İstanbul’da ‘Kayyıma geçit vermeyeceğiz’ mitingi düzenlendi
Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, Colemêrg Belediyesi’ne kayyım atanmasına karşın “Emeğimiz, özgürlüğümüz için kayyıma geçit vermeyeceğiz” şiarıyla binlerce kişinin coşkulu katılımıyla İstanbul’da miting düzenledi.
İstanbul- İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) yerel seçimlerde kazandığı Colemêrg Belediyesi’ne kayyım atanmasına ilişkin “Emeğimiz, özgürlüğümüz için kayyıma geçit vermeyeceğiz” şiarıyla Kartal Meydanı’nda miting düzenledi.
Miting öncesinde Marmaray Başak Durağı'nda toplanan kitle, kortejler halinde yürüyerek alana geçti. Kortejde, 29 Haziran 1925’te Amed’in Dağkapı Meydanı’nda 46 arkadaşı ile birlikte idam edilen Şex Said ve 1999 yılında uluslararası bir komplo ile Türkiye’ye teslim edilen Kürt Halk Önderi Abdulluh Öcalan’a 29 Haziran’da görülen karar duruşmasında verilen idam kararına dikkat çeken, dev “1925’ten 1999’a Biz Diz Çökmedik Çökmeyeceğiz” pankartı açıldı.
Siyasi parti, sendika, dernek, kurum, kuruluş ve platformların kendi flamalarıyla yerini aldığı kortejde, üzerinde "Kayyım defol" yazılı siyah dövizleri taşıdı ve "Kayyım defol" yazılı siyah tişörtleri giydi.
Binlerce kişinin katıldığı mitingde, Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri adına ortak basın metnini Günnü Ertaş İnce okudu. Ortak basın metninde, AKP-MHP iktidarının ayakta kalabilmek ve saldırılarını sürdürmek için Kürtlerin haklarını ve özgürlük mücadelelerini, ‘boğma’ amacını güttüğü kaydedildi.
Metnin devamı şu şekilde:
"12 Eylül darbe anayasasını bile rafa kaldıran iktidar bloğu, 'Yeni Anayasa', 'yumuşama' adı altında toplumsal tepkiyi kontrol altına almaya çalışıyor. Üçüncü kayyım dönemiyle Kürt halkının seçme ve seçilme hakkını tamamen ortadan kaldırarak bir 'Kürt normali' yaratmak istiyorlar. Milliyetçiliği körükleyerek toplumu kutuplaştırmaya çalışıyorlar. DEM Parti’nin kazandığı belediyeleri darbe yöntemleriyle ele geçirmeye çalışıyorlar.
Ortak mücadele zeminlerimizi çoğaltacağız
Kayyım saldırısının sadece bir belediyeye el koymakla sınırlı olmadığını biliyoruz. Orta Vadeli Program, yeni vergi yasası, sınır ötesi operasyon hazırlığı, 1 Mayıs, Kobanê tutuklamaları bir bütündür. AKP-MHP blokunun ekonomi politikalarını hayata geçirmek için baskı ve zorbalığın dozunu artırmaktan başka çözümü olmadığını biliyoruz. Bu yasadışı saldırılara karşı toplumun tüm kesimleri karşı durmalıdır. Dün Van’da halkın iradesiyle püskürtülen kayyım saldırısını, bugün de Hakkari’de püskürteceğiz. Bugün burada gerçekleştirdiğimiz bu mitingle, sömürüye, baskıya, zorbalığa, kayyım darbesine karşı birleşik mücadelenin adımlarından birini attık. Bu adımlarımızı güçlendirerek ortak mücadele zeminlerimizi çoğaltacağız ve saldırılara gereken yanıtı vereceğiz.
Gençlerin öfkesinden korkuyorlar
AKP-MHP iktidarı, yoksulluk ve geleceksizlikle karşı karşıya kalan işçilerin, emekçilerin, gençlerin, halkların öfkesinden korkuyor. Bu nedenle baskı ve zorbalığı artırıyorlar. 1 Mayıs alanı olan Taksim’i yasaklıyorlar, bu yasaklara karşı duranları tutukluyorlar. 1 Mayıs ve Taksim yasaklanamaz. 1 Mayıs’a, Taksim’e, tutsaklara özgürlük için mücadeleye devam edeceğiz. Baskıcı ve gerici iktidara ve destekledikleri çetelerin saldırılarına geçit vermeyeceğiz. Gezi ve Kobanê kumpas davalarında tutsak edilen dostlarımızı alacağız ve bu kara para, mafya, talan iktidarını tarihin çöplüğüne göndereceğiz.
Vergi soygununa son diyoruz
Orta Vadeli Plan adı altında sunulan ‘Mehmet Şimşek programıyla’ işçi ve emekçilerden daha fazla çalarak sermaye çevrelerini ihya etmeyi planlıyorlar. Saray bir saatte 81 asgari ücret yutarken, tasarruf tedbirleri adı altında kamu emekçilerinin, engellilerin kazanılmış haklarına bile göz dikiyorlar. Asgari ücretle dayatılan sefaleti, işsizlik sigortası fonu ve diğer fonların yağmasını, toplumun sırtına yeni vergi paketi olarak yüklenen faturayı kabul etmiyoruz. İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret için asgari ücrete zam şarttır. Vergi soygununa son diyoruz.
Dindar ve kindar nesiller olmayacağız
Etki ajanlığı yasasıyla, gerici eğitim müfredatıyla, ÇEDES’le sivil toplum örgütü olarak sundukları ve kamu kaynaklarını aktardıkları tarikatlarla toplumu kuşatmaya çalışıyorlar. ‘Dindar, kindar nesil’ yaratma adımlarını hızlandırıyorlar. Bu saldırı, iktidarın toplumu tek tipleştirme, sosyal, kültürel ve akademik alanda hakimiyet kurma saldırısıdır. Dindar ve kindar nesiller olmayacağız. Bilimsel, laik, demokratik bir eğitim mücadelesini büyüteceğiz. Madımak Katliamı'nda kaybettiğimiz canları unutmayacağız.
Anayasada yer alan sendikal örgütlenme hakkı keyfi gerekçelerle engelleniyor. İşçi sınıfı ve emekçilere itaatkâr köleler olun diyorlar. Tüm saldırılara rağmen işçilerin ve emekçilerin hak mücadelesini engelleyemediler ve engelleyemeyecekler. Her fabrikada, işletmede, havzada örgütlenmeye, fiili meşru mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz. Zulmün ve köleliğin olduğu her yerde direniş ateşini büyüteceğiz.
Söz basın ve gösteri hakkımıza saldırıyorlar
Söz, basın ve gösteri hakkımıza saldırıyorlar. Gazetecileri ve mücadeleci güçleri baskı ve tutuklama terörüyle sindirmeye çalışıyorlar. Meydanlar da sokaklar da bizim. Saldırılar karşısında demokratik hak ve özgürlüklerimizi kullanmamızı engelleyemezsiniz. Devrimci muhalif gazetecileri tutuklayarak gerçekleri karartamazsınız. Zindanlardaki mücadele dostlarımıza ve onurlu basın emekçilerine selam olsun!
Katledilen her arkadaşımızın hesabını soracağız
Kadınları ikincil cins gören politikalara her gün yenileri ekleniyor. 'Ailenin korunması' adı altında kazanılmış haklarımıza göz dikiyorlar. Kadın cinayetlerinde ve çocuk istismarında cezasızlık politikasına devam ediyorlar. Kadın ve LGBTİQ+ düşmanı politikalara geçit vermeyeceğiz. Katledilen her arkadaşımızın hesabını soracağız. Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini büyütmeye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden ve 6284 sayılı kanundan vazgeçmeyeceğiz.
Doğal çevre rant uğruna yağmalanıyor. İktidarların çıkarlarını korudukları şirketlerin mevcut yasaları hiçe sayarak gerçekleştirdiği ekolojik yıkım artıyor. Özelleştirmelerle kamu hizmetleri denetimsizce şirketlere devrediliyor ve sözde güvenlik politikaları adı altında Diyarbakır, Mardin ve diğer bölge illerinde ormanlık alanlar yok ediliyor. Doğaya, insana düşman AKP iktidarı şimdi de hayvanların uyutulması adı altında yeni bir katliama hazırlanıyor. Doğal çevrenin yağmalanmasına ve hayvanların katledilmesine geçit vermeyeceğiz.
Halklara karşı yürütülen savaşların karşısındayız
Emekçilerin ekmeğini küçültenler, geleceğini çalanlar; rezerv alan oyunuyla evini gasp etme planları yapanlarla Kürt halkının siyasi iradesini çalmaya çalışanlar aynı güçlerdir. Bu saldırıları ortak mücadelemizle durduracağız. Emperyalistler ve işbirlikçileri, dünyanın her yerinde savaş politikalarını derinleştiriyorlar. Halklara karşı yürütülen savaşların karşısındayız. Emperyalistler ve işbirlikçiler Ortadoğu’dan defolun. Emperyalistlerle imzalanan tüm açık gizli anlaşmaların iptali için, ülkenin dört bir yanında kurulu olan NATO üsleri ve militarist aygıtların dağıtılması için mücadelemizi büyüteceğiz.
AKP-MHP bloğunun Filistin’de yaşanan soykırım karşısındaki ikiyüzlü tutumlarından da görüldüğü gibi, emperyalizme yaranmak için her türlü algı operasyonunu hayata geçiriyorlar. Filistin halkının katliamına ortak olan ticari, diplomatik ilişkiler olduğu gibi sürdürülüyor. İsrail’le ticari, askeri, akademik ilişkileri sürdürenler Filistin’de yaşanan katliamın ortaklarıdır. Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz. İsrail’le başta ticari ve askeri ilişkiler olmak üzere tüm ilişkilerin kesilmesi için mücadelemizi büyüterek sürdüreceğiz.
Seferber olmaya çağırıyoruz
Bütün işçileri, emekçileri, halkları, ezilen ve sömürülen tüm kesimleri emeğimize ve özgürlüğümüze sahip çıkmaya, kayyımlarla dayatılan saldırılara karşı mücadeleyi büyütmeye davet ediyoruz. Fabrikalarda, mahallelerde, okullarda, evlerde, tarlalarda hayatın olduğu her yerde baskı, sömürü ve sefalet dayatanlara, kayyım darbesini devreye sokanlara karşı birleşik mücadeleyi büyütmek için daha güçlü adımlar atmaya çağırıyoruz. Özgür, savaşın ve sömürünün olmadığı bir dünya yaratmak için seferber olmaya çağırıyoruz.”
Ortak basın metninin okunması ardından Adalılar müzik grubu sahne aldı.
Viyan Tekçe: Kayyım siyasi bir darbedir
Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Viyan Tekçe konuşma gerçkleştirdi. Viyan Tekçe’nin sahneye çıkmasıyla kitle hep bir ağızdan “Jin jiyan azadî”, “Bijî berxwedana Colemêrg” sloganlarını attı. Viyan Tekçe, Türkçe ve Kürtçe herkesi selamlayarak, sözlerine başladı. Colemêrg halkının ve yerine kayyım atanan Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış’ın selamını getirdiğini ifade eden Viyan, “Kürt halkı mücadelesi her dönem saldırı altında olmuştur. Bu saldırı geçmişte Şark Islahat Planı, Umumi Müfettişlikler, OHAL Valilikleri idi. Bugün ise kayyımdır, kayyım. AKP-MHP iktidarı 8 yıldır Kürt halkının iradesini gasp etmek için kayyım uygulamasına başvuruyor. Uygulanan kayyım rejimi Hakkari’de de 3’üncü defa uygulanmak isteniyor. Ancak bugün yok sayılan sadece Hakkari iradesi değil, Türkiye’nin iradesidir” diye belirtti.
Viyan Tekçe, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Kayyım halkın kaynaklarını bir avuç insana peşkeş çekmektir. Kayyım siyasi darbedir. DEM Parti ile belediyeler ekolojik, kadın özgürlükçü bir belediyecilik anlayışıyla buluştu. Belediyecilik anlayışımızın temelinde, yaşamı halkımızla birlikte yönetiyoruz. Kentimizi de kendimizi yöneteceğiz, diyen bir anlayıştan geliyoruz. Bu anlayış rantan gelenlerin maskesini düşürüyor. Belediyeciliğimizle doğaya, engellilere, kadınlara yaptığımız çalışmalar, kayyımla yok edilmek isteniyor.
Kayyım rejimi tekrar devreye sokulmak isteniyor
İktidar ve çevresinin tüm platformlarda dile getirdiği iddiaların tek bir dayanağı yoktur. Kayyım rejimi 3 Haziran’da tekrar devreye sokulmak istendi. Seçim sürecinde Hakkari’de tüm devlet kurumları AKP'nin seçim çalışmalarına malzeme oldu. Hakkari Valisi seçim çalışmalarına katıldı. Yurttaşlara para dağıttılar. Ancak bunlara rağmen bizler Hakkari halkının seçilmiş eşbaşkanlarıyız. Bu gerçeği hiçbir güç değiştiremez. Sevgili yoldaşlar sizlerle bir arada bulunmak bizim için önemli. Çünkü kayyım sadece Hakkari’nin sorunu değildir. Bu kayyım rejimi kalıcı hale getirilmek isteniyor. Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşananlar, gençlerin kadınlar yaşam alanlarının daraltılması bu sorunun ortak bir sorun olduğunu gösteriyor. Bu vesileyle buralarda direnen herkesi selamlıyorum.
Her türlü kumpasa inat seçme ve seçilme hakkına sahip çıkacağız
Biz her türlü kumpasa inat, seçme ve seçilme hakkına sahip çıkacağız. Çünkü 2024 Türkiye’sinde Hakkarililerin iradesi yok saydılar. Hakkari halkının kimin yöneteceğini halkın kendisi değil, Ankara’daki atanmış bir grup bürokrat karar vermektedir. Bu durum AKP-MHP iktidarının kadın düşmanı, genç düşmanı ve Kürt düşmanı bir iktidar olduğu ortaya koymaktadır.
Hakkari belediyesini kayyım yönetiyorsa ve buna seyirci kalıyorsak, İstanbul’da halk iradesi tehlike altındadır. Hakkari'ye kayyım atanmışsa, Kartal Belediyesi güvende değildir. Türkiye’de herkesin bunu iyi görmesi gerekiyor. O yüzden Hakkari’nin iradesine sahip çıkmak herkesin görevidir. Hakkari’den İstanbul’a kadar halkımızı savunacağız. Bu konuda kararlıyız. İstanbul’da, Esenyurt’ta, Kartal’da, İzmir’de bizimdir.
Direnişimiz başarılı olacak
Değerli yoldaşlarım bu iktidar ne yaparsa yapsın bu meydandaki direnişi kıramayacak. Ortak mücadelemizin temel sloganı tekrar söylüyorum: Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz. Özgürlük mücadelemizin sloganı da 'Berxwedan jiyane' diyoruz. İstanbul’dan Hakkari’ye ulaşan direnişimiz sonunda başarılı olacaktır. Direnişe olan inancımla bu alanda olan her birinizi ve bunu düzenleyen Emek ve Demokrasi Güçleri’ni selamlıyorum."
Viyan Tekçe’nin konuşmasının ardından, “jin jiyan azadî”, ““Biji serok Apo” sloganları atıldı.
Figen Yüksekdağ’ın mesajı okundu
Mitingde, tutuklanan ve yerine kayyım atanan Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış ile Kobanê davası kapsamında tutuklanan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ile Gezi ve 1 Mayıs tutukluların gönderdikleri mesajlar okundu.
Mehmet Sıddık Akış: Zerre kadar pişmanlık duymadığımızı belirtmek isterim
Yerine kayyım atanan Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış, mitinge gönderdiği mesajda, 31 Mart yerel seçimlerine anti demokratik ve baskıcı bir ortamda girdiklerini ifade etti. Mehmet Sıddık, “Hiçbir zaman hiç bir kaygıya kapılmadan bedeli ne olursa olsun halkımıza olan sözümüzü yere düşürmemeye çalıştık. Bu sözümüz de mahkeme salonunda başımız dik bir şekilde ifade ettiğimiz barış, kardeşlik ve özgürlük sözüydü. Bugün de zerre kadar pişmanlık duymadığımızı belirtmek isterim. Bu süre zarfında partimizin, halkımızın ve siz değerli Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri'nin kayyım rejimine karşı, gösterdiği takdire şayan duruşu yürekten kutluyorum. Halk iradesine yapılan darbe karşısında bugün bir araya gelen İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi güçlerini ve alanda olan olamayan tüm halkımızı özgür günlerde buluşacağımıza dair olan inancımla sevgi ve saygıyla selamlıyorum.”
Figen Yüksekdağ: Halkın iradesi teslim alınamaz
Halk iradesinin gasp edilmesine karşı mücadele çağrısında bulunan Halkların Demokrasi Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın mesajı şöyle: “Halkın iradesi teslim alınamaz. Bu halk ve bizler, iradenin çiğnenmesine bugüne kadar Meclis’te, mahkeme salonlarında, hapishanelerde, sokakta direnerek izin vermedik. Bundan sonra da vermeyeceğiz. Kobanê davasında Wan'da denediler, başaramadılar. Hakkari'de de başaramayacaklar. Kobanê Davası tutsakları olarak halkımızı iradelerimizin gasp edilmesine karşı mücadeleye çağırıyoruz.”
Can Atalay: Birlikte mücadele edeceğiz
Gezi Davası kapsamında tutuklu bulunan Can Atalay da birlikte mücadelenin önemine vurgu yaptığı mesajı şöyle: “Emeğine, iradesine, geleceğine ve memlekete sahip çıkmak için Kartal’da buluşanlar... Omuz omuza duranlar... Bilin ki umut sizdedir, omuz omuza mücadelenizdedir. Hep birlikte mücadele edeceğiz ve hep birlikte kazanacağız. Selam olsun Kartal’da umudu büyütenlere. Selam olsun dünyanın ve Türkiye’nin ortak geleceğine!”
1 Mayıs tutsakları: Bilin ki umut sizdedir
1 Mayıs nedeniyle tutuklananların gönderdiği mesaj ise şöyle: “1 Mayıs’ta İstanbul’un binlerce polisle ablukaya alınması iktidarın emekçilerin gücünden ve öfkesinden ve biriktirdiği isyan potansiyelinden duyduğu korkunun ifadesidir. Bizleri yandaş medyasıyla hedef göstererek tutuklamalarının altında yatan da yine bu korkudur. Eylem yapmayı, sokağa çıkmayı suç sayan; ekmek ve özgürlük için mücadele etmeyi gayri meşru bir eylemmiş gibi gösterenlerin tek hedefi ekmeğimize ve özgürlüğümüze kastetmektir. Fakat hepsi boşuna, tutsak da düşsek, işte bu meydanda sesimiz sizlerin sesine karışıyor: Hiç kuşkumuz yok hapishaneden, evlerden, sokaklardan, fabrikalardan, üniversitelerden daha güçlü Mayıslar için daha güçlü geleceğiz; sokakları, meydanları özgürleştireceğiz.”
Büyük bir coşkuyla gerçekleşen mitingde kitle, taleplerini ve itirazlarını en yüksek sesle dile getirdi. Mevcut iktidarın istifasını isteyen kitle, emek sömürüsüne, yoksulluğa, kadın katliamlarına, baskıya, anti demokratik uygulamalara, tecride ve kayyıma karşı sloganlarını yükseltti.
Yapılan konuşmaların ardından miting sanatçı Onur Akın, Adalılar ve Arhat’ın sahnede seslendirdiği şarkılar ile son buldu.