Özel savaş aracı olarak kadınlara yönelik dijital şiddet

İnternetin icadı ve sonrasında yaşanan teknolojik gelişmeler günümüz toplumlarına yeni bir “dijital dünya” ortamı sunmuştur. Her şeyin sanal yaşandığı “Dijital dünya” da kadın yeni bir şiddet türü olan “Dijital şiddetle” karşı karşıya bırakılmıştır.

NEWRA DENİZ

Şiddet insanlık tarihinin başlangıcından beri var olan, sürekli olarak değişim gösteren kimi zaman bireyler kimi zaman da kitleler kimi zamanda devletler eliyle, ancak hep erkek egemen zihniyet tarafından uygulanan, insanlık tarihiyle birlikte yeniden üretilen bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Şiddet, geçen yıllar içinde insanlık tarihiyle paralel olarak değişimler göstermiş bir kavramdır. İktidar devlet sahibinin mekanizması üzerinden kurduğu baskı, haklarının gaspı, güvenlik ve özgürlüklerinin ellerinden alınması ile zarar vermek olarak tanımlanmıştır. Bu şiddet tanımından yola çıkarak kadına yönelik şiddeti ele aldığımızda ise güç ve iktidarın erkekliğin bir parçası olarak kabul edildiği, erkek egemenliğinin hâkim olduğu tüm toplumlarda kadına yönelik şiddetin bu egemenliği sağlamanın bir parçası olarak varlık göstermeye devam ettiği ortaya çıkmıştır. Erkekler sahip oldukları iktidarı korumak ve pekiştirmek için şiddete başvurmayı meşru kılmaktadırlar. Ataerki devlet sistemi her zaman şiddeti bir araç olarak kullanmış, varlığını sürdürebilmek için sürekli yeniden üretmiştir. Dünyanın var oluşundan beri var olan şiddet sosyal medyada da kendine farklı bir açıdan yer bulmuştur.

Geleneksel medyanın yerini yeni medya araçlarının almasıyla birlikte internet, önemli icatlardan biri haline gelmiştir. İnternetin icadı ve sonrasında yaşanan teknolojik gelişmeler günümüz toplumlarına yeni bir “dijital dünya” ortamı sunmuştur.

Dijital şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği var

Dijital şiddeti, kısaca sosyal medya uygulamaları üzerinden ele alınmış ve sosyal medya üzerinden karşılaşan tehdit, küfür, hakaret, cinsel içerikli mesajlar, kişinin özel alanına müdahale, kendisini güvende hissedememesine yönelik hareketlerin tamamı olarak tanımlayabiliriz. Bu tanımlamanın psikolojik boyutu ise çok daha derin ve ağırdır. Dijital şiddetin temelinde, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve erkek egemenli devlet zihniyetinin şiddetti her alana yayması ve varlığını sürdürmek için bir araç olarak kullanması yatmaktadır.

Medyada idealize edilmiş bedenlerin, tek tipleşmiş fiziksel özelliklere sahip influencerlar, ünlüler, mankenler aracılığıyla kişilerin sunulması insanları hem fiziksel hem de psikolojik açıdan olumsuz etkileyebilmektedir.

Kadın güzelliğinin nesneleşmesi, zamanla çağın beden merkezli bir konuma getirmektedir. Bu değişimde dijital medya araçlarının rolü oldukça fazladır. Dijital Medya, üzerinden özellikle facebook ve instagram üzerinden kusursuz bedenlere sahip olmanın doğal olduğu vurgulanırken, estetik ameliyatlarla yapılan bedenleri meşrulaştırmaktadır. Bunu yaparken de erkek ve kadın için belli fiziksel kalıplar çizilir; insanlar bu kalıplara sokulmaya çalışılır. Günümüzde Kapitalist Modernitenin dayattığı güzellik ve kusursuz beden algısı kadınlar için oldukça önemli bir konumdadır. Özellikle sosyal medya uygulamalarında kendilerini gözetim altında hisseden kadınlar kendilerini, güzellik standartlarına uymak zorunda hissetmektedirler. Dijital medyanın güzellik algısını tek tipleştirmekte ve temsil edilen bedene duyulan özentiyi de her geçen gün artırmaktadır.

Dijital şiddet ciddi bir sorun olarak ele alınmalıdır

Dayatılan kusursuz bedenlere sahip olmaya çalışmak, kadınlar için birçok psikolojik ve sosyal baskıya neden olmaktadır. Medyada sunulan güzellikte bedenlere sahip olmak için sürekli çaba harcamak zorunda kalan kadın, ideal bedene ulaşma yolunda kendi bedenine yabancılaşmaktadır. ‘Pozitif mesajlar’ adı altında verilen birçok öneri ve uyulması gereken birçok kural, kadınları giderek kendi bedenleriyle ilgili gerçek olmayan bir idealin peşinde koşarken psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır.

Kadınların hemen her alanda yaşadıkları şiddet deneyimleri ve deneyimlerin yıkıcı etkileri göz önüne alındığında, dijital şiddettin de ciddi bir sorun olarak ele alınmasının ve çalışmalar yapmanın zorunluluğu ortadadır.

Kadınların maruz kaldıkları dijital şiddeti saptamak, dijital şiddetin nedenlerini araştırmak ve kadınların bu dijital şiddeti nasıl karşılayıp bu şiddetle nasıl mücadele etmesi gerektiğine sürekli vurgu yapmak gerekmektedir. Mücadele alanlarını güçlendirerek bu alanda gelişen saldırıları boşa çıkarmak önemli olacaktır.