Avukat Atiya Yusuf: Yeni Suriye Anayasası için kadınlar tek yürek olmalı

Kuzey ve Doğu Suriye Avukatlar Birliği Üyesi Atiya Yusuf, Suriye'nin yeni anayasasında kadınların haklarının güvence altına alınmasını isteyerek, “Örülmek istenilen baskı duvarlarına yanıtımız, birlikteliğimiz ve örgütlülüğümüz olmalıdır" dedi.

NUCAN ARAS

Hesekê- Suriye’de Baas rejiminin devrilmesinin ardından ülkede hızlı bir değişim süreci yaşanıyor. Bu süreç ülkenin siyasi, sosyal ve kültürel yapısını etkileyecek bir süreç olarak ifade edilirken, cihatçı Heyet Tahrir El-Şam’ın (HTŞ) geçici yönetiminin toplumsal yaşamın pek çok alanında şeriat kanunlarına dayalı kararları tepkiyle karşılanıyor. Yeni bir anayasa yazılması, devlet başkanlığı seçiminin düzenlenmesi ve pek çok konuda kararların alınması için ‘Ulusal Kongre’ kurulması istenirken, tüm kararlarda demokratik bir yapının oluşturulmasının gerekliliğine dikkat çekiliyor.

Kuzey ve Doğu Suriye Avukatlar Birliği Üyesi Atiya Yusuf, Suriye’deki değişim ve inşa sürecinde yaşananları ajansımıza değerlendirdi.

İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana pek çok kanunu egemenlerin kendi iktidarları ve politik çıkarlarını garanti altına alma adına erkek dilinde ve aklında kaleme alarak yazıldığına dikkat çeken Atiya Yusuf, kadınların da bu kanunlara mecbur bırakıldıklarını söyledi. "Dünya'nın genelinde olduğu gibi, Suriye'nin de anayasa maddeleri erkek eli ve diliyle yazılmıştır" diyen Atiya Yusuf, anayasanın daha çok Baas rejiminin getirmiş olduğu tekçiliğe dayalı, demokrasiden uzak bir otoriteye dayandığını ifade etti.

'Suriye, hükümeti merkezci karaktere sahip'

Suriye’de kadınlara dönük birçok alanda hak ihlallerinin yaşandığını söyleyen Atiya Yusuf, “Suriye yasaların da bütün 'halklar özgür ve eşittir' ancak statü kılıfları ardında baskılara, akıl almaz cezalarla sindirilmeye, korkutulmaya ve var olan Baas sistemine dahil edilmiştir. Bu yasalardan özel de kadınlar etkilenmiştir. Anayasa çerçevesinde kadınlara kültür ve sanat alanında, çocukları ve gençleri eğitme adına okullarda öğretmen olabilme görevi ve sorumluluğu verilmiştir. Devlete bağlı, kurum ve kuruluşlarda kadınlar görev alsa da karar alma ya da onay mercilerinde söz sahibi olamamış, iktidarın gölgesinde kalmıştır. Suriye devleti ve hükümeti kadınlar açısından tamamen cinsiyetçi ve merkeziyetçi karaktere sahiptir" dedi.

'Kadınları kimliksizleştirmek istiyorlar'

Suriye’de Esad rejiminin devrilmesinin ardından hızlı gelişen ve ilerleyen bir sürecin yaşandığını vurgulayan Atiya Yusuf, “Suriye'de cihatçı grup Heyet Tahrir El-Şam’ın (HTŞ) geçici yönetiminin lideri olan Muhammed Colani, çetelerinde yer aldığı askeri bir zümre tarafından 'devlet başkanı' olarak kabul edilmesi, devlet bakanlıklarına yaptığı atamalar, bu kişilerin köklü katı şeriat kanunlarını benimsemesi, Suriye'nin yeni anayasasının da nasıl şekilleneceğini şimdiden gösteriyor. Yeni anayasanın oluşumunda farklılıklara dayalı hakları ve özelde kadını bir bütünen kimliksizleştirmek istiyorlar" şeklinde konuştu.

'Baskı duvarlarına yanıtımız, örgütlülüğümüz olmalı'

Atiya Yusuf; Suriye'nin şu an Adalet Bakanlığı’na atanan Şadi el-Veysi'nin İdlib'te iki kadın hakkında nasıl karar aldığını ve sokak ortasında kadınları nasıl katlettiğine dikkat çekerek, “Suriye'nin yeni oluşumunda ve demokratik geleceğinde, kadınlar adına kararlar alarak uygulamaya koyan cihadist fikirlerle kendini besleyen, yasa ve kanunlardan ciddi bir beklentimizin olmadığını ifade etmek istiyorum. Suriye’de yaşayan kadınların ortak fikirleri, ortak istemleri doğrultusunda daha özgün daha somut adımların olması, Suriye'nin yeni geleceğine umut olacaktır” diye konuştu.

Kuzey ve Doğu Suriye Avukatlar Birliği olarak, tartışmaları ve çalışmalarını devam ettirdiklerini belirten Atiya Yusuf, konuşmasına şu sözlerle devam etti.

 “Suriye’de yaşayan kadın bileşenleri olarak, nasıl bir anayasa istediğimizi net belirtmeli ve mücadelesinden bir an dahi taviz vermemeliyiz. Suriyeli kadınlar olarak şunu anlamalıyız ki; ortak ruh birliği ile aynı zeminde haklarımızı savunmak ve korumak için tek düşünce etrafında örgütlenmeliyiz. Suriyeli kadınlar olarak ortak fikirler etrafında örgütlü olmazsak; kadınların rengi, varlığı ve önceki kazanımları da cihadistlerin gölgesinde kalarak yok olacaktır. Suriye'nin yeni geleceğinde kadınların haklarını garantileyerek güvence altına almaya her zamankinden daha yakınız, daha iddialı, örgütlü, bilinçli daha aktif bir pozisyondayız. Örülmek istenilen baskı duvarlarına yanıtımız, birlikteliğimiz ve örgütlülüğümüz olmalıdır."

'Suriye'nin yeni geleceğinde Eşbaşkanlık sistemi'

Suriye'nin yeni yasanın yazılmasında kadın dili, rengi ve görüşü olduğu kadar eşit haklara dayalı olması açısından erkeklerinde demokratik dilinin olması gerektiğini belirten Atiya Yusuf, Suriye halklarının güçlü bir tarihe sahip olduğunu tüm hakların bu demokratik tarih etrafında kenetlenerek anayasa çalışmalarını daha adil yürütmeleri gerektiğini söyledi. Atiya Yusuf, önerilerinin olduğunu vurgulayarak, "Farklılıklara dayalı anadilde eğitimlerin verilmesi, anayasada kadınların eşit haklar temelinde yüzde elli kadın kotasının olması, karar ve onay merceklerinde kadınlarında söz sahibi olmalarını içeren maddeler ayrıca Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Sistemi’nin de esas aldığı, eşbaşkanlık sistemini Suriye'nin yeni geleceğine alternatif bir model olacağına inanıyoruz " ifadelerini kullandı.

'Toplumsal Sözleşme tüm halkları korumaktadır'

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin tüm halklar için esas aldığı, Toplumsal Sözleşme’nin Suriye'nin geleceği açısından güçlü bir perspektif oluşturacağını ifade eden Atiya Yusuf, "Özerk Yönetimin halkların bütünlüğünü, birliğini sağladığı Toplumsal Sözleşme’den birebir faydalanabilirler. Halklara dayalı özelde kadınlar, çocuk ve gençler, toplumlar, inanç ve mezhepler, farklı dil ve kültürler, zengin kimlikler güvence altına alınarak korunmaktadır" dedi. Atiya Yusuf sözlerini şöyle tamamladı:" Suriye'nin şu an içinde bulunduğu durumu göz önüne alırsak kadınlar olarak ortak noktada buluşan, fikir alan ve veren, birlik ve dayanışma ruhu ile Suriye'nin yeni anayasasında kadınları tek yürek olmaya ve seslerini yükseltmeye çağırıyorum."