İranlı yazar ‘Bürokrasi’ adlı kitabıyla kadına yönelik şiddetin kökenine iniyor
"Bürokrasi" adlı kitabında diktatörlük rejimlerinin toplumsal şiddetle ilişkisini sorgulayan İranlı yazar Rana Süleymani, “Gerçekten bir değişim yaratmak istiyorsak yaşananları yazmalı, dayanışmayı güçlendirmeliyiz” dedi.
ŞAHLA MUHAMMEDİ
Haber Merkezi – İsveç'te yaşayan İranlı yazar Rana Süleymani, 2024 sonbaharında yayımlanan "Bürokrasi" adlı kitabıyla okurlarla buluştu. Kitabı hakkında ajansımıza konuşan Rana Süleymani, "İran'da ve genel olarak ataerkil toplumlarda kadına yönelik katliamlar ile şiddetin oranı oldukça yüksek. Bu gerçeği göz önünde bulundurarak yalnızca bu kitabı yazmanın değil, aynı zamanda bu alanda daha fazla bilgi üretimi ve kültürel farkındalık inşasının şart olduğunu düşündüm. Çünkü bu çok karmaşık bir toplumsal mesele ve bu tür katliamları önleyebilmek için elimizdeki tüm imkânları kullanmamız gerekiyor" ifadelerinde bulundu.
‘İran’da kadın katliamları normal bir hale geliyor’
Son olarak İran’ın Erdebil kentinde bir kadının evli olduğu erkek tarafından katledildiğini söyleyen Rana Süleymani, İran’da bu tür olayların neredeyse her gün yaşandığını ve artık sıradan bir haber hâline geldiğini dile getirdir Rana Süleymani, “İran İslam Cumhuriyeti, bu katliamları ‘ailevi anlaşmazlık’ olarak niteleyip üzerini örtmeye çalışıyor. Ancak bu, uzun süredir devam eden ve giderek derinleşen bir toplumsal krizdir. Özellikle ‘Jin, jiyan, azadî’ hareketinden sonra kadın katliamlarında bir artış yaşandığını görüyoruz” sözlerine yer verdi.
Kadınları hedef alan devlet politikaları
Rana Süleymani, toplumsal şiddetin yalnızca bireysel değil, aynı zamanda yapısal bir sorun olduğunu vurgulayarak, “Toplumda şiddet ortaya çıktığında, bu sadece bir olayla sınırlı kalmaz, bir döngüye dönüşür ve kendini yeniden üretir. Kadın katliamlarında birçok etken bir araya gelir. Kadınları korumak yerine cezalandıran kültürel kalıplar, kadınları sistematik biçimde hedef alan devlet politikaları, yargının kadınlar aleyhine verdiği kararlar, kadınların kendi hayatlarına dair söz hakkının olmadığına dair inançlar ve erkek egemen kontrol anlayışı... Tüm bunlar, özellikle de ekonomik ve toplumsal bağımlılıklarla birleştiğinde, ‘namus’ adı altında işlenen katliamlar için elverişli bir ortam yaratıyor” sözlerine yer verdi.
‘Ataerkil düzenin temelleri sarsılmaya başlıyor’
İran’da kadınlara yönelik baskı politikaları ve ‘intihar’ adı altında artan şüpheli ölümlere dikkat çeken Rana Süleymani, sözlerine şöyle devam etti:
“Birkaç gün önce İçişleri Bakan Yardımcısı, intiharı ‘küresel bir olgu’ olarak nitelendirdi. Gerçekleri gizleyerek bu durumu normalleştirmeye çalışıyorlar. Elbette buna karşıyım. Çünkü ortada açıkça görülebilecek, önlenebilecek, örgütlenebilecek, bilgilendirme ile dönüştürülebilecek çok sayıda neden var. Baskının dozunun artması, kadınların daha çok hak talep etmesiyle doğrudan ilişkilidir. Kadınlar özgür bir yaşam sürmeye başladıkça, haklarının farkına vardıkça, taleplerini daha açık ifade ettikçe, yani bedenlerinin sahibi olduklarını ve hiçbir kadının kimsenin ‘namusu’ olmadığını anladıkça, ataerkil düzenin temelleri sarsılmaya başlıyor. İşte bu yüzden bugün İranlı kadınlar, ataerkil ve diktatör bir topluluğun elinde tuttuğu bu gücü geri almak için iki kat daha fazla mücadele etmek zorunda kalıyor.”
‘Kadın katliamlarındaki artışta bir şiddet döngüsü var’
Kitabında daha çok bir ülkedeki diktatörlük rejiminin kendisini en yüce bilgelik olarak gördüğünü ve herkes adına karar alabileceğini düşündüğünü vurguladığını anlatan Rana Süleymani, “Bu durum ailede baba için bir model teşkil ediyor, çünkü diktatörlerin çoğu erkektir. Görüldüğü gibi bir kişi, halkının sesini duymadan tüm toplum adına kararlar alıyor ve bu da yaygınlaşıyor. Kadın katliamlarındaki artışta bir şiddet döngüsünün olduğunu bize gösteriyor” ifadelerinde bulundu.
‘Yaşanan bu vahşete nasıl gözlerimi kapatabilirim?’
Benim gibi bir yazar için bu acıları dile getirmek çok zor. Güzel şeyler yazabilirim ama yazılacak güzel bir şey yok. Dört kadının idamını konu alan ‘Long Live Life’ kitabını yazdığımda bir arkadaşım bana, ‘Neden bunları yazıyorsun? Kitabını sattıracak şeyler yaz’ demişti. Bir yazar olarak kadın katliamlarına nasıl tepki vermem? Kalem kullanma yeteneğim varken neden yazmayayım? Yaşanan bu vahşete nasıl gözümü kapatabilirim? Gerçekten bir değişim yaratmak istiyorsak yaşananları yazmalı, dayanışmayı güçlendirmeli ve birbirimize destek olmalıyız” şeklinde konuştu.
Rana Süleymani, kitabının ismini neden ‘Bürokrasi’ olarak seçtiğiyle ilgili de "Mevcut koşullar ve bir insanın başka bir insanın hayatına kolayca son verebileceği gerçeği göz önüne alındığında, onun sağlıklı bir insan olmadığını düşünüyorum. Çünkü sağlıklı bir insan, kendisinde bir sorun olmadığı sürece başka birine zarar veremez ve kitabım için bu ismi seçmemin nedeni de buydu” dedi.