İranlı ve Rojhilatlı öğrenciler: Üniversiteler devrimin merkezi ve temeli olmalı

İran ve Rojhilat Kürdistan’ındaki ayaklanmayı değerlendiren kadın öğrenciler, üniversitelerin devrimin merkezi ve temeli olması gerektiğini belirtti.

HİMA RAD

Sine – İran’da Kürt kadını Jina Mahsa Amini’nin rejimin 'ahlak polisi' tarafından katledilmesinden sonra başlayan ayaklanmaların üniversite ve lise gençlerine sıçraması adeta devrim niteliği kazandı. İran'da yaşanan ayaklanmalara kadın öğrencilerin katılımını devrim olarak nitelendiren üniversite öğrencisi A.M.  ayaklanmalar ve taleplerine dair değerlendirmelerde bulundu.

‘Ekip çalışması önemli’

Üniversitelerde örgütlenmenin önemine dikkat çeken yüksek lisans öğrencisi A.M. İran'da yaşananlara dair şunları söylüyor: "Üniversite, büyük bir toplumun kalbindeki daha küçük bir topluluk olarak, farklı hedeflere yön vermek için uyumlu bir organizasyona ve birliğe ihtiyaç duyar. Bu nedenle üniversitelerde sendikaların ve kaynaşmış grupların varlığı akademisyenlerin daha resmi bir faaliyet göstermesini sağlamaktadır.” Üniversite öğrencilerinin devrime katılımının önemini vurgulayan A.M.  “Öğrenciler genç ve eğitimli bir grup olarak diğerler gruplardan daha aydın ve net bir düşünceye sahipler. Ülkenin tanık olduğu devrim ışığında öğrenciler, geleceği savunmalı bu yüzden bence üniversite devrimin merkezi ve temeli olmalıdır” dedi.

‘Bu devrim artık tek fikirli değil’

A.M. devrimin tarihsel boyutuna değinerek şu açıklamalarda bulundu: “Tarih boyunca öğrenci protestoları başlangıçta sendikacıydı ve toplumun siyasi koşulları değişene kadar uzun bir süre bu şekilde devam etti. Çok sayıda soru ve talebe uygun yanıtlar alınamayınca protestolar siyasi bir nitelik kazandı. 1940'ların sonlarında bir önceki İran devriminde öğrenciler, bugün hala duyduğumuz ‘Öğrenci özgürlüğü, krala ölüm, birlik ve mücadele’ gibi sloganlar attılar. Bu iki devrim arasındaki farklardan biri de toplumun bilinç düzeyidir. Bugün siber uzay denen bir silahla halkın bilinç düzeyi 1957'ye göre çok daha yüksek, hatta öğrencilerin talepleri daha aydınlanmış. Bu devrim artık tek fikirli değil."

‘Mücadelenin son ve tek yolu silahlı mücadeledir’

Öğrencilerin devrimdeki rolüne değinen A.M. "Öğrenciler ve akademisyenler devrimi statükodan çıkmanın tek yolu olarak görmeliler. Öğrencilerin aileleri, özgürlüklerine kavuşuncaya kadar savaşmaya devam ediyor. Daha gerçekçi bir şekilde konuşmak gerekirse savaşmanın son ve tek yolu silahlı mücadeledir" diye belirtti.

‘Öğrencileri bir tehdit unsuru olarak gördüler’

A.M. üniversite ve toplum arasında nasıl bir ilişki kurulacağına dairde değerlendirmelerde bulunarak, "Maalesef İranlı yetkililer bunca yıl öğrencileri bir tehdit unsuru olarak gördüler. Bu yüzden eğitimli grubun insanlar arasında önem kazanmaması için çalışma yürüttüler. Şuan ki öğrencileri eğitimli olarak görmüyorlar. Bilimsel vizyon, bazen taleplerini diğer grupların anlayamayacağı şekilde ifade eder. İşçi için ekmeğin varlığı, özgürlük hakkından daha fazlasıdır. Çünkü aç insan özgürlük arayamaz” dedi.

‘Öğrenci Birliği güçlü ve etkileyici koldur’

Üniversite profesörü M.J. ise üniversitelerin öneminden bahsederek, "Üniversite bir bilgi aktarım merkezidir ve aynı zamanda üretim ve yeni bilimlerin yeniden üretimi ilk sırada yer almaktadır. Üniversite profesörleri ve dolayısıyla öğrenciler toplumun yönünü belirleyebilmektedir. Siyasi ve sosyal konular ve farklılıklar toplumun bu kesiminin temel ilgi alanları arasındadır. Öğrenciler her zaman üniversite içinde farklı sınıflar oluşturarak kendi kaygılarını ve halkın kaygılarını yansıtmaya çalıştılar. Öğrenci Birliği güçlü ve etkileyici koldur, bu birlikler her zaman öğrencilerin isteklerini dile getirdi” şeklinde konuştu.

‘Üniversiteler farklı kültür ve kimlikleri bir araya getiriyor’

Üniversitelerin devrimdeki rolüne dikkati çeken M.J. "Üniversite, toplumun tüm kesimlerinin ve azınlıkların geniş bir yelpazesinin katılımı nedeniyle devrimde önemli bir role sahiptir. İran'ın her yerinden, farklı dillerden ve kültürlerden öğrenciler, kültür alışverişi ve taleplerini dile getirmenin yanı sıra eksiklikleri ifade etmek için bir platform olan üniversitede bir araya geliyor” ifadelerinde bulundu.

‘Önceki devrimler benziyor’

İran'da şu anda yaşanan devrim ve önceki devrimler arasındaki farka dikkati çeken M.J. "Şu anki ve önceki devrimler arasında benzerlikler ve farklılıklar var. 50 günden fazla bir süredir öğrenciler meydanda. Oturma eylemleri yapılıyor. Buradaki amaçları diğer devrimlere benziyor. Günümüzde üniversitelerin attıkları sloganlar akademisyenlerin talepleri üzerinedir” dedi.

‘Üniversiteler gerçeğin sesi olmalı’

Öğrencileri eğitimli bir sınıf olarak yalnız bırakılmaması gerektiğini vurgulayan M.J. “Üniversitede 1988 ve 1978 trajik olaylarının dramatik tekrarının engelleyebileceğine inanıyorum. Öğrenciler, üniversitelerde profesörler ve veliler tarafından desteklenebilir. Üniversitelerde toplumun her kesiminden öğrenci var. Öğrenciler aynı işçinin, çalışanın, pazarlamacının, iş insanının çocuklarıdır. Üniversite, hakikatin ve özgürlüğün sesi olmalı ki akademisyen ve toplum arasında uçurum olmasın. Birbirine yakın bireylerin ve akademisyenlerin taleplerinin büyük etkisi olabilir. Sendikalar ve öğrenci grupları belirli hedefler ve uygun sloganlar seçerek bu yöntemi kolaylaştırabilir” diye belirtti.