İzmir’den seslendiler: Hep birlikte güçlüyüz
İzmir Kadın Platformu çağrısı ile gerçekleşen Feminist Gece Yürüyüşü’nde kadınlar, “Erkek sömürüsü, yoksulluğa, şiddete, savaşa karşı hep bir arada mücadeledeyiz. Hep birlikte güçlüyüz” dedi.
İzmir- İzmir Kadın Platformu (İKP) çağrısıyla bir araya gelen on binlerce kadın Feminist Gece Yürüyüşünü, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünden ÖSYM önüne kadar sürdürdü. ‘Patriarkal kapitalizme, kutsal aileye, savaşa karşı gücümüz feminizmden’ yazılı pankartın taşındığı açıklamada sık sık “Erkek adalet değil gerçek adalet”, “Jin jiyan azadi”, “Biji berxedana jinan” sloganları atıldı. Basın açıklamasını Kürtçe olarak Belkısa Süleymanoğlu, Türkçe olarak ise Nuray Öztürk okudu.
‘TJA ve DEM’li kadınlar özgürlük vurgusu’
Tevgera Jinen Azad (TJA) İzmir ve Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir Kadın Meclisi’nden kadınlar ise Alsancak Vapur İskelesi önünden Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne yürüyerek kitleye katıldı. “Bi jin jiyan azadîyê ber bi azadîyê ve” yazılı pankart taşıyan kadınlar, katledilen Kürt kadınlarının, siyasi tutsakların ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Gültan Kışanak’ın resimlerini taşıdı. Erbane ve davullar eşliğinde yürüyen kadınlar sık sık, “Jin jiyan azadî”, “Biji berxedana jinan”, “Kadınlar birlikte güçlü”, “Biji berxedana zindanan”, “Tecride hayır barış hemen şimdi”, “Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük” sloganları attı. Yürüyüşe DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, DEM Parti İzmir Büyükşehir Belediye Eşbaşkan Adayı Türkan Aslan Ağaç, İzmir Barış Anneleri İnisiyatifi ve çok sayıda kadın katıldı.
‘Kadınların kazanılmış hakları saldırı altında’
Dünyanın birçok yerinde sağ-muhafazakarlığın yükselişiyle toplumsal cinsiyet karşıtlığı üzerinden kadın düşmanlığının geliştiği belirtilen açıklamada, “Türkiye’de de bu sağ popülist söylemleri üreten AKP-MHP iktidarı ve Yeniden Refah Partisinin kadınları ve LGBTİ+’ları hedef aldığı dile getirildi. Açıklamada “Kadınları ev içi ücretsiz emek, kutsal aile ve annelik üzerinden evlere hapsetmeye çalışan AKP-MHP ittifakı, İstanbul Sözleşmesinin de feshedilmesinin ardından 6284 Sayılı Kanun’a saldırılarını sürdürüyor. Dişimizle tırnağımızla kazandığımız haklarımızı ataerkiye teslim etmeye niyetimiz yok. Medeni Kanun’a yönelik düzenlemelerle makbul aile ve makbul kadınlık anlayışını Anayasal düzlemde kalıcılaştırmak isteyen iktidar, nafaka hakkımızdan soyadı kanununa kadar kazanılmış haklarımızı gasp ediyor” denildi.
Kadın yaşamına tehditler, kayıp çocuklar
Eğitim sisteminin dincileştirilmesi, hilafet çağrılarıyla laikliğe, yaşamlarımıza yöneltilen tehditleri gördükleri ve kabul etmedikleri belirtilen açıklamada, “AKP’nin inşa ettiği emek rejiminde hayatlarımız da emeğimiz de gün geçtikçe ucuzluyor. Yoksullukla birlikte kadınlar ve LGBTİQ+’lar evlere de şiddete de daha çok hapsoluyor. Pandemiden itibaren oldukça artan kadınların ev içi ücretsiz emeği deprem süreciyle birlikte katbekat arttı. Konteyner kentlerdeki kadınlar hala temel ihtiyaçlarına ulaşamıyor, konteynırın ve ailenin, hatta birlikte yaşanan tüm akrabaların bakım emeği kadınların sırtında” denildi. Açıklamada ayrıca Arap Alevilere yönelik asimilasyon ve mülksüzleştirme politikalarına değinilerek “Depremde kaybolan çocuklara dair bir yıldır resmi bir açıklama yapılmıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Mahinur Özdemir Göktaşın tek açıklaması bu durumu yalanlamak oldu. Halbuki bu çocukların devlet eliyle çetelere, tarikatlara verildiğini biliyoruz” sözlerine yer verildi.
‘Tüm siyasi tutsaklara özgürlük’
AKP’nin siyasal islamı ve faşizmi bir rejim olarak inşa etmeye çalışırken kadın hareketine ve devrimcilere, Kürtlere saldırmaya devam edilmesinin dile getirildiği açıklamada, “Tutsak yakınlarını ziyaret etmek, para göndermek çeşitli biçimlerde terörize edilerek sesini çıkaran ve devrimcilerle, tutuklularla dayanışan herkesin üzerinde bir korku mekanizması kurulmaya çalışılıyor. Cezaevlerindeki insanlık dışı koşullara, tecride, hasta mahkumlara karşı gerçekleştirilen hak ihlallerine karşı ses çıkarıyoruz. Çıplak arama başta olmak üzere kadınlara ve lubunyalara yönelik cinsel şiddet biçiminde gerçekleştirilen saldırılara karşı susmuyoruz” denilerek siyasi tutsaklara özgürlük talep edildi.
‘Kürt halkı ile dayanışmamız sürecek’
İsrail’e karşı direnen Filistin’in yanında oldukları hatırlatılan açıklamada, dile getirilen açıklamada hükümetin İsrail’le ekonomik anlaşmalarını iptal etmediğini, savaş suçlarına destek çıkmaya devam ettiği dile getirilen açıklamada “Binlerce insanı dünyanın gözü önünde katleden İsrail’e karşı, Filistin halkının sesi oluyoruz. AKP hükümetinin Rojava’yı emperyalist sömürgeci çıkarları doğrultusunda işgalinin karşısında Kürt halkıyla dayanışmamız sürecek. Savaşın ve sömürünün olmadığı, özgür, feminist bir dünyayı mutlaka kuracağız” ifadeleri kullanıldı.
‘Öğrenci intiharlarından iktidar ve üniversite yönetimleri sorumludur’
Yoksulluğun derinleşmesiyle öğrencileri kötü koşullara mahkûm etmeye çalışan, soruşturmalarla öğrencilerin protesto haklarını engelleyen üniversite yönetimleri ve AKP iktidarının öğrenci intiharlarından sorumlu olduğu ifade edilen açıklamada, “Yoksulluk sebebiyle üniversite eğitimine erişemeyen, aile evinde şiddete maruz kalan, erken yaşta zorla evlendirilen genç kadınlar seçeneksizliğe ve intihara sürükleniyor. Zeren Ertaş’ın katledilmesinden sonra dahi yurtlarda hiçbir önlem almayan, bozuk yemekleri öğrencilerin önüne koyan, yurtlarda ahlak bekçiliğinden vazgeçmeyen, trans öğrencilerin barınma hakkını gasp eden transfobik yurt ve üniversite yönetimlerden hesap soruyoruz” diye belirtti.
‘Toplumda çürüme derinleştiriliyor’
Yoksulluk ve savaş politikaları sebebiyle toplumun desteğini alamayan iktidarın, yoksulluğun öfkesini mültecilere, LGBTİQ+’lara, hayvanlara, kadınlara yönlendirdiği kaydedilen açıklamada, “Toplumsal çürümeyi de derinleştiren bu adımlarla, mülteci düşmanlığı hat safhaya ulaştırıldı. Zafer Partisi gibi iktidar artığı partilerce propagandası yapılan mülteci düşmanlığına karşı eşit ve adil bir barışı, insan haklarını savunmaya devam edeceğiz. Krizlerin faturasını mültecilere, sizden olmayan herkese kesmenizi kabul etmiyoruz” denildi.
Yürüyüş sloganlar ve danslar eşliğinde sona erdi.