‘Arap ülkeleri, kadınlara karşı ayrımcı yasalarıyla dünyanın gerisinde’
Arap ülkelerindeki ayrımcı yasaları ve bu yasaların kadınların yaşamları üzerindeki olumsuz etkilerini değerlendiren Tunus İnsan Hakları Birliği üyesi Fathia Nasri, erk zihniyete son vermek için kadınlar arasında bir ağ oluşturulması gerektiğini belirtti.
İHLAS HAMRUNİ
Tunus- Fas, Irak ve Lübnan'ın da aralarında bulunduğu Arap ülkelerindeki yasalar, kadınların son 10 yılda elde ettiği kazanımlarla örtüşmüyor. Kadınların rollerini sınırlayan erkek-devlet sistemi, fetvalarla kadınları yaşamın her alanından uzaklaştırmaya çalışıyor.
Tunus İnsan Hakları Birliği Üyesi Fathia Nasri, Arap ülkelerinde kadınların yaşadıklarına dikkat çekti.
‘Kadınlar belli kalıplara sıkıştırılmak isteniyor’
Arap ülkelerindeki kadınların, muhafazakar erkek toplumun standartlarına ve geleneklerine hapsedilmek istendiğini ifade eden Fathia Nasri, kadınların “anne olmak”, “eş olmak” gibi kimi rollere sıkıştırılmak istendiğini kaydetti.
Arap ülkelerinde kadınların verdiği mücadele sonucu birçok sektörde kadın sayısının arttığına dikkat çeken Fathia Nasri, “Arap ülkelerinde çok sayıda öğrenci, araştırmacı, eğitimci, akademisyen düzeyinde kariyer sahibi kadınlar var. Ancak toplumun görüşü, dini fetva ve yorumlarla ilgili örf ve adetlere olan bağlılığı, kadınların önünde engel oluşturan durumlardan bazılarıdır” diye belirtti.
Eşit işe eşit ücret alamıyorlar
Arap ülkelerinde kadınların pek çok alandaki başarısına rağmen erkeklerden daha az ücret aldığını söyleyen Fathia Nasri, kadınların maaş yüzdesinin yaklaşık yüzde 23 olduğunu dile getirdi. Arap ülkelerindeki tüm kadınların benzer durumlar yaşadığını aktaran Fathia Nasri, “Arap kadınların çeşitli alanlarda elde ettiği eğitimsel, kültürel ve mesleki ilerlemeye rağmen meşru haklarına yönelik ayrımcılık devam ediyor. Kadınlar maaşlarda, terfilerde adaletsizliğe ve sömürüye en çok maruz kalan grup haline geliyor. Kamusal alana ilişkin yasalarda kimi ilerlemeler kaydedilse de ancak bu ilerleme kadınları pek etkilemedi. Ancak bizim konuyla ilgili girişimlerimiz var. Arap ülkelerinde kadınların toplumdaki statüsüne yakışır kanunlar bulunmuyor. Çoğu Arap kadınların haklarını savunmayan kanunlar” dedi.
‘Toplumsal alanda ilerlemeleri engelleniyor’
Tunus, Lübnan ve Fas gibi ülkelerde kadın haklarını tanıyan kimi yasalar çıkarıldığını, ancak Arap kadınlarının bir dizi başarılı deneyimine karşı büyük bir kayıtsızlık görüldüğünü söyleyen Fathia Nasri, sözlerine şöyle devam etti: “Kadınları geleneksel rollerine hapsetmeye çalışan normlar ve gelenekler var. Arap ülkelerinde çok eşlilik gibi kadınların özgürlüklerini kısıtlayan yasalar çıkarılıyor ve kadınların toplumsal alanda ilerlemesi engellenmeye çalışılıyor. Erkeklere, ‘ailenin reisi’ olarak aile işlerini yönetme hakkı veriliyor. Körfez ülkeleri ve Irak gibi ülkelerde kadın haklarını reddeden kimi kanunlar var, ancak Tunus, Kişisel Statü Kanunu ile kadınların haklarını koruyan kanunları çıkarmakla cesur girişimlerde bulundu. Tunus, çok eşliliği yasakladı ve kadınların gelişimine önem verdi.”
Irak’ta Kişisel Statü Kanunu: Utanç verici
Irak Parlamentosu'nun Kişisel Statü Kanunu’nda yaptığı değişiklikle 9 yaşındaki çocukların evlendirilmelerinin önünü açtığını hatırlatan Fathia Nasri, “Alınan karar öncelikle çocukların yaşam ve eğitim haklarını ellerinden almaktadır. Irak Parlamentosu açısından utanç verici bir karardır. Irak’ta din işleri ile siyaset birbirine karıştırılıyor. Irak'ta çocuk yaşta evlendirilmelerin önünün açılması, yasal kılıf altında gerçekleşen büyük bir mezhepçilik aşamasının doruk noktasıdır” diye belirtti.
‘Kadınlara yönelik kötü muameleden Irak Parlamentosu sorumlu’
Irak hükümetinin politikalarına dikkat çeken Fathia Nasri, “IŞİD'in Irak'ın bazı şehirlerini kontrol ettiği dönemde kadına yönelik şiddet artarken, 4 binden fazla kadın da katledildi. Kadın araştırmacı ve akademisyenlere yönelik kötü muameleden de Irak Parlamentosu sorumludur. Irak’ta çocuk yaşta evlendirilmelerin önünün açılmasına karşı tepkilerini ortaya koyan Iraklı kadınların çabalarını takdir ediyoruz. Kız çocuklarının yaşam ve eğitim hakkını elinden alan bu kararın derhal geri çekilmesini istiyoruz. Çocuk hakları din, mezhep adına ihlal edilemez” şeklinde konuştu.
‘Lübnan’da yasalarda birçok eksik var’
Fathia Nasri, Lübnan'daki Kişisel Statü Kanunu’na dair de şu ifadelerde bulundu: “Lübnan’da kadınların taleplerini nispeten karşılayan ve kadınların haklarını savunan bazı yasaların olduğu söylenebilir. Ancak içinde birçok eksiklik barındırıyor ve değiştirilmesi gerekiyor. Şu anda yürürlükte olan Lübnan yasaları ve özellikle Kişisel Statü Kanunu, kadına yönelik şiddet olgusunu ele alma konusunda yetersizdir. Lübnanlı kadınların yasal değişikler için ortaya koyduğu çabalar devam ediyor.”
‘Fas’ta kadınların talepleri yanıtsız kalıyor’
Benzer sorunların Fas Aile Kanunu’nda da yaşandığını ifade eden Fathia Nasri, şu değerlendirmede bulundu: “Fas'taki duruma gelince, Aile Kanunu'nda yer alan bazı hususlar, günümüz koşullarına uymayan hususlar. Bu anlamıyla Faslı kadınların kanunda değişiklik yapılması yönündeki talepleri yanıtsız kalıyor. Fas’ta kadın haklarını savunan, yasal değişiklikler için mücadele eden bir feminist hareket var. Kadınların mücadelesi sonucu yasal değişimlerin yapılacağını umut ediyoruz.”
Fathia Nasri, adı geçen ülkelerde ve diğer ülkelerde kadınların statüsünün hala erkeklerin din veya siyaset adına çıkardığı bu yasalara hapsolduğunu belirterek, tüm bunlara bir son vermek için kadın dernekleri, örgütleri, kuruluşları arasında bir ağ oluşturulması gerektiğini kaydetti.