‘İran’da kadın tutuklular her koşulda direnişlerini sürdürüyor’

İran’da kadın tutsakların direnişine dikkat çeken Parveen Azad, “Tüm baskılara karşı direnişlerini her koşulda sürdürmeye devam ediyorlar” diyerek, ortak akıl ve birlik ile protestoların genişletilmesi gerektiğini belirtti.

MÜJDE KIRMAŞANÎ

Haber Merkezi – İran’da ‘Jin Jiyan Azadî’ ayaklanmalarıyla onbinlerce insan sokaklara döküldü ve özgürlük için haykırdı. Kadınların öncülüğü ile başlayan direnişe herkes katıldı. Protestolarda  yüzlerce kişi gözaltına alındı işkence gördü, katledildi ve idam edildi bu şekilde toplum içerisinde korku ve baskı arttırılmaya çalışıldı. İran devleti gazeteci Pexşan Ezîzî ve işçi hakları aktivisti Şerife Muhammedi’ye verilen idam cezaları başta olmak üzere yüzlerce kişiye verilen idamlar ile toplumu sindirmeyi amaçlıyor. Kadın ve çocuk hakları savunucusu Parveen Azad, İran İslam Cumhuriyeti’nin kadınlara yönelik baskılarını ve kadınların bu baskılar karşısındaki direnişini ajansımıza anlattı. İran ve Doğu Kurdistan’da kadınlara yönelik baskıların gün geçtikçe artığını belirten Parveen Azad, “Tahran’da Jina Mahsa Amini’nin ‘ahlak polisleri’ tarafından katledilmesiyle başlayan ‘Jin, jiyan, azadî’ devrimi kadınlar öncülüğünde gerçekleştirildi. Zaten var olan baskılar devrimin başlamasıyla daha da artırıldı. İran rejimi halk ve kadınlar arasında korku yaymak amacıyla idam, işkence, tutuklama ve daha birçok baskı aracını devreye koydu. Şiddetli baskılara rağmen halk ve özellikle kadınlar direnişlerine devam etti” diye belirtti.

‘Kadınların protestoları direnişte ısrarlarını gösteriyor’

Özellikle cezaevlerinde kadın tutsakların direnişlerine dikkat çeken Parveen Azad, sözlerine şöyle devam etti: “İran’ın farklı şehirlerindeki cezaevlerinde ‘İdama Hayır’ protestoları gerçekleştiriliyor. Bu protestolar özellikle ‘Jin, jiyan, azadî’ direnişi sonrasında tutuklanan 35 yaşındaki Reza Rasaei’nin idamından sonra başladı. Kadınların başlattığı protestolar kadınların direnişte ne kadar kararlı olduklarını da gösterdi. Bu diktatörlük sisteminden kurtulmak için bu rejimi devirmenin başka yolu yoktur ve bu rejim var olduğu sürece baskılar, idamlar, saldırılar olacaktır.”

‘İdam cezası alan tutsaklar kendilerini savunamıyor’

Reza Rasaei’nin idamını protesto eden Pexşan Ezizi ve Werişe Muradi’nin de aralarında bulunduğu 15 kadın tutsak hakkında telefon yasağı, avukatlarıyla görüş yasağı gibi çeşitli cezalara tabi tutulduklarını söyleyen Parveen Azad, “Haklarında idam kararları verilen kadın tutsaklar avukatlarıyla görüşemedikleri için davalarını savunamıyor. Bu durum onların daha fazla infazla karşı karşıya kalmasına neden olacaktır. Kadınlar bu baskılara tepki olarak hem cezaevinin içinde hem de dışında eylemler yapıyor. Tutsaklar içerde direnişlerini sürdürürken, aileler ise dışarıda toplanarak sloganlarla tutuklu yakınlarına destek veriyor” sözlerine yer verdi.

‘Kadınlar baskı ve işkencelere karşı eylemler düzenledi’

Tutsak kadınlara yönelik tecavüz saldırıları ve işkencelere değinen Parveen Azad, “Narges Mohammadi, yazdığı kitapta cezaevlerinde yaşanan tecavüz ve cinsel saldırılara dikkat çekiyor. Devrimden sonra İran rejimi tutuklu kadınları işkence altında itirafa zorluyor. Bu sırada baskılar, tecavüzler, cinsel saldırılar hep uygulandı. Tutsak kadınlar, ‘Aban 98 ayaklanmaları- Kasım 2021’ ve ‘Jin, Jiyan, Azadî’ devriminden sonra çocukları katledilen ailelere sürekli destekte bulundu. İçerde de olsa dışarıda da olsa kadınlar direnişten asla geri dönmeyecektir. Kadınlar öyle bir siyasi gelişme düzeyine ulaştı ki, ekonomik sorunlar, başörtü dayatması, baskı ve işkenceler başta olmak üzere çeşitli konularda eylemler düzenleyerek seslerini duyuruyorlar. Hemşireler, emekliler, öğretmenler, toplumun farklı kesimleri, özellikle de her zaman daha çok baskı altında kalan kadınlar, ortak akıl ve birlik ile protestolarını genişletmeli” çağrısında bulundu.

‘Tutsak kadınların direnişleri karşısında saygıyla eğilmek gerekiyor’

Parveen Azad, konuşmasının sonunda şunları söyledi: “Tutsak kadınların direnişi karşısında saygıyla eğilmek gerekiyor. Tüm baskılara karşı direnişlerini her koşulda sürdürmeye devam ediyorlar. Halen tecavüz, işkence, görüş yasağı, sağlık sorunları gibi cezaevinin zorlu koşullarıyla mücadele ediyorlar. Kadınların cezaevlerinde dezavantajlı durumda olduğunu biliyoruz. Ancak tüm bu zorluklara rağmen mücadeleyi bırakmamışlar ve sadece İran toplumunun değil, dünyaya seslerini ulaştırmak için direnişlerini her geçen gün yükseltiyorlar. Uluslararası insan hakları örgütleri, siyasi partiler ve çeşitli kurum kuruluşlar da cezaevlerindeki baskıların ve bu baskılar karşısındaki direnişin farkında. Tutsak kadınlar, siyasi tutsakların serbest bırakılması, idam cezalarının durdurulması, sağlık sorunu yaşayan tutukluların tedavi edilmesi için hükümetlere mesaj vermek amacıyla her gün protesto yapıyor. Kadınların her gün mesajlarıyla, isimleriyle, anlamlı sesleriyle tüm dünyaya ilettikleri talepler bunlar.”