Ankara Katliamı’nın üzerinden 9 yıl geçti: IŞİD tehlikesi devam ediyor

10 Ekim Ankara Katliamı’nın üzerinden 9 yıl geçti. Avukat İlke Işık, verdikleri adalet mücadelesini anlatırken, “Halen çok gerçek ve çok canlı bir IŞİD tehlikesi var” dedi.

SARYA DENİZ

Haber Merkezi- Ankara’da 10 Ekim 2015’te barış sesini yükseltmek için bir araya gelen binlerce kişinin katıldığı Barış Mitingi’ne IŞİD canlı bomba eylemi yaptı. Türkiye tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak değerlendirilen katliamda 101 kişi yaşamını yitirdi. Yüzlerce kişi saldırı sırasında yaralandı. Katliama tanık olanların ise hafızalarında bir daha asla unutamayacakları izler kaldı.

Tüm dünya 2015 yılında kendini IŞİD olarak tanıtan barbar, insanlık düşmanı bir örgütün saldırılarıyla sarsıldı. Ezidi kadınların köle pazarlarında satıldığı, IŞİD'in katliamlarla şehirleri ele geçirdiği bir dönem yaşandı. Katliamın yaşandığı 10 Ekim’e gelmeden önce de Türkiye çatışma, savaş ve katliamların yaşandığı bir dönem yaşıyordu. IŞİD bu saldırıların bir parçasıydı. IŞİD için Türkiye her zaman en elverişli ülke oldu. Türkiye sınırlarını rahatlıkla kullanan IŞİD üyelerine, her yerde yol verildi.

2015 Haziran seçimlerinden başarısız çıkan AKP ve iktidar ortakları için katliamın yarattığı ya da yaratacağı korku Kasım ayında yapılacak seçimlerin de belirleyicisi olacaktı. 10 Ekim 2015 Ankara Katliamı’nda neler yaşandı? Katliamın öncesi ve sonrasında yaşananlar nelerdi? Adalet mücadelesi nasıl sonuçlandı? Tüm bunları 10 Ekim Ankara Katliamı Avukat Komisyonu’ndan İlke Işık ile konuştuk.

2015 Türkiye’sini anlatarak konuşmaya başlayan İlke Işık, “Haziran seçimleri geçmişti. Arkasından hükümet seçimleri tanımamıştı. Hükümet kurulamamıştı, koalisyonlar kurulamamıştı ve yeni bir seçime doğru bir çatışma süreciyle gitmeye başlayan bir iktidar vardı karşımızda. 10 Ekim 2015 günü tam da bu nedenle bir miting yapılmıştı. Ülkenin emek, barış ve demokrasi güçleri ülkenin tekrar içine düşmek üzere olduğu hatta düşmeye başladığı o çatışma ve savaş ortamına hayır demek ve barış istemek için büyük bir mitin örgütlemişti” dedi.

‘2015 ve bugünü hala yaşıyoruz’

İlke Işık, o günü tarif etmenin çok zor olduğunu ifade ederken birçok kişi için zamanın o gün durduğunu dile getirdi ve “Zamanın o gün de durduğu ama o durmaya rağmen de hayatı 9 yıldır sürdürmeye çalışan bir şeyin içindeyiz” dedi. Katliamın ardından hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını söyleyen İlke Işık, konuşmaya şu sözlerle devam etti: “2015 öncesi de farklı değildi bu ülke için. O gün ülkeye ‘kaos mu istiyorsunuz buyurun size kaos’ demişti ya Burhan Kuzu ya da Cumhurbaşkanı ‘400 vekil verin bu iş bitmişti’ demişti. Seçim sonrası tam o günü yaşattılar. Kaybetmiş olan AKP iktidarı baskıyla kaosla bunu yaptı. Bunu Sedat Peker’de, ‘illa bir kaos ortamı yaratmak isteniyordu ve bunu yaratmak için ben de üzerime düşeni yaptım’ böyle ifade etmişti. Tam olarak o oldu aslında. Ondan sonra baskıyla şiddetle tehditle yönetilen bir ülke haline geldi. 2015’ten sonraki dönemi hep birlikte yaşadık ve hala yaşıyoruz. Ülke açık bir cezaevine dönüşmüş durumda.”

Katliamla iktidarı değiştirdiler

“IŞİD’in de katliamlarını sürdürdüğü ama IŞİD’in ülkede kol gezmesine, boy göstermesine izin veren bir pratik bir iktidar, yargı, savcılık bütün mekanizmalarıyla bir devlet görmüş olduk aslında karşımızda” şeklinde konuşan İlke Işık, 10 Ekim 2015 tarihinde tam da bu ortaklaşmanın ve organize olma halinin yaşandığını anlattı. Haziran ve Kasım seçimleri arasında göz göre göre katliamın gerçekleştirildiğini aktaran İlke Işık, “AKP’liler, temsilcileri bunu söylemekte bir sıkıntıda duymadılar, imtinada etmediler. Hiç unutmamak gerekir, anket yaparak durumlarını kontrol ettiler, bu katliamdan sonra ne durumdayız diye. Katliam da işte tam da bu nedenle gerçekleştirilmiş ve ülkenin sonrasında toplumsal, siyasal dengeleri değiştirmiş, yeniden AKP’nin iktidarı tesis etmesine neden olmuş bir katliam. Çok açık söyleyebiliriz bunu” dedi. 

‘IŞİD’e asla engel olmadılar’

İlke Işık konuşmasına şu sözlerle devam etti:

“2015 dönemi bütün dünya, Ortadoğu ve özellikle Türkiye açısından hiç unutulmaması gereken bir dönem. Bir örgüt hilafet ilan etti o dönemde. Şehirleri ele geçirdi, insanları öldürdü. Kadınları köleleştirdi. Köleliği yaşadık biz 2015 döneminde. Kadınların esir edildiği, köle edildiği bir dönem. Şengal’deki Ezidilerin yaşadıkları hiç unutulmamalı. Hala binlerce kız çocuğu kayıp, binlerce kadın kayıp ve yakınları para vererek o insanları tekrar almaya çalışıyor.

O sırada Türkiye sınır komşusu oldu IŞİD’le ve yine hatırlayın IŞİD’e ‘öfkeli çocuklar’ diyen bir hükümet vardı, iktidar vardı ki bu iktidar hala aynı biçimde bu ülkeyi yönetmeye devam ediyor. IŞİD’e asla engel olmadılar.”

Açığa çıkan ilişkiler

Katliam sonrasında açığa çıkan ilişkilere değinen İlke Işık, “Yargılama sürecinde çok zorluklarla edindiğimiz belgelerde görüyoruz ki IŞİD sınırda. Sınırı kimse kontrol etmiyor. IŞİD’liler geliyor geçiyor, mühimmat gönderiyor, kontrol ediyorlar. İlhami Balı denen adam IŞİD’in sınır sorumlusu ve geçişleri o kontrol ediyor. Kaçakçılara o emir veriyor. Sınırdaki askerlerle komutanlarla konuşuyor, tehdit ediyor. Aslında her şeyi belirleyen o” dedi. İlke Işık, Türkiye ve Avrupa’nın çeşitli yerlerine bu ilişkilerle IŞİD’in geçtiğini ifade etti ve “Bunu engellemeyen engellemek için hiçbir şey yapmayan bir pratik var. Çok uzunca bir zaman bu şekilde IŞİD’le ilişkilerin sürdüğü buna müsamaha gösterildiği, yol verildiği, engel olunmadığı, izin verildiği bir pratik yaşıyor bu ülke ve bunun sayesindedir ki IŞİD sadece 10 Ekim Ankara Katliamı’nı gerçekleştirmedi. HDP Mersin, Adana binalarının bombalanmasıyla başlayan daha sonra HDP Diyarbakır mitingi, Suruç, İstanbul’daki çeşitli saldırılar ve Gaziantep’teki kına gecesine yapılan saldırıya kadar devam eden 5- 6 katliamdan bahsediyoruz” dedi.

‘Organize bir süreç yönetildi’

Katliamla ilgili çok organize bir sürecin yönetildiğini belirten İlke Işık, yargılama boyunca adaletin sağlanması için mücadele ettiklerini ifade etti. İlke Işık, “Aslında en başta savcılığın tavrının devamı olarak ilerledi dava. O tavır asla değişmedi. Bu katliamı bir IŞİD katliamı olarak değerlendirdiler. IŞİD’liler yapmıştır. Bu IŞİD’lilerin bir kısmını buldular. Bir kısmını bulmadılar, bulmak için çaba harcamadılar, ilişki ağını bir örgüt şeması bile çıkarmaya zahmet etmeyen inanılmaz özensiz bir katliam planlayıcısının maillerinden yola çıkarak yazılmış bir iddianame, sanıklar silsilesi. Ama bağlantı yok, ilişki yok, ‘kimdir bu katliamın bir numaralı faili’ sorusuna bile cevap vermeyen, ceza hukuku açısından hiçbir şeye cevap vermeyen çok özensiz bir iddianameyle başlayan bir süreç” dedi. 

Yargı devletle ortak davrandı

Yargılama sürecinde de IŞİD’lilerin serbest gezmesine ve katliamları örgütlenmesine yol verildiğini ifade eden İlke Işık, mahkemenin devletle ortak davrandığını ve tek bir kamu sorumlusunun yargılanmadığını belirtti. Ankara, Antep valiliklerinden emniyet müdürlüklerine, sınırdaki görevlilerden katliam anında gaz sıkan çevik kuvvet polislerine kadar çok sayıda kamu görevlisinin aslında yargılanması gerektiğini vurgulayan İlke Işık, çok geniş bir sorumluluk listesinin olduğunu dile getirdi. Ancak müfettiş raporlarına rağmen yargılamanın yapılmadığını IŞİD’liler ile ilgili belgelerin saklandığını söyleyen İlke Işık, “Dosya kanıtlarla, belgelerle dolu. Yıllar sonra savcılar sakladıkları delilleri adliyenin ortasına sakladıkları delilleri attılar gittiler. Başka bir ülkede olsa bu büyük bir skandal olurdu. Soruşturma savcılarının dosya sakladığı, delil sakladığı bir dosyadır 10 Ekim Ankara Katliamı. Ve oradan çıkan dosyalarda katliamın en önemli sorumlulardan birinin 10 gün önce tespit edildiğini ama yakalanmadığını 7 Ekim’den itibaren telefonunun dinlendiğini ama yakalanmadığını bize gösteriyor. Bu somut bir delil ama bununla ilgili hiçbir şey yapmayan, yapmamakta direnen bir mahkeme var karşımızda. Yani tüm sorumlular kamu görevlileri de dahil, siyasiler dahil hiçbir ayrım gözetilmeksizin tüm sorumluların yargılanmasıydı talebimiz” diye ifade etti.

‘Hala IŞİD tehlikesi var’

Yargılama sonunda sanıkların insanlığa karşı suçtan beraat ettiklerini belirten İlke Işık, özellikle bu katliamın insanlığa karşı işlendiğini aslında bu yönde karar verilmemesinin nedeninin de IŞİD’e gösterilen müsamahanın hala devam etmesi olarak açıkladı. Hala Türkiye ve dünya için IŞİD tehlikesinin devam ettiğini dile getiren İlke Işık, “Burada sanıkların yakalanması için gerekli çabanın gösterilmemesi firari sanıkların her an bir yerden çıkmayacağını kimse garanti edemez. Yargılama en temel görevlerden birini bu açıdan yerine getirmemiş durumdadır. O yüzden de evet halen çok gerçek ve çok canlı bir IŞİD tehlikesi var. Bunu bile dikkate almayan bir yargılama karşımızdaki” şeklinde konuştu.

İlke Işık, son olarak, “Her duruşma ağzına kadar dolu duruşma salonlarıyla gerçekleşti. Basında gündem olmaya devam etti. Müvekkillerimiz bunu her şekilde inanılmaz bir mücadeleye dönüştürebildi. Yargılama aslında kamusal bir yargılamaya dönüş oldu. Oradaki delilleri kamuoyunda bilmiş oldu” derken ailelerin mücadelesinin ülkede çok önemli bir adalet mücadelesi yarattığına işaret etti ve sorumluların mutlaka yargılanmalarını sağlayacaklarını ifade etti.