İranlı analist: Çocuk evlendirmeleri ciddi sosyal sorunlara dönüşecek

İran’da 2023 yılının başından bu yana 18 yaş altındaki en 20 bin 648 kız çocuğu evlendirildi. Gerçek bilançonun çok daha ağır olduğu belirtilirken sosyal analiz uzmanı S.M , çocuk evlendirmelerinin ciddi sosyal sorunlara dönüşeceğine işaret etti.

JUAN KERAMİ

Kermaşan - İran İstatistik Merkezi'nin raporuna göre, 2023 yılının başından bu yana 18 yaş altı 20 bin 648 kız çocuğu evlendirildi. Ayrıca bu dönemde bin 85 çocuk anne oldu. Çocuk evlendirmelerin kayıt altına alınmaması nedeniyle gerçek rakamın daha yüksek olduğunun tahmin edildiğine dikkat çekilen raporda, çocuk yaşta evlendirilenlerin büyük çoğunluğunu kız çocuklarının oluşturduğu kaydedildi.

İran Nüfus Teşkilatı'nın yıllık istatistiklerinden yapılan anketler, son on yılda İran'da 15 yaş altı 15 binden fazla kız çocuğunun doğum yaptığı ve 18 yaş altı bir milyondan fazla kız çocuğunun evlendiğini gösteriyor. İran'da çocuk evlendirme konusu yarım asırdan fazla bir süredir yasama, siyaset ve akademik çevrelerde zaman zaman gündeme getirilerek eleştiriliyor. Toplumsal sorunları analiz eden sosyal analiz uzmanı S.M. çocuk evlendirmelerine ilişkin sorularımızı yanıtlayarak, değerlendirmelerde bulundu.

‘Erken evlilikler ciddi sosyal sorunlara dönüşecek’

Çocuk yaşta evlendirme ve doğum yapmanın anne-çocuk üzerinde ne gibi etkisi var?

Anne için erken evliliklerin sosyal tehlikelerine dair pek çok örnek var. Okulu bırakma, zorla ev işçiliği, genç yaşta hamilelik ve doğum, kadınların iş ve gelir elde edememesi ve son olarak yoksulluğun giderek kadınlaşması, çocuk yetiştirme konusunda yeterli ve doğru deneyimin olmaması, bir kadın için ciddi risklerdir. Büyük bir tehlike olarak kabul edilen ebeveynlik konusundaki beceri eksikliği, yakın gelecekte ciddi bir sosyal sorun ve zarara dönüşecek. Annenin yaşının küçük olması ve hayat tecrübesinin çok az olması nedeniyle çocuğunu gerektiği gibi yetiştirememektedir. Yani kendisi de bir çocuktur ve bir çocuğu yetiştirmek için fiziksel, yetenek, zihinsel ve psikolojik açıdan yeterli ve gerekli unsurlardan yoksundur.

Aynı şekilde çocuk anneden dünyaya gelen çocuklar da eğitim ve yetiştirilme konularında eksiklikleri yaşamakta. Her insanın ilk 1-3 yılı hayatının en önemli yıllarıdır. Bu insanlar yetişkinlikte birçok sorunla mücadele edecekler. Annenin sosyal hayata ilişkin doğru ve yeterli bir anlayışa sahip olmaması, zihinsel olgunluğunun tamamlanmamış olması çocuğunun doğru eğitim almasına izin vermeyecek ve eğitim-öğretimde çocuk sorunlar yaşayacaktır. Belki de 18 yaşın altındaki anneler tarafından büyütülen bu çocuklar, yarın uygun sosyal ve bireysel becerilerden yoksun kalacaklar veya toplumsal tahribatı kat kat artıracaklar.

‘Sosyo-politik alan ile din arasındaki uçurum derinleşti’

İran da dahil olmak üzere bazı İslam ülkelerinde şeriat ve fıkıh, hukuk ve yönetimin temeli olarak kabul edilirken, günümüzde büyüme ve olgunlaşma alanında çok kapsamlı çalışmalar yapılmıştır. Bu alanlardaki din ve şeriatı bilime bırakmanın zamanı gelmedi mi?

Evet, neyse ki toplumun çoğunluğunda son zamanlarda sosyo-politik alan ile din arasındaki uçurum derinleşti. Toplum insanları, sosyal statülerine göre daha fazla ayırmaya meylediyor. İran toplumunda hüküm süren İslami kanunlar tüm insanları memnun etmemekte ve buna bağlı olarak bu kanunlardan zarar gören, baskıya, bölünmeye ve zarara yol açan birçok insan bulunmaktadır. İslam'ın kanunları kadın karşıtı olduğundan dolayı Jina Devrimi ortaya çıktı. Zorunlu başörtüsüne karşı mücadele yaygınlaştı.

‘Kadın doğurganlığının artırılması yönündeki faaliyetlere tanık oldum’

Üreme ve cinsel haklar konusunda insan hakları kurumları eğitim alma hakkını vurgulamaktadır. İran ve Rojhilatê Kurdistan’da eğitim ve bilgi düzeyini bu alanda nasıl görüyorsunuz?

İran'da nüfusun yaşlanması ve nüfus piramidinin tehlikeye girmesi nedeniyle, cinsiyet ve doğurganlık eğitimi yönündeki politikalar, devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları, sağlık merkezleri ve benzeri kurumlar tarafından yürütülüyor. Ancak bu tamamen ideolojikti hâlâ da öyledir ve yönetim politikaları nüfus artışıyla uyumludur. Şahsen, birkaç yıldır Sanandaj şehrinin kenar mahallelerinde sosyal faaliyetlerle uğraşıyorum ve ne pahasına olursa olsun kadın doğurganlığının artırılması yönünde kurum ve kuruluşların yoğun faaliyetlerine yakından tanık oldum. Üstelik birçok kadın ekonomik olarak perişan durumdaydı ve eğitimden sorumlu olanlar bu durumu dikkate almayarak koşulsuz gebelik üzerinde durdular.

Çocuk yaşta evlendirilen insanların gelecekte

Evet, çocuk yaşta evlilik kesinlikle şiddettir, çocuk yaşta evlilik sadece evlilik ve aile oluşumu değildir. Çocuk yaşta evlilik, zorla hamile bırakma, zorla okulu bırakma, aile içi şiddet, zorla ev işi ve topyekun çocuk istismarı anlamına gelir. Ancak bu şiddetlerin en telafisi mümkün olmayanlarından biri çocukluk döneminde yaşanan hamilelik ve doğumdur. Bebeğin doğumu ile telafi ve geri dönüş yolu olmayacaktır. Çocuk evliliğinin sonuçlarından biri de her şeyden önce çocuğun insan haklarının yok sayılması ve onun hayatı hakkında karar verme hakkının alınmasıdır.

Evlilikte çocuğa, zihinsel, duygusal ve fiziksel yeteneği ile orantılı olmayabilecek ağır bir sorumluluk yüklenmektedir. Çocuk yaşta evlenmek eğitimden mahrum kalmak ve potansiyel olarak çalışma hakkını kaybetmek demektir. Ayrıca bu tür evliliklerde, özellikle aralarında büyük yaş farkı bulunan erkeklerle kızların evlenmesinde, aile içindeki eşitsiz güç ilişkileri nedeniyle bu genç eşler ezilmekte, aile içi şiddet riski tüm yönleriyle ortaya çıkmaktadır. Kız çocuğa sadece eş tarafından değil, çevresindekiler tarafından da farklı (sözlü, psikolojik, fiziksel, cinsel) şiddet biçimlerine maruz bırakılıyor.

Uzmanlar, çocuk yaşta evlilik oranlarının artışının nedenlerine ilişkin gelenek, ataerkil sistem, cinsiyet ayrımcılığı, yoksulluk, güvenlik eksikliğini sıralıyor. Neden çocuk yaşta evlendirmelerin artıyor?

Ataerkil toplumlarda çocuk yaşta evlendirmeleri bir cinsiyet ayrımcılığı olarak görüyorum. İstatistiklere göre de erkeklerin çok küçük bir yüzdesi 18 yaşın altında evlendiriliyor ve büyük olasılıkla hiç kimse ve hiçbir koşul onları evlenmeye zorlamıyor. Sonuç olarak, kız çocuk evliliklerinin yüksek olması, onlar üzerindeki toplumsal cinsiyet baskısının ve ailelerin üzerindeki yük açık nedenidir.

Yoksulluğun ikinci nedeni, istatistik merkezindeki verilere göre, düşük gelirli bölgelerde ve kırsal kesimde evli çocuk sayısının çok daha fazla olmasıdır. Ancak son zamanlarda enflasyonun artması ve toplumun sosyal refahının düşmesi nedeniyle büyük şehirlerde çocuk yaşta evlilikler de artmaktadır. Yüksek enflasyon, satın alma gücünün düşmesi, hane halkı gelirinin azalması göz önünde bulundurulduğunda, aileler tüm güçlerini geçim masraflarını azaltmak için kullanmakta ve belki de kız çocuklarını erken yaşta evlendirmeyi kolay, yasal, örf ve adet olarak görmektedirler. Hatta birçok aile kızlarının evlilik kredisini geçim kaynağı olarak görmekte ve bu tür maddi menfaatler için çocuklarının kızlarının kaderini yok etmektedir.