Avukat Cennet Zuğurli: İşkence artık alenen yapılıyor

ÖHD avukatlarından Cennet Zuğurli, cezasızlık politikası nedeniyle işkencenin artık alenen yapıldığını belirterek, dosyalarda faillerin değil mağdurların hakkında “polise mukavemet” suçlamasıyla soruşturmalar açıldığına dikkat çekti.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi geçtiğimiz günlerde Amed’te 7 ay içerisinde yaşanan hak ihlallerine dair bir rapor yayınladı. Raporda, 667 kişinin işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı, işkence failli kolluk güçlerinin ise cezasız bırakıldığı tespitleri yer aldı. Raporda, ayrıca işkencenin en çok yaşandığı mekânların başında cezaevleri ve sokakların geldiği belirtildi.

‘24 dosya takipsizlikle sonuçlandı’

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Amed Şube İşkence Komisyonu Üyesi Avukat Cennet Zuğurli, kentteki hak ihlallerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Raporda yer alan 24 ihlal dosyanın “takipsizlikle” sonuçlandığını vurgulayan Cennet Zuğurli, diğer dosyalarda ise bir dosyadan “basit yaralama” suçundan olmak üzere sadece soruşturma açıldığını söyledi.

‘İşkence artık alenen yapılıyor’

Kolluk tarafından uygulanan işkence dosyalarında mağdur kişiler hakkında “polise mukavemet” suçlamasından soruşturma açıldığına dikkat çeken Cennet Zuğurli, ihlallerin artmasının nedeninin ise cezasızlık politikası olduğunu belirtti. Bu politika karşısında kolluğun orantısız güç kullanımını kendilerine bahşedilen bir görev olarak gördüğü değerlendirmesinde bulunan Cennet Zuğurli, “Bu cesaretle temel hakları doğrultusunda hareket eden yurttaşlara yönelik işkence ve kötü muamele suçu işleniyor. Siyasi iktidar, cezasızlık zırhıyla donatılan kolluk kuvvetlerini bu koruma altında bulunmalarını sağlıyor. Bu süreçle birlikte işkence eylemleri artık gizlenerek değil aksine alenen gerçekleştiriliyor. Bu işkence politikaları ile asıl amaçları muhalif kesimleri baskı altına almaktır.”

‘İşkence faili değil mağdur cezalandırılıyor’

Yaşanan işkence vakalarında etkili bir soruşturma yürütülmediğini ve işkenceye uğrayanın     yargılandığını vurgulayan Cennet Zuğurli, şunları ifade etti:

“Açılan soruşturmaların çoğu da kolluğun uyguladığı şiddetin ‘orantılı’ olduğu iddiasıyla takipsizlikle sonuçlandı. Bunun dışında trajikomik bir şekilde işkence mağdurlarının suç duyurusunda bulunmasının hemen ardından, mağdurlara karşı ‘mukavemet’ veya ‘kasten yaralama’ suçundan soruşturmalar açılıyor. Bu süreç sonucunda da işkence gören yurttaşa ceza verilirken suçlu olan kolluk ise yine cezasız bırakılıyor. Etkin soruşturma yürütülmemesi, kolluğun işkence eylemleri karşısında cezasızlık zırhıyla donatılması ve işkence suçu yerine daha az cezayı gerektiren suçlardan iddianame düzenlenmesi gibi hukuk dışı kararlar neticesinde işkence vakaları gün geçtikçe artıyor.”

‘Faillerin ödüllendirilmesi işkence suçlarını arttırıyor’

Faillerin cezalandırılması gerekirken ödüllendirilmesinin işkence suçlarını arttırdığına vurgu yapan Cennet Zuğurli, yargının görevini yapması gerektiğini belirtti. İşkence vakalarındaki artışın siyasi süreçle de bağlantılı olduğunu dile getiren Cennet Zuğurli, “Bu işkence olayları, Türkiye’nin otoriter politikalarıyla hukuk devleti anlayışından giderek uzaklaşması, güvenlikçi politikaları uygulaması, akabinde toplumu denetleme, kontrol altında tutma, toplum üzerinde tahakküm kurma anlayışıyla hareket etmesinin sonucudur” diye kaydetti.

‘İşkence suçtur’

Türkiye’deki yargının verdiği takipsizlik kararlarıyla gelen cezasızlık politikasının gerek iç hukuk gerek uluslararası mevzuata aykırı olduğuna vurgu yapan Cennet Zuğurli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Zira hem iç hukukta hem de uluslararası hukukta işkence mutlak surette yasak olarak kabul edilen bir suçtur. Yaşam hakkının dahi bazı durumlarda müdahalelere açık olduğu ulusal ve uluslararası mevzuatta kabul edilmişken işkencenin böyle bir istisnası dahi öngörülmemiştir. Kolluğun işkence suçunu işlemesi karşısında mahkemelerin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar vermesi veyahut işkence suçu dışında daha az cezayı gerektiren suçlardan iddianamenin düzenlenmesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırıdır.”