İran’da işkenceye karşı kadın direnişi kazandı: 8’inci koğuş kapatıldı
Bir dönem tutsak olan insan hakları aktivisti Mojgan Ilanlou, direnen kadınlar ve yapılan işkencelerle hatırlanan Karçak Cezaevi’nin 8’inci koğuşunun kapandığını, “Zaferimizi kutluyoruz” sözleriyle duyurdu.
Haber Merkezi- İran ve Rojhilatê Kurdistan’da 16 Eylül’den bu yana devam eden ayaklanmalara destek veren insan hakları aktivisti Mojgan Ilanlou, kendisinin de bir dönem tutuklu olarak kaldığı Karçak Cezaevi 8’inci koğuşun kadınların verdiği direnişle kapatıldığını dijital medya hesabından duyurdu.
Mojgan Ilanlou, 8’inci koğuşun kapandığı bilgisini duyurduğu paylaşım şöyle:
“Bu haber birçok insan için sıradan bir bilgi olabilir. Çağdaş tarihin en korkunç zamanlarından birinde havasız, susuz zındanlara hapsolmuş biz kadın tutsaklar için bu haber farklı bir anlam ifade ediyor. Tutuklanarak Karçak Hapishanesi’nin 8’inci koğuşuna gönderildik. Koğuş bir korku filmi sahnesini andırırdı. Öyle kalabalıktı ki o yoğunluktan tek bir ses bile çıkmıyordu. Sistemden rahatsız olanların konulduğu bir koridordu. 8’inci koğuşta korkan kız çocuklarını sakinleştirmeye, saçlarına giren bitleri kontrol ederek yayılmasını engellemeye çalışır ve enfekte olan hastaları diğer tutsaklardan ayırmaya çalışırdık. Cezaevi’nin bize verdiği yemeği dağıtan görevli utanç içinde, ‘Yazıklar olsun, bu küçük tencereyi verdiler. 60-100 kişiye bölüştürün’ derdi. O küçük kızların gözyaşlarına, çaresizliğine tanık olurduk.
Başımıza gelenler bir gün anlatılacak
Başımıza gelenler bir gün anlatılacak ama ‘8’inci bölüm kapandı’ haberi geldi ve bugün bu zaferimizi kutladık. Anlatacak hikayeleri, yazacak şiirleri ve açığa çıkaracak sırları olan bir kadın kuşağının direnişinin kutlanması...
Zaman ve mekânın izini kaybetmemek için hücrenin kiremitlerini ve taşlarını saydığımız karanlık ve soğuk günleri hatırlıyoruz. Gökyüzünü görmeye hasret kaldığımız günleri, hücrenin tavanına iliştirilmiş pencereden ilk güz yağmurunun kokusunu soluduğumuz günleri anıyoruz. Rüyalarımızda yanlarına alsın diye penceredeki tel örgülerin arkasından ailelerimize haber gönderdiğimiz göçmen kuşun sesini hatırlamak... Islak göz bağlarını ve sıska bileklerimize bağlanan ağır bilezikleri hatırlamak... Teşekkürler kendi şehrimizin, Tahran'ın göğünün altında birbirimizi görme hayalinin gerçekleşmesine ve hücrede özgür olunca yapmak için söz verdiğimiz tüm hayallerimize. Birgün sevgili Tahran sokaklarında birbirimize sarılmanın hayalini kurardık ve bugün birbirimize sarıldık.
Tutuklu arkadaşlarımızın Evin cezaevindeki yeri boşaltılsın.
Jin, Jiyan, Azadi
Siyasi tutsaklar serbest bırakılsın…”