‘Özgürlük yürüyüşü yeni bir sürecin başlangıcı olacak’

Kürt Halk önderi Abdullah Öcalan’a dönük uluslararası komplonun yıldönümünde gerçekleştirilen Büyük Özgürlük Yürüyüşü’ne katılan DEM Parti Siirt Milletvekilli Sabahat Erdoğan Sarıtaş, “Özgürlük yürüyüşü yeni bir sürecin başlangıcı olacak” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun demokratik çözümü için başlatılan “Büyük Özgürlük Yürüyüşü” sona erdi. Wan ve Qers olmak üzere iki koldan başlatılan yürüyüş binlerce kilometre ve özgürlük için atılan binlerce adımın ardından 15 Şubat günü Amara’da sona erdi. Onlarca kişinin katıldığı yürüyüş Kürdistan’ın birçok ilçe ve köyünden geçti.

Örülen çoraptan, bir çocuğun oyuncağına…

“Serkeftin ya me ye” sözleri ile başlayıp zılgıt ve sloganlar ile devam eden selamlaşmalar, 15 gün boyunca hiç susmadı. Gittikleri her yerde büyük bir coşku ve sevgi ile karşılanan heyet aynı şekilde uğurlandı. Kürdistan’ın dört mevsimini, insanını ve taleplerini görerek yürüyen heyet halkın yıllardır özlemini duyduğu bu temasa da tanık oldu. Söylenen şarkılardan, annelerin ördüğü çorapları ya da çocukların İmralı’ya gönderilmek üzere getirdiği oyuncağı ile bu yürüyüş daha bir anlam kazandı daha bir coşku yakaladı.

Yürüyüşe öncülük eden anneler oldu!

Binlerce kilometre, onlarca kent ve ilçe ilçe süren yine binlerce adım… Bu süreçte heyetleri karşılayan kesimlerin başında kadınlar, çocuklar ve gençler geldi. Bütün baskı ve yasaklama kararlarına rağmen topraklarına adım atan heyeti büyük bir kalabalık ile karşılayan Kürt halkı, yürüyüşe de aynı coşku ile karşılık verdi. 13 Şubat günü Amed’de bir araya gelen yürüyüşçüler, burada karşılaştıkları abluka ve yasaklama kararlarına rağmen kentin dört bir yanında yürüdü. Yüzlerce polisin eşlik ettiği yürüyüş uçurulan güvercinler ile sona ererken, kentteki yürüyüşe öncülük eden de beyaz tülbentli anneler oldu. Kürt halkı bir kez daha çözüm ve barış taleplerini alanlarda haykırdı. Bu yürüyüş kolunda yer alan isimlerden biri de DEM Parti Siirt Milletvekilli Sabahat Erdoğan Sarıtaş oldu. Sabahat Erdoğan Sarıtaş, yürüyüşte edindiği izlenimleri ve bundan sonra yapacakları çalışmalara dair değerlendirmelerde bulundu.

‘O iradeyi ve sözü her yere taşıdık’

Halkın yürüyüş heyetlerine yoğun ilgi gösterdiğini aktaran Sabahat Erdoğan Sarıtaş, “Başladığımız günden bu yana bütün hava koşullarına ve ablukalara rağmen halkın coşkusuna tanıklık ettik. Halk her şeye rağmen kapıların ardında ve camlarda bizlere selam verdi. Seslerinin duyulması için her şeyi yaptılar. Onların coşkusu bugün bu kadar yol kat etmemizin en büyük motivasyonudur. Kürt halkı yıllardır her alanda barış, özgürlük ve eşitlik diyor ama bunun karşısında her daim savaş yanıtını aldı. Gittiğimiz her ilde kolluğun ablukası ve yaratılmak istenen korku iklimine rağmen halk, alanlara çıkarak bizlere zafer işareti yaptı. Kalkan o parmaklar ve atılan her zılgıt ile sloganı kendimizle beraber adım attığımız her yere taşıdık. Bizler onların iradesiyiz ve onların sözünü söylüyoruz. Bugün halkın talebi tecridin kaldırılmasıdır. Bu sözü de her alanda söylemeye devam edeceğiz. Bu yürüyüş de bu taleplerde mutlaka zafere ulaşacaktır” diye konuştu.

‘Yürüyüş yeni bir sürecin başlangıcı olacaktır’

Çalışmalarının yürüyüşle sonlanmadığını ve her alanda devam edeceğini dile getiren Sabahat Erdoğan Sarıtaş, “Aralıksız devam eden bir mücadele hattı var. Bizlerde bu mücadelenin ardılları olarak bu mücadeleyi sonuna kadar götürmek ve İmralı’da uygulanan tecridin nasıl topluma sirayet ettiğini göstermek istiyoruz. Bu sürecin yarattığı krizi de gittiğimiz her sokakta her alanda dile getirdik. Bu halkın kendi dilini ve kültürünü yaşaması en temel demokratik haktır. Bizlerde bu halklar için yürüyoruz. Her dönemin yeni süreçleri vardır. Bu yürüyüşte bu sürecin başlangıcı olacaktır” dedi.

‘Gelin bu yürüyüşü büyütelim’

Barış ve özgürlük talep eden bütün kesimlerin bu yürüyüşü büyütme noktasında adım atması gerektiği çağrısında bulunan Sabahat Erdoğan Sarıtaş, şunları söyledi: “Siyasi iktidarın toplumu getirdiği nokta artık yaşanmaz bir hal aldı. Tecrit bugün yaşamın her alanına sirayet etmiş durumda. Bu durum ilk etapta bakıldığında Kürt halkına uygulanıyor ama bu toplum sessiz kaldığı sürece var olan süreç onlara da yansıyacaktır. Bugün alanda bunun en somut örneklerini de görüyoruz. Bugün barış ve demokrasi isteyen, kadın katliamlarını durdurmak ve toplumu özgürleştirmek isteyen bütün kesimlerin bu tecride ses çıkarması gerekiyor. Buna kimsenin sessiz kalmaması gerekiyor. Gittiğimiz her yerde bunu dile getirdik ve barışı haykırdık. Sayın Öcalan’ın yarattığı paradigma aslında bütün halkların yaşayabileceği bir paradigma, buna da herkesin kulak vermesi gerekiyor. Barış isteyen herkesin bu yürüyüşümüze ses vermesi ve büyütmesi gerekiyor. Bu yürüyüşümüz bu anlamda final değil, başlangıç olmuştur. Bizler çalışmalarımıza daha büyük motivasyonla devam edeceğiz.”