İran’da kürtaj yasağı: Bedenimiz üzerinde kontrolümüz yok

İran’da kürtaj yasağı nedeniyle güvenli olmayan yöntemler ve sağlıksız koşullarda gebeliklerini sonlandırmak zorunda kalan kadınlar, “Bedenimiz üzerinde hiçbir kontrolümüz yok” dedi.

SARA MOHAMMEDİ

Haber Merkezi – Dünyada her yıl 80 milyondan fazla kadın istenmeyen gebelikler yaşıyor ve bunların 45 milyonu kürtajla sonlandırılıyor. Görülen komplikasyonlar nedeniyle dünyada her yıl yarım milyondan fazla kadın hayatını kaybediyor, 120 milyondan fazla kadın ise sakat kalıyor.

Özellikle kürtajın yasak olduğu ya da belli koşullar altında yapılmasına izin verilen ülkelerde, çeşitli ilaçlar ya da güvenli ve sağlıklı olmayan ortamlarda yapılan kürtaj işlemleri kadınların ölümüne neden oluyor. Kadının hayatı için bir risk oluşmadığı veya fetüsün ciddi fiziksel deformasyonları olmadığı sürece kürtaj yaptırılmasının yasak olduğu İran’da, ilaçlarla ya da güvenli olmayan ortamlarda gebeliklerini sonlandırmak zorunda kalan ve hala sağlık sorunları yaşayan kadınlarla konuştuk.

‘15 yaşında 14 yaş büyük biriyle evlendirildim’

Henüz 15 yaşında iken kendisinden 14 yaş büyük olan biriyle evlendirilen 44 yaşındaki Suret M.’nin 4 çocuğu var. Torununun olduğunu ifade eden Suret, "Çocukluğumda ailem okumama izin vermedi. Ancak 5’inci sınıfa kadar okuyabildim. Evlilik hayatına dair hiçbir şey anlamadığım halde, 14 yaşımda ailem tarafından zorla evlendirildim. Bir yıl sonra 15 yaşımda, ben henüz çocukken en büyük kızım dünyaya geldi" dedi.

‘Doğum kontrol yöntemlerini bilmiyordum’

Toplumdaki ataerkil kültüre ve kız çocuğunun dünyaya gelmesine yönelik karşılaştığı olumsuz tutumlara ilişkin Suret M., "Kızım 2 yaşını doldurduktan sonra tekrar hamile kaldım, o dönemde ne annem ne de eşimin annesi doğum kontrolü yöntemleri hakkında bana bir şey söylemediler; Doğum kontrolü hakkında da hiçbir şey bilmiyordum. İkinci çocuğum da kız oldu. Eşimin ailesi 3-4 ay boyunca benimle doğru düzgün konuşamadı. Çocuğumun kız olduğunu öğrendikten sonra kocam bir hafta eve bile dönmedi” dedi.

İran toplumundaki ataerkillik kültürünün, toplumun ve dinin kadına yönelik tutumunun, kadın haklarının ihlalinin temel nedenleri olduğunu söyleyen Suret M., “Kadınlar babaları, kocaları ve erkek kardeşlerinin rızası olmadan hiçbir şey yapamazlar. Hatta miras paylaşımı sırasında kız çocuklarına ait olan payı zorla veriyorlar; Yarım yamalak o da!  Toplumdaki bu tavrın, zihniyetin değişmesi lazım, bunları hep kızlarıma, oğullarıma anlattım. Benim büyüdüğüm özgüvensizlik duygusuyla kızlarımın büyümesine asla izin vermeyeceğim” diye konuştu.

‘İstemeden hamile kaldım kürtaj hapı aldım’

Evde yapmak zorunda kaldığı kürtaj deneyimine değinen Suret M., şunları anlattı: "Dört çocuğumun (3 kız ve 1 erkek) doğumundan sonra geçen yıl istemeden tekrar hamile kaldım. Bebeği istemediğim ve adımın sigorta sistemine ya da Sağlık Bakanlığı sistemine hamile kadın olarak kaydedilmesinden korktuğum için yasadışı ilaç pazarından kürtaj hapı alıp kullandım. Tabii ki fetüs henüz 45 günlük olduğu için kürtajla uğraşmadım ama aşırı kanama nedeniyle hastaneye gitmek zorunda kaldım."

‘Kadının bedeni üzerinde hiçbir kontrolü yok’

Kürtaj yasağını içeren yasanın aslında kadın karşıtı bir yasa olduğunu vurgulayan Suret M., “Çünkü 9 aylık hamilelik, bu dönemin stresi ve diğer sorunlarına kadın katlanmak zorunda. Sonrasında doğumun acısını, emzirme ve çocuğa bakım sorumluluğunu kadın üstlenmek zorunda, bunların hepsi kadının omuzlarındadır. Ancak İslam Cumhuriyeti hukukuna göre kadının bedeni üzerinde hiçbir kontrolü yoktur ve kadının kaderini belirleyen erkektir" dedi.

‘Sağ yumurtalığım alındı’

Rengine-A.  da İran'da kürtaj yasağı ve yeni yasanın çıkmasından dolayı evinde kürtaj yaptırmak zorunda kalan kadınlardan 38 yaşındaki Rengine-A şunları anlattı:

"Üniversite sınavına hazırlanan liseli bir kızım var. Altıncı sınıfta okuyan bir de oğlum var. Geçen yıl istemeden hamile kaldım ve Javanrud sağlık ağının hamile olduğumu öğrenmesinden korktuğum için teste bile gitmedim ve hamilelik kitlerini kullanarak hamile olduğumu öğrendim. İki çocuğumla tek odalı bir evde yaşıyorum ve başka bir çocuğa bakacak ve büyütecek şartlarım yok. Bu yüzden hamile olduğumu öğrendikten sonra yasadışı ilaç pazarından kürtaj hapı alıp kullandım.

Hapı kullandıktan sonra çok fazla kanamam oldu ve vücudumdan birkaç parça pıhtı düştü. İlk başta bu kanamanın kürtajla alınan fetüs yüzünden olduğunu düşündüm. Ancak bir hafta sonra şiddetli ağrılarla ve baygın bir halde hastaneye kaldırıldım. Ultrason muayenesiyle bebeğin düştüğünü söylediler. Korkudan evet dedim ve ‘hamileydim ve hamile olduğumu bilmiyordum, ağır bir şey kaldırdım ve ardından birkaç gün kanamam oldu’ dedim. Ultrason sonrası jinekolog fetüsün rahim dışında oluştuğunu ve tamamının düşmediğini ancak sadece kalbinin durduğunu söyledi. Doktorlar beni hemen ameliyathaneye alıp sağ yumurtalığımı aldılar ve sezaryen sancılarına da maruz kaldım.”

’Neden ailelerin zorla çocuk sahibi olmaları isteniyor’

Eşinin çiftçi olduğunu belirten Rengine A., “Birkaç parça tarım arazimiz ve kendi evimiz olmasına rağmen bırakın başka bir çocuğu, iki çocuğumun masraflarını bile karşılayamıyoruz" dedi. Rengine A., şunları dile getirdi:

"Bu ülkeye hiçbir umudum yok ki başka bir çocuk bu dünyaya getireyim. Bu fiyatlar ve her geçen gün kötüleşen yaşam koşullarıyla çocuklarımı ne bir gelecek ne de bir iş bekliyor. Bu devletin neden ailelerin zorla çocuk sahibi olmasını istediğini anlayamıyorum. Bu yasa onların işine yarıyor, çünkü ülkenin sermayesinin tamamı onların elinde. Devlet yetkilileri rahat yaşıyor ve talihsiz ve fakir insanların aç karınlarından haberleri yok. Bazen kendimi suçlu hissettiğim doğrudur. Ancak tüm acıya ve strese rağmen hala bebeği aldırdığım için hiç pişman değilim."

‘Hayatımı gözden geçirdiğimde en iyi şeyi yaptığımı söyledim’

Zorla kardeşleri tarafından evlendirilen ve eşi tarafından şiddet gören 24 yaşındaki Ş. M. de evde gebeliğini sonlandırmak zorunda kalan kadınlardan. Ş. M., "Annem ve babamı bir yıldan kısa süre içinde kaybettim, kardeşlerim de beni zorla evlendirdi. Çünkü kardeşlerim onlarla yaşamamı istemiyordu. Hamile kaldığımda henüz 20 yaşındaydım. Kocam ağzı bozuk bir adamdı ve beni dövüyordu. Evliliğimizden bir yıl sonra hamile kaldım ve bir arkadaşımın yardımıyla kürtaj hapı alarak gebeliğimi sonlandırdım” dedi. Hapları satan kişinin sadece kocalarıyla birlikte giden kadınlara hap sattığını anlatan Ş. M., şunları dile getirdi:

“Dava açılmasın diye arkadaşımdan bunu benim için yapmasını istedim ve o da benim yaşam koşullarımı bildiği için eşiyle birlikte gidip bana hapları aldı. Eşim hamileliğimi öğrendiğinde tavrı biraz değişti ve ben ikilemde kaldım. Bir gece hiçbir sebep yokken bahane aradı, benimle kavga etti ve beni feci şekilde dövdü. Ben de hapları hiç gecikmeden kullandım ve ertesi gün ağrılarım başladı. Kimseye söylemedim ama kız kardeşim ve eşimin ailesi dayak yediğimi biliyorlardı ve dayak yediğim için düşük yaptığımı sanıyorlardı. Eşimin ailesi dava açılır da çocukları eziyet çeker diye beni hastaneye götürmekten korktu.”

Bu koşullara rağmen 4 buçuk aylık fetüsü evde düşürdüğünü söyleyen Ş.M., “Uzun bir süre ruhsal durumum iyi değildi. Bazen kendimi suçlu hissettim. Ama hayatımı gözden geçirdiğimde sakinleştim ve en iyisini yaptığımı söyledim kendime. Şimdi düşünüyorum da hiç pişmanlık duymuyorum, hatta o dönemde hayatımın en doğru kararını verdiğimi de düşünüyorum" diye konuştu.

‘Babam, sabırlı olup çocuk doğur sorunlar çözülür derdi’

Kirmanşah şehrinde 14 yıl önce bir akrabasıyla evlendiğini anlatan 34 yaşındaki Şehin S. de, evlendikten birkaç ay sonra eşinin madde bağımlısı olduğunu öğrendiğini anlattı. Şehin S., “Daha sonra eşimin ailesiyle konuştuğumda oğullarının durumunu kabul etmek yerine bu konuyu inkar ettiler. Kendi ailem de kız çocuğunun beyaz elbiseyle evden çıkıp kefenle dönmesi gerektiği şeklindeki ataerkil anlayış nedeniyle, boşanmayı kusur olarak gördükleri için beni eşimin evinde kalmaya zorladı. Babam şikayetlerime yanıt olarak ‘erkeğin erkek olması yeterli, hayat devam ediyor. Sabırlı olup çocuk doğur, sorunlar çözülür’ derdi” diye konuştu.

‘O gün çektiğim acıyı hiçbir zaman unutmayacağım’

İstemeden hamile kaldığını ve korkudan kimseye söylemediğini dile getiren Şehin S., “Komşumuz olan bir arkadaşımla konuşup bu şartlarda bebeği aldırmak istemediğimi söylediğimde evde bunu yapan bir kadın tanıdığını söyledi. Arkadaşımla o kadının yanına gittik. O gün çektiğim acıyı hiçbir zaman unutmayacağım" dedi. Sağlıklı olmayan ortamda yaptırdığı kürtaj nedeniyle rahim yapışıklığı sorunu yaşadığını anlatan Şehin S., şunları dile getirdi:

"Sefil bir halde evime döndüm. Eşim evde değildi ve ben de arkadaşımla birlikte ağır eşyaları kaldırarak varlığından haberdar olmadığım bebeği düşürmüş gibi davranmak için tüm ev eşyalarını bahçeye taşıdık. Eşim eve gelene kadar geceye kadar şiddetli ağrı ve kanamaya katlandım. Eşim gelince beni hastaneye götürdü ve ultrasondan sonra kürtaj yaptılar. Aileme ve eşime de hamile olduğumu bilmediğimi söyledim. Evi temizlerken bebek düştü dedim.”

‘Hamile kalamasam da pişman değilim’

8 yıl birlikte yaşadıktan sonra eşinden ayrıldığını söyleyen Şehin S., “Şu anda annemle yaşıyorum. Doktorlar hiçbir zaman hamile kalamayacağımı söylese de yine de yaptığım işten pişman değilim. Çünkü belki işin içinde bir çocuk olsaydı kocamdan asla boşanamazdım" dedi.