Özgür Basın baskılara karşı direnişle 3 Mayıs’ı karşılıyor

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü baskılara karşı verdikleri mücadele ile karşıladıklarını belirten Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği Başkanı Roza Metinâ, “Bu saldırılar tesadüf değil. Hakikat mücadelesine sistematik bir saldırı var” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- 3 Mayıs tarihi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1993 yılında aldığı kararla tüm dünyada Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanıyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye özelinde basın özgürlüğü anayasal olarak güvence altına alınmış olsa da yaşananlar bunun tam tersini gösteriyor. Özellikle Özgür Basın emekçilerine yönelik baskılar her geçen gün artıyor. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin raporuna göre geçtiğimiz günlerde tutuklanan üç gazeteciyle birlikte Türkiye’de tutuklu gazeteci sayısı 44’e yükseldi.

Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklanan 44 gazetecinin 7’si kadın. Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği’nin Mart ayı raporuna göre 2 gazeteci gözaltına alınırken, 3 gazeteci kötü muameleye maruz kaldı. Ayrıca, bir gazeteci tehdit edildi ve bir gazetecinin haber takibi engellendi. Nisan ayında ise kadın gazeteciler gözaltı tehdidi ile karşı karşıya kalırken, Mezopotamya Ajansı Muhabiri Esra Solin Dal, haber faaliyetleri gerekçe gösterilerek tutuklandı. Her eylemde çekim yapması engellenen, tehdit edilen, darp edilen ve gözaltına alınan ya da yaptıkları haberler nedeniyle ‘örgüt üyesi’ iddiasıyla tutuklanan gazeteciler Türkiye ve Kürdistan’da her türlü zorlukla karşı karşıya kalıyor. Bu baskılar içerisinde 3 Mayıs’ı karşılayan gazeteciler dayanışmanın önemine dikkat çekiyor.

‘Gazeteciler hedef alınıyor’

Gazetecilerin 3 Mayıs’ı baskılara karşı sürdürdükleri direnişle karşıladıklarını söyleyen Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) Başkanı Roza Metinâ, gazeteciliğin kutsal bir meslek olduğunu ifade etti. Roza Metinâ, hakikat peşinde koşan ve bu hakikati topluma ulaştırmak için çabalayan gazetecilerin bu mücadele nedeniyle her dönem hedef alındığını aktardı.

Hakikate gözü kapalı olan ve duyulmasını istemeyen bütün iktidarların ilk olarak gazetecilere saldırdığını belirten Roza Metinâ, “Bugüne kadar Türkiye’de iktidara gelen herkes buhran ve kriz anlarında ilk olarak gazetecileri hedef aldı. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü bütün gazeteciler için önemli bir gün. Kürt gazeteciler bugünü saldırılara karşı verdiği mücadele ile giriyor. Neredeyse her gün gazetecilere dönük bir baskı politikası yürütülüyor. Birkaç gün önce İstanbul ve Ankara’da yapılan baskınlarda gazeteci arkadaşlarımız gözaltına alındı. Arkadaşlarımız gazetecilik yaptıkları için tutuklandı. Aynı gün Belçika’da da televizyon kanallarına baskın yapıldı. Bu baskınların Kürt gazeteciler gününde yapılması da tesadüf değil.  Bu yıldırma politikası sistematik bir şekilde uygulanıyor” dedi.

‘Kadın gazeteciler ilk hedefleri oluyor’

Kadın gazetecilerin de her alanda baskılara maruz bırakıldığını belirten Roza Metinâ, “Kendi yaptıkları ihlallerin görünmemesi ve yolsuzlukların açığa çıkmaması için gazetecileri ilk olarak da kadın gazetecileri hedef alıyorlar. Kadın toplumda çok önemli bir role sahip, biliyoruz ki kadın kendini geliştirdiğinde toplumu da geliştirir, kendisi hakikat mücadelesi verdiğinde toplumu da etkiler. Kadın gazetecilikte rolü ve misyonu nedeniyle sistematik bir saldırıya maruz bırakılıyor. Bunu en rutin bir açıklamada bile görebiliyoruz. Kadınların çekim yapması engelleniyor. Yine tehditlere ve sözlü tacizlere maruz bırakılıyorlar. Bugün de sokağın her alanında en çok korktukları kesim kadınlar. Bunu her meslek dalında olduğu gibi gazetecilikte de görüyoruz” açıklamasında bulundu.

‘Her daim ayaktayız’

Baskılar karşısında önemli olanın mücadeleyi büyütme ve dayanışma olduğunun altını çizen Roza Metina, son olarak şunları dile getirdi: “Bu saldırılara karşı bizler çalışmaya devam edeceğiz. Bu saldırılar hakikate yönelik saldırılardır. AKP-MHP özgür basına saldırarak Kürt halkına mesaj vermek istiyor. Bu saldırılara karşı biz kadınlar ve özgür basın her daim ayakta olacağız. Bu saldırılar ne ilk ne de son. Bu politikalar bizi yıldırmıyor tam tersi daha da güçlendiriyor. İşimizin başındayız, kalemimiz kırılmayacak.”