Amedli kadınlar: Barış olacaksa şimdi olsun

Mikrofon uzattığımız Amed sokaklarında kadınlar, Kürt halkının samimi bir barış süreci talep ettiğini belirterek, bunun için tüm halkın birlikte mücadele etmesi gerektiğini söyledi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- AKP-MHP iktidarı, kamuoyuna "Kürt sorunu" ile ilgili kimi mesajlar verirken, aynı zamanda Kuzey ve Doğu Suriye'de sivillere yönelik saldırılarını da arttırdı. Tam bu süreçte 23 Ekim günü Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Riha Milletvekili Ömer Öcalan, aynı zamanda amcası olan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile İmralı’da bir görüşme gerçekleştirdi. Ömer Öcalan, Abdullah Öcalan’ın şu sözlerini kamuoyuna duyurdu: “Tecrit devam ediyor. Ancak koşullar sağlandığında, bu süreci çatışma ve şiddet zemininden çıkararak hukuki ve siyasi bir zemine taşıyabilecek hem teorik hem de pratik güce sahibim.” 

Abdullah Öcalan’ın mesajını ve kadınların nasıl bir barış istediğini Amed’de sokakta kadınlara sorduk. Kadınlar, ‘Barış olacaksa şimdi olsun’ derken, bunun için mücadelenin daha da büyütülmesi çağrısında bulundu.

‘Artık yeter’

Ölümlere karşı barışı savunduklarını ifade eden Aysel Ertaş, “Artık yeter diyoruz. Kimse nefes alamıyor. Biz kadınlar hiçbir şey yapamıyoruz. Her gün kadınlar katlediliyor. Her gün bir erkek, bir kadını darp ediyor ama kimse bir şey yapmıyor. Devlet de hani nerde o da hiçbir şey yapmıyor. Barış için artık sağlam bir adım atılmalı. Bu katliamlar ancak barışla önlenebilir. Barış olacaksa şimdi olsun. Ben şimdi korkudan kendi çocuğumu okula gönderemiyorum. Biz zaten savaşın içinde büyüdük. Barışa dair çok bir şey görmedik, çocuklarımız da bunları yaşamasın istiyoruz. Çocuklarımız barış ve güzellik içinde büyüsün istiyoruz. Yaşamdan yana bize hiçbir şey kalmadı. Biz sadece yaşamak istiyoruz” şeklinde konuştu. 

‘Halk mücadele etmeli ve sesini yükseltmeli’


Konuşmasına “Ben bir kadın olarak barış istiyorum” sözleriyle başlayan Gülsen Kızıl da barışla birlikte ekonomik krizin azalacağına, kadın katliamlarının duracağına ve her şeyin aslında düzene gireceğine inanıyor. Gülsen Kızıl, şunları dile getiriyor: “Bu halka bu millete herkese zulmediliyor. Bu zulme bir an önce ‘dur’ desinler. Kadınlara, çocuklara ve gençlere çok yazık! İnsanlar artık yaşamıyor. Yapılan yürüyüşte, yapılan söylem de artık boş. Ciddi şeyler yapılmalı.”

Savaşı durduracak tek şeyin mücadele etmek olduğunu vurgulayan Gülsen Kızıl, “Mücadele etmediğimiz sürece bir şey değişmeyecek. Herkes kendi alanında mücadele etsin. Ülke ayağa kalksın, yoksa bu gidişat böyle gitmez. Barış da savaş da halkın elindedir. Halk mücadele etmeli ve sesini yükseltmeli. Halk yapmazsa kimse bu savaşı durduramaz. Herkes çok yoruldu. Her gün bir kadın katlediliyor her gün biri kayboluyor. Devletin de bu süreçte suçu var. Onların da artık bu süreçte rol alması lazım, bu ülkeye adalet ve barış lazım” diye konuştu. 

‘Halk birleştiğinde iktidar da bir şey yapamaz’

Depremzede olan Safiye Uçar, “Ben bir depremzede olarak şunu söyleyebilirim. Bu ülkede düzelen hiçbir şey yok. Ekonomi çok kötü, her şey daha da kötüye gidiyor. Ben bir anne olarak tabi ki barış istiyorum. Biz kendi ülkemizde huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bir kadın olarak yaşamak istiyoruz. Bir kadın olarak buradan ben öldürülmeme çağrısı yapıyorum. Bunun için de adalet ve barış gerek” diye ifade etti. Barış için öncelikli olarak, halkın ve kadınların birleşmesi gerektiğini ve birlikte mücadele etmesi gerektiğini söyleyen Safiye Uçar, “Halk birleştiğinde iktidar da bir şey yapamaz. Hepimiz birlik olacağız yan yana duracağız ki barış gelsin. Kadınlar özgürce yaşamak istiyor. Başka talepleri yok. Bizi geçtik artık çocuklarımızı ve torunlarımızı düşünüyoruz. Kimse farkında değil ama gerçekten de çok kötü durumdayız” diye belirtti.

‘Kadınların en çok ihtiyaç duyduğu şey barış’

Aysel Pamukçu ise kadınların her gün her an şiddete uğradığına dikkat çekerek, buna bir çözüm bulunmasını istiyor. “Biz bugün barıştan önce yaşamak istediğimizi dile getiriyoruz. Bu ülkenin ölüme değil yaşama ihtiyacı var. Bunu da en çok isteyen kadınlar oluyor” diye konuşan Aysel Pamukçu, şu sözleri dile getirdi: “Bugün ülkede kadınlar her alanda mağdur ediliyor. Buna karşı kimse bir şey de yapmıyor. Tek talebimiz barışın gelmesi ve huzur içinde yaşam sürdürmemiz. Barış gelirse çok şey değişir. Gelmesi de mücadeleye bağlı ama en büyük pay yine devlete bağlı. Kadınlar her alanda mücadele ediyor ama bu mücadelenin daha da büyümesi gerekiyor. Her şekilde ne olursa olsun barışı savunmak gerekiyor. Barış dışında söyleyeceğimiz çok bir şey yok. Bu toplumun bu kadınların en çok ihtiyaç duyduğu şey barış.”

‘Şartların eşit olduğu bir barış talep ediyoruz’

“Türkiye’de kadın, çocuk ve hayvan olmak çok zor, aslında kısacası ülkede canlı olmak çok zor. Bugün bütün bütçe savaş adı altında kaçırılıyor” sözleri ile konuşmasına başlayan Leyla Badıki de son 20 yılda şiddetin arttığını ancak iktidarın savaş ısrarından vazgeçmediğini anlatıyor. Samimi adımların atılmasını isteyen Leyla Badıki, “Önce barış olacak ki diğer konuları iyi bir şekilde ele alalım. Şu an en ufak bir olayda hemen savaşı öne atıyorlar. Barış inşa edildiği zaman biz kalan diğer sorunları da ele alabiliriz. Barış olduğunda bütün taleplerini de dile getirebilirsin. Ama baktığımızda savaş bazı sistemlerin ve insanların da hoşuna gidiyor. Kadın katledildiği zaman direkt ırkçı söylemlerle savaş naraları atılıyor ve yaşanan katliam unutturuluyor. Kürt halkı samimi bir barış süreci talep ediyor. Her seferinde üç adım öne üç adım geriye atılıyor. Artık barışa inanamaz duruma geldik. Bütün şartlar aynı olduğu zaman ‘barış’ deriz ve buna inanırız. Bu, bu ülkedeki herkes için öyle. Ben şahsen bu sürece ve söylemlere inanmıyorum ama samimi eşit bir barışın gelmesini umuyorum” dedi.