İdlib'de Türk devletine ait askeri araçlar ölüm saçıyor
Türk devletine ait askeri araçlar, İdlib’de ölümlü kazalara neden oluyor. Kazalarda yakınlarını kaybedenler ve kazaların görgü tanıkları, “Hesap verebilirlik ve önleyici tedbirlerin olmayışı kazaların tekrarlanmasına yol açıyor” dedi.
HADEEL AL-OMAR
İdlib- Türk devleti ve çetelerinin Kuzey ve Doğu Suriye’deki işgal saldırıları devam ederken, Suriye’nin kuzeyindeki İdlib şehrinde de Türk devletine ait askeri araçların yaptığı kazalar kadın ve çocuklar yaralandı ve yaşamını yitirenler oldu.
‘Çocuğumu öldürdüler, hesap dahi vermediler’
Bunlardan biri olan 8 yaşındaki Rasha Al-Jabban, 2022 yılının sonlarında Sarmada kentinde yolun karşısına geçerken Türk askeri aracının çarpması sonucu hayatını kaybetti. Rasha Al-Jabban’ın annesi Hayat Al-Jabban, "Çocuğum karşıdan karşıya geçmeye çalışıyordu, ama Türk devletine ait askeri araç aniden ve çok hızlı bir şekilde ortaya çıktı. Aracın sürücüsü durmaya bile çalışmadı ve sanki hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti. Çocuğum yaşamını yitirdi ve olayın üzerinden iki yıl geçmesine rağmen hesabı dahi verilmedi. Acım dinmiyor ve çocuğumu unutamıyorum” dedi.
Çarpma sonucu yaralandı
İdlib kentinde 2019 yılının Temmuz ayında Türk devletine ait aracın çarpması sonucu ağır yaralanan 37 yaşındaki Maryam Al-Zaarour da, “Kentin kalabalık pazarından geçerken Türk devletine ait aracın çarpması sonucu yaralandım. Türk devletine ait araçların neden olduğu kazalar sadece bireysel hatalar değil, aynı zamanda insan haklarının doğrudan ihlalidir” şeklinde konuştu.
‘Yaşanan kazaların birinci sorumlusu Türk devletidir’
Halep Hukuk Üniversitesi'nde iki yıl eğitim gören Maryam Al-Zaarour, son dönemde yaşanan olaylar nedeniyle eğitimine ara verdiğini söyleyerek, "Askeri operasyonlarda ve İdlib'de yaşananlar sırasında sivillerin zarar görmemesini sağlamak herkesin sorumluluğundadır. Ancak görülüyor ki, sivillere yönelik yaşanan hak ihlalleri konusunda hesap verilmiyor ve adalet yerine getirilmiyor. Yaşanan kazaların birinci sorumlusu Türk devletidir, ikincisi ise kenti yönetenlerdir. Sivillerin güvenliğinin sağlanması için Türk devletine sınır koymak gerekiyor. Uluslararası toplum ve insan hakları kuruluşları hak ihlallerine karşı sorumlu davranmalıdır” ifadelerinde bulundu.
Yaşanan kazaların görgü tanıklarından Roaa Al-Şarif ise, Türk devletine ait bir aracın okuldan dönen bir çocuğa çarpmasına tanık olduğunu söyledi.
Roaa Al-Şarif, “O anı asla unutamıyorum. Çocuk yerde hareketsiz yatıyordu. Kadınlar ve halk yaşanan bu kazalara karşı tepkilerini göstermelidir. Yakınlarını kaybeden ailelere hukuki destek De sağlanmalıdır. Yaşanan hukuksuzluklar medyada yer almıyor” diye belirtti.
‘Hesap verebilirlik ve önleyici tedbirlerin olmayışı…’
Roaa Al-Şarif, yerel medyanın büyük ölçüde Türk devletini eleştirmekten kaçınan siyasi baskıya maruz kaldığına dikkat çekerek, sözlerini şöyle tamamladı: “Sivillerin güvenli ve özgür bir yaşama devam edebilmesi için yaşanan hukuksuzluklara acil müdahale edilmesi gerekiyor. Yereldeki yetkililer sivillerin can güvenliğini korumak için gerçek adımlar atmalı. Hesap verebilirlik ve önleyici tedbirlerin olmayışı bu kazaların tekrarlanmasına yol açıyor. Sorumlu yetkililer hesap vermedikçe bu durum değişmeyecek.”