RONÎDA HACÎ

Hesekê- Türk devleti ve çeteleri 2 Aralık’ta Til Rifat, Şehba ve Haleb’e yönelik saldırıda bulundu. Saldırılar sonucunda on binlerce insan yeniden göç yollarına düşerken, birçoğu şiddete, katliama ve kaçırılmaya maruz kaldı. Özerk Yönetim, yerinden edilenlerin sahiplenilmesi için seferberlik çağrısında bulunurken, Kuzey ve Doğu Suriye Hesekê kentinde Panorama Kavşağı yerinden edilenler için kabul merkezi olarak belirlendi. Devrimci halk mücadelesi ruhuyla Kuzey ve Doğu Suriyeli yurttaşlar seferberlik çağrısı üzerine harekete geçerek, göçmenler için tüm imkanlarını ortaya koydu. 

Göçmenleri Yerleştirme Komitesi'nin verdiği bilgiye göre, Cizîr Kantonu Panorama Kavşağı’na yaklaşık 2 bin 900 aile ulaştı, bunlardan bin 600'ü Hesekê'ye yerleştirildi. Göçmenleri Yerleştirme Komitesi Üyesi Zehra Semo, saldırıların amacının bölge halkına yönelik katliam gerçekleştirmek olduğunu belirterek, "Kuzey ve Doğu Suriye halkına yönelik kirli bir plan yürütülüyor. Göç dalgasında en çok mağdur olanlar kadınlar ve çocuklar oluyor. Bu nedenle göçmenlerle ilgilenmek ahlaki bir görevdir ve herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Suriye'nin her yerinde savaş sürüyor ve Suriye halkı Özerk Yönetim'in güvenli yerlerine taşınıyor. Biz de göçmenlerle sonuna kadar ilgileniyoruz ve kapımız herkese açık" dedi.

‘İnsanların dayanışma ve birliğe ihtiyaç var’

Zehra Semo, konuşmasının sonunda tüm vatandaşlara ellerinden geldiğince göçmenlere sahip çıkma çağrısında bulunarak, şunları söyledi: "Savaş halinde yaşıyoruz. Varlık ve yokluk savaşının yaşandığı bu hassas sürece cevap verebilmemiz için insanların dayanışmasına ve birliğine ihtiyaç var. Varlığımızı saldırılara karşı devrimci halk ruhuyla koruyacağız. Hesekê kenti su kesintisi gibi pek çok zorlukla karşılaşsa da tüm kaynaklarını göçmenlerin hizmetine sundu. Herkese teşekkür ediyor, halkların birliği ruhuyla önemli ve başarılı adımlar atacağımıza inanıyoruz."

‘Direnişimizi kimse durduramaz’

Şehba’dan yerinden edilen Hela Hisêno isimli kız çocuğu ise ana dilde eğitime dikkat çekerek, "Düşman bir kez daha üzerimize saldırdı ve göç yoluna girdik. Çocukluğumuz göçle geçti. Efrin'de ana dilimizde eğitim görüyorduk ve Efrin’den göç ettikten sonra anadilde eğitimize Şehba’da devam ettik. Bu saldırılar sırasında okullarımızı terk etmemizi istediler. Ama anadilimizi bırakmıyoruz. Direnişimizi kimse durduramaz. Kendi topraklarımızda yaşıyoruz ve bundan vazgeçmeyeceğiz. Yeni bir okul yapıp dilimize, kültürümüze, ülkemize sahip çıkacağız. Efrin'e dönmek için her türlü zorluğu aşacağız" ifadelerinde bulundu.

Yardım çağrısı

Uluslararası devletlerin sessizliğini kınayan Reşîde Efrin de "Şehba'dan çıktığımızda insanlar yollarda soğuktan ölüyordu, öldürülüyor ve kaçırılıyordu. Bu bir insanlık suçudur. Biz Kürt’üz, barış ve özgürlük içinde yaşamaktan başka ne istiyoruz? Özerk Yönetim olmasaydı soğuktan ölürdük. Biz hâlâ kendi topraklarımızdayız, topraklarımızı terk etmeyeceğiz ve tüm haklarımızı talep edeceğiz. Herkesin şunu bilmesi gerekiyor; haklarının peşinden gidenler asla yok olmaz. Tüm halkları yerinden edilen insanlara yardım etmeye çağırıyoruz. Soğuk hava şartları nedeniyle özellikle çocuklar çok zorlanıyor ve hastalanıyor. Bu anlamıyla gerekli dayanışmanın herkesçe gösterilmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.