İran’da kadınlar: Özgürlüğe çok yakınız

İran ve Rojhilat Kürdistan’da süren ayaklanmalarda yer alan kadınlar, “Özgürlük yakın. Tüm baskılara rağmen sokakları terk etmeyeceğiz” dedi.

Sine- Jîna Mahsa Amînî’nin “ahlak” polisleri tarafından katledilmesiyle İran ve Rojhilat Kürdistan’da 16 Eylül’de başlayan ayaklanmalar sürüyor. İran rejiminin tüm baskılarına rağmen halk sokakları terk etmedi. Kadınların “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla ayaklanmalara öncülük ediyor.

İran İslam Cumhuriyeti ilk ve en etkili darbeyi kadınlardan aldı. Ayaklanmalarda ilk günden itibaren gösterilere katılarak yaralıları tedavi etmek için bir komite oluşturan kadınlar, şehrin kapılarına ve duvarlarına sloganlar yazmaya, meşru müdafaa için kokteyller ve yangın çıkarıcı cihazlar yapmaya Basij üssünü ve Devrim Muhafızları ile ilgili yerleri ateşe vermeye kadar birçok şeyi gerçekleştirdiler. Sine kentindeki kadınlar, ne olursa olsun sokakları terk etmeyeceklerini ve özgürlüğe yakın olduklarını söylüyor.

‘Tüm grevlere katılacağız’

Sine’de esnaf olan A.J, “40 yaşındayım ve evliyim. Eşim sokak eylemlerine katılmasa da tüm eylemlere katıldım. Amacım, kırk yıldır bize normal bir hayat hasretini çektiren bu diktatör hükümete karşı mücadele etmektir. Çocuğumun benim yaşadığım koşullarda büyümesini ve yaşadıklarımı yaşamasını istemediğim için protestolara katıldım” diyor. Bütün grevlere katılıp dükkanını kapattığını ifade eden A.J, “Kardeşimle birlikte dükkanı işletiyoruz. Defalarca dükkana gelip bizi ‘neden dükkanı kapatıyorsunuz’ diye tehdit edip bunu bir daha yapmamamız için sözleşme imzalamamızı istediler. Ancak bu bizi yıldıramaz. Tüm eylemlere katılacağız” ifadelerini kullanıyor.

‘Göstericilerin tutuklanmasını engelledik’

Dükkanlarının iki kapısı olduğunu sözlerine ekleyen A.J, “Yoğun protestolar sırasında göstericilerin tutuklanmaması için onları arka kapıdan çıkartıyorduk. Böylelikle tutuklanmalarını engelliyorduk. Elimden geldiğince bu devrime katkıda bulunmaya çalıştım. Gösterilere katılmak, dükkanları kapatmak, şehrin duvarlarına sloganlar yazmak, gündüzleri başörtüsü olmadan dolaşmak vb. şekilde faaliyetlerde bulundum” diye konuşuyor. A.J, mahalledeki çok sayıda komşu ve esnafın tutuklandığını, bir kısmının ağır kefaletlerle serbest bırakıldığını, bir kısmının da halen cezaevinde olduğunu anlatıyor.

‘Esnaf baskı gördü’

İdam cezaları ile infazlarıdan söz eden A.J, “Bu devrim konusunda iyimserim ve biliyorum ki tüm öfkemizi savaşacak güce çevirirsek zafer bizim olacaktır. Evde oturmanın kimseye faydası yok. Düşündüğümüzden çok daha fazla yol kat ettiğimizi, durmamamız, yorulmamamız gerektiğini düşünürüz” diyor. A.J, esnafın başına gelen sorunları ise şu sözlerle anlatıyor:

“14-16 Aralık grevlerinden sonra çok sayıda dükkânı mühürlediler ve üç yüze yakın esnafın hesabını bloke ettiler. Bununla da sınırlı kalmayıp bazılarını hapse attılar. Esnaf bu süreçte çok baskı gördü ama gençlerimizi feda edip zafere kadar devam ediyoruz.”

‘Özgürlük yakın’

Spor Antrenörü S.M. de “İlk günlerden beri sokaklardayım. Jîna Amînî’nin katledilmesine karşı olarak sokaklara çıktım. Ben bir spor koçuyum ve tüm kadınlara fiziksel olarak formda olmalarını ve protestolarda en azından koşmalarını öneriyorum. Bacaklarıyla kendilerini savunabilirler. Fiziki hazırlık yapmadan sokağa çıkmayı yanlış buluyor ve herkesin bu devrimde yeteneğine göre rol oynaması gerektiğine inanıyorum. Biz bu devrime inanıyoruz ve öldürmeler ve tutuklamalar bizi hayal kırıklığına uğratmayacaktır. Özgürlüğün yakın olduğunu biliyoruz. Uzun bir yol da olsa bu yolda var gücümüzle yürüdük ve geri dönmeyeceğiz” diyor.