‘İran’da halklar ilk kez kadınların başlattığı bir ayaklanmaya katılıyor’

İran'da başlayan isyan, ülke tarihinde ilk kez kadınların öncülük ettiği, halkın geniş kesiminin katıldığı bir ayaklanmaya dönüştü. Kürdistan İnsan Hakları Ağı üyesi Fatime Kerîmî, Rojhilat'taki eylemlerin ayaklanmada belirleyici olduğunu söyledi.

ŞAHLA MOHAMMADİ

Haber Merkezi- Jina Mahsa Amini’nin ‘ahlak’ polisleri tarafından katledilmesinin ardından İran ve Rojhilat Kürdistan’da kadınlar öncülüğünde başlayan “Jin, jiyan, azadî” ayaklanması 7 aydır devam ediyor.Kürdistan İnsan Hakları Ağı Üyesi Fatime Kerîmî, Jina İsyanı’nın ardından başlayan halkların ‘devrim ayaklanmasını’ ve hükümet baskılarını anlattı.

Son ayaklanma ile İran’daki geçmiş protestolar arasındaki farkları değerlendiren Fatime Kerîmî, “Bu ayaklanma önceki ayaklanmalardan çok farklı. İlk defa genel olarak halklar kadınların öncülüğünde başlayan bir harekete katılıyor. Bu ayaklanmanın kıvılcımı kadın meselesinden çıktı. İran toplumu 20’nci yüzyılın başından beri hep çeşitli hareketlere tanık oldu ancak her seferinde çeşitli nedenlerle kadın sorunları marjinal meseleler haline geldi. Halkların ayaklanması bastırılırken, İran’da yaşayan Beluciler ve Kürtler gibi etnik grupların rolleri çok önemli olmuştur” şeklinde konuştu.

‘Talepler artık reformist değil’

Jina İsyanı’nın daha radikal bir ayaklanma olduğuna dikkat çeken Fatime Kerîmî,  “Talepler artık reformist talepler değildi. Protestocular talebi İran İslam Cumhuriyeti’nin sistemsel olarak tümden değişmesini istiyorlar. Rojhilat Kürdistan’daki direnişe devlet baskısı daha fazlaydı. Verilere göre en çok hak ihlalinin yaşandığı bölge oldu. Siyasi tutukluların çoğu, idam edilenlerin çoğu Rojhilat Kürdistanlı. Jina’nın katledilmesinin ardından Rojhilat Kürdistan’ın neredeyse tüm kentlerinde eylemler başlatıldı. Büyük bir protesto dalgasına şahit oldu” dedi.

Sağlıklı veriler elde edilemiyor

Kürdistan'ın çeşitli insan hakları örgütlerinin yayınladığı istatistiklere göre birkaç gün öncesine kadar ülke çapındaki gösterilerde en az 122 kişinin hayatını kaybettiğini belirten Fatime Kerîmî, sözlerine şöyle devam etti:

“Ancak Kürdistan İnsan Hakları Örgütü'nün doğruladığı istatistiklere göre de Rojhilat’ta 123 kişi öldürüldü. Bu protestolarda binlerce insan yaralandı ve ne yazık ki kesin istatistikler yok. Hatta ölenleri teyit etmekte sorun yaşıyoruz. Örneğin Arian Khosh'tan bahsedebiliriz. Bu yaralı protestocunun adı hayatını kaybedene kadar kaydedilmedi ve Kürdistan İnsan Hakları Örgütü bir süre sonra ölüm haberini doğrulayabildi. Sonuç olarak yayınlanan istatistiklere dikkat etmeliyiz. Bu nedenle ülke çapındaki protestolarda en az 123 kişinin öldüğünü ve baskıların şiddeti nedeniyle yaralı sayısına ilişkin kesin istatistikler bulunmadığını söyleyebiliriz. Yaralıların birçoğu ellerinden ve ayaklarından yaralandı.”

Aileler tutuklamaları gizliyor

Tutuklananlara ilişkin de kesin istatistiklerin bulunmadığını dile getiren Fatime Kerîmî, “Güvenlik güçlerinin tehdit ve baskıları nedeniyle birçok aile yakınlarının tutuklandığını kamuoyundan gizliyor. Tutuklananların kesin istatistikleri mevcut değil ancak Kürdistan İnsan Hakları Örgütü, bin 700’den fazla kişinin adlarını, şehirlerini, tutuklanma nedenlerini doğrulayabildi. Mevcut verilere göre yaklaşık 124 kişiye de ceza verildi. Öte yandan mahkumlara yönelik fiziksel, psikolojik ve cinsel işkence uygulanıyor. Cezaevlerinin koşulları, uygulanan işkence türleri, tutuklulara ve ailelerine yönelik tehditler çok farklı olabiliyor. Hapishaneler ve gözaltı merkezleri ülke çapındaki ayaklanmanın intikamının alınacağı bir yer haline getirildi. İran İslam Cumhuriyeti’nin amacı halk arasında korku yaymaktır. İran cezaevlerindeki işkence düzeyi hak arasında yaygınlaştırıldı. İran İslam Cumhuriyeti, protestoculara karşı her türlü işkenceyi kullandı” diye konuştu.

Tabular kırıldı

Fatime Kerîmî, devrimci ayaklanmada kadınların öncü rolüne dikkat çekerek, "Bu devrimci ayaklanmanın temel taleplerinden biri kadın meselesiydi. Kadınlar ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganıyla tüm kentlerde ayaklandı. Ardından devlet ve hükümet yetkilileri kadınlara her türlü baskı politikasını uyguladı. Kadınlar hakkında konuştuğumuzda istatistikler erkeklerden çok daha az yayınlanıyor. Ayaklanmadan önce kadınların siyasi aktivist, protestocu olabileceği tabusu ailelerde kırılmamıştı. Ancak bu kez durum önceki dönemlere göre çok farklıydı ve kadınların bizzat yayımladıkları anlatımlara göre ailelerin de kadınlara ve kızlarına destek olduğunu gördük” şeklinde konuştu. 

Kadınlarda tutuklanma oranı daha fazla

Fatime Kerîmî, söz konusu tutuklama ve cinsel tehdit konuları olunca ailelerin ve kadınların tedirginlik hissettiğini kaydetti. Fatime Kerîmî, “Kadınlardan alınan duyumlara göre kadınlarda tutuklanma oranı çok daha fazla. Ayaklanmada Rojhilat Kürdistan’ın ilgi odağı haline gelmesi, birçok klişenin kırılmasını da hazmedemeyen devlet, bazı kadın aktivistleri serbest bıraktı. İran İslam Cumhuriyeti Rojhilat Kürdistan’ın ilgi odağı haline gelmesini istemedi. Ancak kadınlara duruşmalarda ceza verilmesi durumunda ise planları tutmayacak. Öte yandan kadınlar birçok eylem düzenliyor. Ancak medyada pek yansıtılmıyor. Aileler ve çevre baskısı nedeniyle böylesi bir sonuç ortaya çıkıyor. Bu yüzden kadınlara yönelik yaşanan baskının boyutunu yansıtamıyoruz. Ama tanık olduğumuz şey; birçok kadının yaralandığı, tutuklandığı ve ailelerin tehditlere maruz kaldığı” diyerek sözlerini noktaladı.