Şemseh Celali: İran’da kadına yönelik şiddeti bizzat bu iktidar örgütlüyor

İran’da kadınların aile içinde çocuk yaşlardan itibaren başlayan ayrımcılıkla şiddete maruz kaldığını belirten kadın hakları savunucusu Şemseh Celali, “Kadına yönelik şiddeti bizzat bu iktidar örgütlüyor” dedi.

AGRİN HOSSEİNİ

Diwandara – Kadın hakları savunucusu Şemseh Celali, kadına yönelik aile içi şiddete ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İran’da da kadınların aile içinde çeşitli şiddet türlerine çocuk yaşlardan itibaren maruz kaldığını söyleyen Şemseh Celali, hala ailelerde erkek çocuğun bir gurur kaynağı olarak görülerek, kız çocuklarına yönelik ayrımcılık yapıldığını anlattı.

‘Erkek çocuk soyun devamı olarak görülüyor’

Şemseh Celali, erkek çocuklarının kız çocuklarına tercih edilmesinin ise uzun vadede can sıkıcı ve telafisi mümkün olmayan ayrımcılığın kaynağı olduğunu vurguladı. Erkek çocukların “soyun devamı” olarak görüldüğünü belirten Şemseh Celali, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Erkek çocuk aile isminin korunmasının en önemli nedenlerinden biri olarak görülüyor. Bu da erkek çocuğun aile ismini yaşatması ve neslini devam ettirmesi anlamına gelir. Ailelerde erkek çocuklara daha fazla değer veriliyor, bu tür cinsiyet ayrımcılığı erkeklerden kadınlara aktarılıyor. Kadınlar da ataerkil toplumun kendilerine dayattığı rutini farkında olmadan sürdürüyor.”

‘Erkek çocuklara daha fazla hareket özgürlüğü tanınıyor’

Şemseh Celali, kadına yönelik aile içi şiddetin, aileye de çocuğa da uzun vadede zarar verdiğini vurguladı. Bazı ailelerde erkek çocuklarına ev içinde ya da kamusal alanda daha fazla hareket özgürlüğü tanındığına dikkat çeken Şemseh Celali, “Kız çocukları ise zorla evlendirilme, yeteneklerinin kısıtlanması gibi ayrımcılıklara maruz kalıyor. Bu durum bazı psikolojik sorunlara neden olabiliyor ve kadını savunmasız bırakabiliyor” diye konuştu.

‘Kadınlar aile içinde katlediliyor’

Aile içinde kadınların ‘namus’ bahanesiyle birinci ya da ikinci derece akrabaları tarafından katledildiğine tanık olduklarını söyleyen Şemseh Celali, şiddeti önlemek ve şiddet sonrasına ilişkin neler yapılabileceğine ilişkin şunları ifade etti:

“Dolayısıyla bu olguyla başa çıkabilmek için bilinç yükseltme eğitimleri, hukukun denetimi, çözüm yolları konusunda bir bilgi birikime de sahip olunması gerekiyor. Şiddete maruz kalan kadınların çoğu, çeşitli nedenlerden dolayı bunu açıklamaya yanaşmıyor. Şiddeti açığa çıkarmak, mahkemelerde şikayette bulunmak, bir danışman ve psikoloğa danışmak, şiddetin meydana gelmesinden sonra yapılması gereken eylemlerden bazılarıdır. Bu katliamların birçoğunun temelinde karamsarlık, etnik, kültürel ve dini önyargılar yatıyor. Örneğin İslam Ceza Kanunu'nun 630. maddesine göre ‘bir erkek, eşinin bir yabancıyla zina yaptığını görürse onları hemen öldürebilir.’ Kanun bu tür cinayetlerin önünü açmıştır.”

‘Kadına yönelik şiddeti bizzat iktidar örgütlüyor’

Kadına yönelik şiddetin artmasında İran devletinin politikalarına işaret eden Şemseh Celali, “İran’da ‘ahlak polisleri’ zorunlu başörtüsü kuralına uymayan kadınlara çok rahat bir şekilde şiddet uygulayabiliyor, aşağılayıcı sözler kullanabiliyor” dedi. Kadınlar toplumda var olma hakkına ve şansına sahip olduğunu vurgulayan Şemseh Celali, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İran'da kadına yönelik şiddet hükümetin himayesinde artıyor. Aslında İran rejiminin kendisi, sistematik olarak kadınlara yönelik fiziksel, psikolojik, ekonomik ve politik şiddete neden oluyor. Bu toplumdaki yasalar aslında kadına yönelik ayrımcılığı pekiştiriyor. Ataerkil zihniyet çalışma hayatı ve eğitim gibi alanlarda cinsiyet ayrımcılığını yaygınlaştırıp ağırlaştırıyor. Kadına yönelik şiddeti bizzat bu iktidar örgütlüyor.”