İran ve Rojhilatlı kadınlara çağrı: Bölgesel bir hareket başlatmalıyız

Sosyolog, yazar, kadın hakları aktvisti Sosan Rakhes, “Daha çok çalışıp bölgesel bir hareket başlatmalıyız” diyerek, İran ve Rojhilatlı kadınlara çağrıda bulunarak, kadın öncülüğünde devam eden ayaklanmayı değerlendirdi.

ŞAHLA MOHAMMADİ

Haber Merkezi - Jina Mahsa Amini'nin İran hükümeti “ahlak” polisleri tarafından katledilmesi ve Rojhilat Kürdistan’ında ve İran’da kadınların öncülüğünde başlayan protestoların yayılmasından sonra kadınlar ve hatta erkekler arasındaki birlik ve beraberliği daha da genişletmiş ve bu ayaklanma tüm dünyayı etkisi altına alan bir devrim niteliği kazanmıştır. Sosyolog, Yazar ve kadın hakları aktivisti Sosan Rokhesh, İran ve Rojhilat Kürdistan’ında kadınlar öncülüğünde gerçekleşen devrimci süreci, halkın dört ayı aşkındır süren ayaklanma sürecini değerlendirdi.

‘Jina, özgürlük hareketinde kıvılcım oldu’

Susan Rokhesh, ajansımıza verdiği röportajda, “Raisi'nin başa gelişi ve bu çok aşırı grubun İslam Cumhuriyeti'yle birleşmesi, İrşad Devriyesi'nin eylemlerini yoğunlaştırarak ve başörtüsü sorununu da artırarak tam gücü ele geçirmesine neden oldu. Bu yıl kadın hareketinde istisnai bir yıl oldu. Kadınlar İrşad Devriyesi tarafından ilk kez taciz edilmedi. Jina Mahsa Amini’nin katledilmesi çok büyük bir trajediydi ve bu trajedi İran kadın hareketinde ve özgürlük hareketinde bir kıvılcım oldu. Bu olayın olumlu yanlarından biri de devrime zemin hazırlaması oldu. Aynı zamanda bu olayın püf noktası, hükümetin iradesi dışında İran halkının birleştirmesiydi, çünkü devrimin başından beri rejimin yaptığı en büyük şeylerden biri İran halkını bölmek olmuştu” dedi.

‘Ataerkil sistemle mücadele edilmeli’

Susan Rokhesh, halkın farkındalığına vurgu yaparak, “Tüm insanların amacı özgürlük ve refah ancak bu yolda birçok insan katledildi. Cezaevleri ve özellikle Kürdistan ve Belucistan'daki katliam, bizlerin ve kadın hareketinin karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri. Toplumumuzda ataerkil sistem uzun süredir devam eden bir güce sahip ve bu sisteme karşı mücadele edilmelidir. Kadın hareketi, bugün yükselen bu halk hareketinin yanında bağımsız hedeflerini ilerletmeli ve bu fırsatı iyi değerlendirmelidir” şeklinde konuştu. 

‘Devrimle kadını ileriye taşıyabiliriz’

İran toplumunun geçmiş tarihlerine dikkat çeken Susan Rokhesh, sözlerine şöyle devam etti: “Geçmişte İran toplumu politik olarak farklı bir şekle sahipti, bu yüzden o zamanlar kadın sorunları pek gündeme getirilmiyordu. Bu devrimle kadını ileriye taşıyabiliriz. Diktatörlüğün sona ermesinden sonra hepimizin gerekli hakları alacağımızı düşündük. Bu deneyim belki de sadece İran'da değil, İslam toplumlarında da biz kadınlar için büyük bir ders oldu ve bu hareket artık ilerici bir harekettir. Bunda kadınların rolü çok önemli çünkü bu dönemde İran'da kadın hareketi çok büyüdü ve birçok mücadele ve bağımsız hareket yaşadık.”

‘Bu tecrübe büyük ders oldu’

1979 devriminde kadınların rolüne dikkat çeken Sosan Rokhesh, “1979 devriminde kadınlar önemli bir rol oynadı. O zamanlar kadınlar bağımsız güçler olarak devrime katılmadı, tek tek bireyler olarak katıldı ve o zamanlar bizler devrimci bir güç olarak gerekli bilgiye sahip değildik çünkü kendimizi Pehlevi döneminin, dünya toplumunun ve İran toplumunun boğuculuğundan çok çekmiştik. Kadından pek söz edilmiyordu ve belki de yeniyetme bir kuşak olarak yaptığımız devrimin sonuçlarının daha sonra olacağını tasavvur etmemiştik ve bu hiç kimsenin aklına sığmıyordu. Diktatörlük sona erdikten sonra hepimizin hakkımıza kavuşacağımızı düşündük. Bu tecrübe sadece İran'da değil, dünyada biz kadınlar için büyük bir ders olmuş olabilir” diye belirtti.

‘Kadınların gücünden korkuyorlar’

İran kadın hareketinin, öğrenci, işçi ve tarım hareketlerine kıyasla İran'daki en güçlü hareketlerden biri olduğunu vurgulayan Sosan Rokhesh, ‘Kadın hareketi ve her bastırmada bir kez bir kampanya biçiminde, bir kez bir sivil toplum biçiminde gücünü yükseltmiştir. Mücadeleler arttıkça baskılar da artıyor çünkü kadınların gücünden korkuyorlar. Böyle bir toplumda bu zulmün en büyük sembollerinden biri de başörtüsü. Kadınlar şahsında baskılar toplumlara da yansıdı” sözlerine yer verdi.

‘Kadın hareketi önemli ölçüde büyüdü’

Zorunlu başörtüsüne karşı mücadele konusunu da değerlendiren Sosan Rokhesh, “Sokakta bir mollanın önünde duran bir kadından bu meselelere karşı örgütlü bir şekilde mücadele edenlere kadar mücadele farklı biçimler aldı. Kadın hareketi önemli ölçüde büyüdü ve bu hareket örgütlü ya da örgütsüz tüm İran'da bir ayaklanmaya neden oldu ve bu ayaklanma sadece ana faktörden, kadınların ezilmesinden kaynaklanıyor, ancak unutmayalım ki çoğunlukla erkekler biçim değiştirmeye çalışıyor. 89 yaşında hayatını kaybeden Mısırlı önde gelen doktor, feminist ve yazar Nawal El Saadawi de ‘Ortak bir noktamız var, o da tüm hareketlerin kardeşçe mücadeleye katılımdır’ diyordu” dedi. 

‘Gilan kadınları mücadelede önemli bir rol oynadı’

Sosan Rokhesh, Gilan kadınların rolü hakkında da şu bilgilendirmede bulundu: “Mazandaran ve Gilan'ın tarihine bakarsanız, kadınların toplum ekonomisinde her zaman çok önemli bir rol oynadığını göreceksiniz. Mazandaran'a bakın, kadınların toplum ekonomisinde her zaman çok önemli bir rol oynadığını görebilirsiniz, çünkü bu bölgenin ana ürünleri pirinçtir ve pirinç kadınların eseridir ve bu nedenle kadınlar her zaman ekonomik bir rol oynadılar, sonuç olarak sosyal bir rol de oynadılar, çünkü bunu kadınlar kendileri yapmak zorunda, işi onlar yönetti, insanlar karışmadı, kadın kahyalar bile kadın pirinç işçisi tuttu. Aslında bu bölgede uzun bir kadın bağımsızlığı tarihi var ve bu nedenle Gilan ve Mazandaran (Hazar Denizi bölgesi) kadınları genellikle çok önemli bir rol oynayarak sahneye çok net bir şekilde girdiler ve kendi hakları için mücadele ettiler.”

‘Jina’nın ardından olay yerine ilk Gilan halkı gitti’

“Hanlık döneminin tarihinde bile,  kadınları sahneden uzaklaştırmaya çalışsalar da kadınların rolünü, mücadeleye nasıl katıldıklarını görüyoruz. Meşrutiyet döneminde ilk kadın örgütü Gilan'da kurulmuş, Feminist kadınlar da İran'ın savaşçılarından ya da ilk feministlerinden biri olan fedakar Roshank tarafından oluşturulmuştur. Şimdi bile Gilan ve Mazandaran kadınları rollerini örgütlü ve örgütsüz biçimde oynuyorlar ve gizliden gizliye savaşıyorlar ve asla öne çıkmıyorlar. Jina Mahsa Amini'nin katledilme haberinin açıklanmasının ardından olay yerine ilk giren ve ilk can kayıplarını veren bölgelerden biri olan Gilan’dır.”

‘İsimsiz ve işaretsiz mezarlar bulundu’

Konuşmasının devamında son aylarda Evin Cezaevi’nde yaşanan olaylara değinen Sosan Rokhesh, “Geçen ay Evin Cezaevi’nde yaşananlar birkaç gün önce Reşt-Lakan Cezaevi’nde yaşandı. Şu anda Reşt hapishanesi İran'daki en tehlikeli hapishanelerden biri, cezalandırılanlar bu hapishaneye naklediliyor. Kaç kişinin öldürüldüğünü bilmiyoruz, isimsiz ve işaretsiz mezarlar bulundu. Şimdi Gilan'da, muhtemelen ya hapishanede ya da sokaklarda öldürülen kişilerin kimlikleri ortaya çıkıyor ama aileler hala konuşmaya cesaret edemiyor” sözleri ile yaşananlara dikkat çekti.

‘Kadınlar birbirlerinin farkında olmalı’

Kadın hareketini de eleştiren Sosan Rokhesh, "Bu ayaklanma şüphesiz bir devrime yol açacaktır. Kadınlar ‘namus’ cinayetlerine karşı kampanyaya katılıyor ve kadınların özgürlüğü için çalışıyorlar. Ataerkilliğin boyunduruğu altında olduğumuzu ve bu ataerkilliğin bu hükümetten sonra da var olacağını söylemek gerekir. Şekil değiştirebilir ama yok olmaz. Kadınlar birbirlerinin isteklerinin farkında olmalı ve bunu dikkate almalıdır, her bölgenin iklim koşulları ve sosyal koşulları farklıdır. İran'ın istisnai bir durumu var, farklı milletlerden ve farklı kültürlerden oluşan bir ülke. Bu nedenle İran'ın geleceğinde tüm İranlı kadınların haklarını içeren bir kadın hakları mücadelesi için nasıl mücadele etmek istediğimiz planlanmalıdır” diye belirtti.

Kadınlara çağrı: Oturmamalıyız

İran’da ve Rojhilat Kürdistan’ında mücadele eden kadınlara çağrıda bulunan Sosan Rokhesh, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Tüm kız kardeşlerime, annelerime ve kızlarıma çağrım mücadeleye devam etmeleridir. Oturmamalıyız, halkın yanında mücadele safında olmalıyız. Bugün kadınların bağımsızlık mücadelesini, ortak mücadeleyi, tek ses, net bir strateji ile daha ileriye taşımak çok önemli. Acılarımız ortak ve 2023'te bu konuda daha çok çalışıp bölgesel bir hareket başlatmayı temenni ediyorum.”