Adım adım Narin Davası: Mahkeme tiyatroya dönüştü sorular yanıtsız kaldı

Ağustos ayında kaybolduktan 19 gün sonra cenazesi bulunan Narin Güran dosyasında karar çıktı. Bütün detaylarının magazinleştirildiği ve tiyatroya dönüştürülen davada sorular da yanıtsız kaldı.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- Yargılamanın 6 gün sürdüğü, 37 tanık, 4 sanık ve onlarca avukatın dinlendiği Narin Güran dosyasında karar çıktı. Cumartesi akşam saatlerinde Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi sanıkları verdiği son sözden sonra kararını açıkladı. Bütün kamuoyunun merakla beklediği ve gerçeği açığa çıkartmanın yanı sıra bir show malzemesine dönüştürülen yargılamada Güran ailesinden üç sanığa “ağırlaştırılmış müebbet” diğer sanık Nevzat Bahtiyar’a ise 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Narin’in kaybolduğu günden bu yana ciddi ihmallerin yaşandığı, siyasetçilerin dahil olduğu ve sosyal medya eliyle de ciddi algıların yürütüldüğü dosyada bütün sorular yanıtsız bırakıldı. Verilen cezalar maddi gerçeğin açığa çıkması için yeterli olmazken, yargılama boyunca sık sık kullanılan cinsiyetçi söylemler ise derinleşen eril akıl daha net görünür kıldı.

Dosyayı ihmaller bu hale getirdi!

Narin Güran, Amed’in Rezan (Bağlar) İlçesine bağlı Çûlî (Tavşanköy) kırsal mahallesinde 21 Ağustos’ta kayboldu. İlk üç gün yerel medya ardından ise kamuoyu ve sosyal medyanın gündeme getirmesi ile ulusal medyanın konu edindiği olay bir hafta içerisinde bütün ülkenin konuştuğu bir olaya döndü. Narin’e ne olduğu, nasıl ve neden kaybolduğu veya yaşayıp yaşamadığı milyonlar tarafından merak edilirken, köyün etrafı ve kentte aranmadık yer bırakılmadı. Jandarma ekiplerinin dahil olduğu soruşturma yaklaşık 19 gün boyunca bu soru işaretleri ve asparagas haberlerle gündemde yerini aldı. “Narin nerede?” diye sormaktan vazgeçmeyen kamuoyu sayesinde arama çalışmaları durdurulmadı. Narin’in yaşadığına dair umutlar günden güne azalırken, kaybolduğu günden 19 gün sonra 8 Eylül Pazar günü Narin’in cenazesi köye 1 kilometre uzaklıktaki Ertutmaz deresinde bulundu. Cenazenin bulunduğu gün köy ablukaya alındı ve çoğunluğu Güran ailesinden olan 25 kişi jandarma tarafından gözaltına alındı.

Dosyada tek bir kişi konuştu!

ATK’ye kaldırılan cenazede yaklaşık 98 DNA örneği alındı. Cenazenin 19 gün suda kalması nedeniyle otopsi raporunda herhangi bir delil elde edilemedi. Yaşanan süreçte 19 gün boyunca herhangi bir şüphe elde edilememesi ve aile üzerinde yoğunlaşılmaması delillerin yok olmasına sebep olurken, yaşanan ihmaller silsilesi ise ilk günden son ana kadar devam etti. Bu ihmaller gerçeğin açığa çıkmasında ki en büyük engel olarak görülürken, yaşanan gözaltılarda ise köyde yaşayan ve amca Salim Güran’ın yakın arkadaşı olarak bilinen Nevzat Bahtiyar dışında kimse bir itirafta bulunmadı. Nevzat Bahtiyar, Narin’i kendi evinde katledilmiş halde gördüğünü ve kendisini arayan Salim Güran tarafından çocuğuyla tehdit edilerek cenazeyi alıp dereye gömerek sakladığını, üzerine de 20 kiloluk bir taş koyduğunu itiraf etti. İtiraf sonrasında olaya dair asıl şüpheliler netleşirken, Nevzat Bahtiyar’ın verdiği ifade sonrası incelenen kamera kayıtları da Nevzat Bahtiyar’ın olay günü dere kenarına gittiğini doğruladı. Nevzat’ın ifadesinde yer alan diğer üç şüpheli Enes, Yüksel ve Salim Güran suçlamaları kabul etmezken, şüphelilerin gözaltına alındığı 8 Eylül günü götürüldükleri jandarma karakolunda fiziki işkenceye maruz bırakıldıkları da ortaya çıktı.

Dava süreci showa dönüştü!

Toplumsal anlamda bir vicdan muhasebesine dönüşen Narin dosyasında ilk anlarda ortaya çıkan duyarlı tepki maalesef sürecin sonunu getiremedi. Narinin kaybedilmesini her gün işleyen ve 19 gün boyunca aramaların kesintiye uğramamasını sağlayan kamuoyu ilk günlerde şüphesiz ki Narin’in bulunması noktasında ciddi rol oynadı. 19 gün boyunca “Narin nerede?” diye soran kitle bizlere de umut verirken, toplumda giderek sıradanlaştığını düşündüğümüz ihlallere karşı Narin dosyasının bir örnek teşkil ettiğini ve bu sürecin bu şekilde devam edeceğini düşündük. Narin’le başlayan bu süreç maalesef diğer dosyalarda aynı duyarlılığı sergileyemedi. İhlallerin giderek arttığı, kadına ve çocuğa dönük suçların dur durak bilmediği ülkede toplumun duyarlılığı Narinle sınırlı kaldı. Narin’le bıçağın kemiğe dayandığı bu süreçte, Narin gibi çok sayıda çocuk katledildi, cinsel saldırıya maruz bırakıldı ya da kaybedildi. Bu suçlara karşı önleyici ve korucuyu tedbirlerin yetebilirliği tartışma konusu olurken, hukukçular ve insan hakları savunucuları toplumsal çürümenin derinleştiği ülkede ne çocuk ne de kadınların bir hak öznesi olarak görülmediğini bir kez daha ortaya koydu.

Garip Ensarioğlu söylemleri ile şüpheleri artırdı

Atılan her adımın kamuoyu tarafından takip edildiği dosyada ifade işlemleri ise yayın yasağına rağmen ana akım kanallarında yayınlandı. Avukatların uyarısına rağmen yayınlanan ifadeler olayın ilk aşamasında başlayan ihmallerin yargı sürecine de sıçramasına neden oldu. Yayınlanan ifadeler nedeniyle gözaltına alınan her şüpheli olayın faili olarak lanse edildi ve kamuoyunda ciddi algılar oluşturdu. Yine AKP’nin Diyarbakır Milletvekilli Garip Ensarioğlu katıldığı bir programda, “Aile bizim 40 yıllık dostumuz. Söyleyemediğimiz şeyler var” söylemi ile sürecin siyasi noktaya evrilmesine neden oldu. Birçok siyasi parti adının geçtiği yine çok sayıda senaryonun üretildiği dosyada asıl soru muhataplarına hiçbir zaman sorulmadı. Ortaya atılan senaryolarla gerçek görünmez kılınmak istendi.

Kadınların yaşam tarzı tartışmaya dahil edildi

Sosyal medyanın da aracılık ettiği bu ihmaller zincirinde gündem bir anda gerçeğin açığa çıkması talebinden çıkarılıp magazinleştirildi. Çocuklardan tutalım kadınlara kadar gözaltında olan veya adı geçen her ismin masumiyet karinesi ihlal edildi. Çocukların isimleri ve kim oldukları açık bir şekilde yazılırken, olayın magazin kısmında olan kesimler ise kadınların yaşam tarzlarını ve ilişkilerini sorgular hale geldi. Öyle ki Narin Güran’ın annesi Yüksel Güran’ın saçlarından tutalım, küpesine yine amca ile ilişkide olduğu iddiasına kadar dosyaya fayda sağlamayacak pek çok konu gündem haline getirilmek istendi. Birçok meslek dalından şahıslar dava sürecinde prim ve gündem olma peşine düştü.  Faillerin açığa çıkarılması için açılan soruşturma dosyası bütün basında yer aldı ve tabiri caizse dijital medya konuya dair kendi mahkemesini oluşturdu ve yargılamasını yaptı.

İki duruşma yapıldı, ifade ve savunmalar 6 gün sürdü

Önü alınmayan bu süreç iddianame ve duruşma süreçlerinde de devam etti. Soruşturma sürecinde de soruların yanıtsız bırakıldığı olayda hazırlanan 500 sayfalık iddianamede de cinayetin neden ve kim tarafından işlendiğine yer verilemedi. Çoğunluğu Güran ailesinden olan 12 tutuklunun yer aldığı dosyada asıl şüpheliler Nevzat Bahtiyar, Enes Güran, Yüksel Güran ve Salim Güran’ın dosyası tefrik edildi. Tefrik edildikten sonra dört şüpheli hakkında “çocuğu iştirak halinde kasten öldürme” suçundan “ağırlaştırılmış müebbet” hapis cezası talep edildi. Hazırlanan iddianame de henüz mahkeme savcısına ulaşmadan Anadolu Ajansına ulaştı. İddianame olduğu gibi bütün ajanslarda yayınlandı. İhmaller zincirinin adım adım ilerlediği dosyanın ilk duruşması ise 7 Kasım günü görüldü. 3 gün boyunca devam eden duruşmada sanıklar, tanıklar ve avukatlar dinlendi. Senaryonun değişmediği duruşmayı izleyiciler tiyatro olarak yorumlarken, beklenildiği gibi ilk duruşmada karar çıkmadı.

Cinayet değil, magazin detayları oldu

26 Aralık günü ikinci duruşmanın görüldüğü yargılama yine 3 gün sürdü. Yoğun tartışma ve savunmaların yaşandığı duruşmada ilk savunmanın tekrarı yapıldı. Yeni bir delilin ya da yeni bir bilginin yansımadığı duruşmada hem tanıklar hem de şüpheliler adeta üç maymunu oynadı. “Görmedim, duymadım, bilmiyorum” üçgeninde geçen duruşmada şüpheliler verdikleri cinsiyetçi savunmalar ise yaşanan cinayet olayını namus ve şeref kavramları üzerinden meşrulaştırmaya çalıştı. “Masumum” diyen şüpheliler yaşanan cinayetten ziyade, “Benim şerefim ve namusum koşuldu. Kimse konuşamaz” söylemlerini kullanırken, duruşma salonunda haber değeri taşımayan pek çok detay ise basın yoluyla kamuoyuyla paylaşılıp, tartışma konusu yapıldı. Son anına kadar magazinleştirme çabasının sona ermediği duruşmada hem Güran ailesinin hem de diğer tanıkların bütün yaşam tarzları davaya bir faydası olmamasına rağmen kamuoyuyla paylaşıldı. Yüksel Güran’ın gelen saç diplerinin detayı ile mahkeme başkanının cinsiyeti yine Arif Güran’ın ağlama ve bayılma detaylarına kadar her şey haber olarak lanse edildi. Bu süreçte kadınların yaşam tarzı duruşmada tartışılırken, şüphelilerin olaydan sonra döktükleri gözyaşı da sosyal medyada “sahte, oyun, tiyatro” olarak yorumlandı. Soruların yanıtsız bırakılması gibi duruşma boyunca yaşanan olaylarda asıl kişiler hariç herkesin gündemi oldu. Asıl soruların unutulduğu, asıl gündemin örtbas edildiği duruşmada verilen karar da kamuoyunun vicdanını rahatlatmadı.

Karar kamuoyunu tatmin etmedi

Mahkeme amca Salim, abi Enes ve anne Yüksel Güran’a “ağırlaştırılmış müebbet” hapis cezası verirken, Nevzat Bahtiyar’a ise “delilleri yok etme ve gizleme” suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Alınan karara tepki gösteren hukukçular, Nevzat Bahtiyar’ın itirafçı değil, dosyada delilerin yok edilmesi ve karartılması noktasında iştirak suçunu da işlediğine dikkat çekti. Verilen cezalara rağmen asıl soruların hala yanıtsız bırakıldığı, cinayetin neden ve kim tarafından işlendiğinin bilinmediği dosyada kamuoyunun aklında kalan tek şey ise, Narin’den geriye kalan güler yüzlü fotoğraflar ve magazin detayları oldu.