyelerine dağılabilecekleri bir alan açmamıştır. Bunun neticesinde başvurucu, oldukça dar bir sokakta başka şahıslarla kalkanlar ile duvar arasında sıkışmış ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde yaralanmıştır. Bu sebeple başvurucuya karşı zorunlu bir durumda ve orantılı şekilde güç kullanıldığını söylemek mümkün değildir. Bir kez daha belirtilmelidir ki kişilerin
kendi tutumunun zorunlu kıldığı hâller dışında güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerinin kişilere fiziksel güç uygulaması kötü muamele yasağını ihlal etmektedir” ifadelerine yer verildi.
Polisler tespit edilmedi
Sebla Arcan Tatlav'a dönük polis şiddetinin "eziyet" olarak nitelendirilmesi gerektiği vurgulanan kararda, soruşturma aşamasındaki eksikliklere yer verildi. Kararda, savcılık tarafından emniyete yazılan müzakereye rağmen emniyetin talimatları yeterli derecede yerine getirmediğine işaret edilerek, "Bu durum sonuç olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğünün soruşturma dosyasına yalnızca kolluk görevlilerince çekilen kamera kayıtlarını göndermesine ve kimlikleri tespit edilmediği için başvurucuya karşı zor kullanan kolluk görevlilerinin ifadelerinin alınamamasına yol açmıştır” diye kaydedildi.
Görüntülerin incelenmesi ‘eksiklik’ olarak değerlendirildi
Sebla Arcan Tatlav'ın şiddete dair sunduğu görüntülerin savcı tarafından incelenmediği ve bilirkişiye göndermediğinin aktarıldığı kararda, bu durum "büyük bir eksiklik" olarak ifade edildi. Kararda, hakimliğin kararına da dikkat çekilerek, “Başvuruya konu olay nedeniyle düzenlenen kolluk tutanaklarında başvurucunun güç kullanımına sebep olacak eylemler sergilediğine ilişkin hiçbir ibare bulunmamasına rağmen Hâkimlik, kolluk görevlilerince düzenlenen tutanaklara göre olayda direnç gösteren başvurucuya karşı zor kullanma yetkisi sınırları içinde müdahalede bulunulduğunu belirterek, başvurucunun Başsavcılıkça verilen karara yaptığı itirazı reddetmiştir” denildi.
"Toplantı ve gösteri yapma hakkının ihlali”ne dair talebi de değerlendiren AYM, Sebla Arcan Tatlav ile Ali Ocak’ın Kaymakamlık yasağı nedeniyle yapılamayan oturma eylemine ilişkin şikayette bulunmadığı, ayrıca uzun yıllardır Galatasaray Meydanı’nda yapılan basın açıklamasının olay tarihinde aynı yerde yapılmamasına dair bir “yakınmada” bulunmadığına dikkat çekti. AYM, bu nedenlerden ötürü ihlal iddiasını incelemeye "gerek" görmedi.
Soruşturmanın yeniden istendi
AYM, Sebla Arcan Tatlav'ın yönünden "kötü muamele ve eziyet yasağının ihlali" kararı vererek, 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. AYM, ayrıca ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılması için soruşturmanın yeniden açılmasına karar verdi.