İdlib’de dini kışkırtmalarla kadınların yaşam alanları daraltılıyor

İdlib şehrindeki HTŞ’ye bağlı gruplar camiler ve sokaklarda dini kışkırtmalarla kadın düşmanlığını yayıyor. Psikolog Samar Al-Thalja, “Erk zihniyetin son bulması için mümkün olan her biçimde mücedele edilmelidir” dedi.

ASİNAT AL-MUHAMMED

İdlib – Türk devleti ve ona bağlı Heyet Tahrir Al- Şam (HTŞ) çetelerinin işgali altındaki İdlib'de kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddetin her türlüsü yaşatılıyor. HTŞ liderliğinde İdlib şehrini kontrol eden İslami gruplar, yaşamın her alanında kadın haklarını ve özgürlüğünü kısıtlarken, camiler ve yollarda da dini kışkırtma yoluyla kadınlara yönelik nefret söylemini yaymaya çalışıyor. Kentte son dönemlerde kadınlara dönük olumsuz uygulamalarda artış yaşanırken, bu durum kadınlara yönelik suç oranlarının fazlalaşmasına da neden oldu. 

‘Erkeklere kadın düşmanı söylemler empoze ediliyor’

İdlib kentindeki bir yardım kuruluşunda çalışan 32 yaşındaki Randa Al-Awad, “Eşim bir camide dinlediği vaazde çalışan kadınlarlar için ‘ahlaksızlık, haram’ tanımı yapılmış ve çalışan kadınlara karşı çıkma çağrısı yapılmış. İşe başladığım yıllarda eşim bu zihniyette değildi, aksine beni her zaman teşvik eder ve çalışma yaşamında yer almam için cesaret verirdi. Ancak HTŞ’nin özellikle erkeklere empoze ettiği kadın düşmanı düşüncelerden kaynaklı eşimde de değişiklikler yaşandı. Ya işi bıracaktım yada boşanacaktım. İki seçenek arasında kaldım. Sonuç olarak işimi bırakmak zorunda bıraktım” dedi.

‘Kadınları zor seçimlerle karşı karşıya bırakan politika uygulanıyor’

Aşırıcı grupların cami vaizlerinin çalışmalarını yoğunlaştırdığını aktaran Randa Al-Awad şu ifadelerde bulundu: “Kadınların evlerinden çıkmaları engellenecek, çeşitli bahanelerle kadınların giyim ve kuşamları kontrol edilecek, kadın özgürlüğünden geriye ne kaldıysa ortadan kaldırmak için dini söylemi güçlendirme yoluna başvuracaklar. Kadınları zor ve çetin seçimlerle karşı karşıya bırakan bir politika uygulanıyor. Eşimdeki bu değişimlerde hayatımızı altüst etti. Artık en ufak aktivite sorun haline geldi. Markete gitmek, evden çıkmak gibi günlük işler dahi eşimin bilgisi dahilinde gerçekleştiriliyor.” 

‘Bilinçlendirme çalışmaları yürütüyoruz’

İdlib kentindeki kadınları güçlendirme merkezlerinden birinde çalışan 28 yaşındaki Samia Al-Jundi, “Dini inançlar nedeniyle çalışmalarımı arkabalarımdan ve sosyal gruplardan saklamak zorunda kalıyorum. Cami vaizlerinde, çalışan kadınlar ‘ahlaksız’ olarak değerlendiriliyor. Bizler kamp alanlarında bilinçlendirme ve kadınları destekleme çalışmaları yürütüyoruz, ancak çoğumuz eşlerimizin engellemeleriyle karşı karşı kalıyoruz. Evli olan kadınlar, erkeklerin ve toplumsal baskılar sonucu işlerini ve eğitimlerini bırakmaları yönünde baskılarla karşılaşıyorlar. Bu durumdan kaynaklı kadınlara yönelik çok sayıda fiziksel ve sözlü şiddet gerçekleştiriliyor” dedi.

Yaşadığı sosyal ve psikolojik baskıdan kaynaklı defalarca işinden ayrılmayı düşündüğünü belirten Samia Al-Jundi, sözlerini şöyle tamamladı: “Kadınlara yönelik dini kışkırtma ve nefret söylemleri yayılıyor. Kadınlar aynı anda ailevi ve toplumsal kışkırtmalarla karşı karşıya kalıyor. Kadınlar hiçbir dayanağı olmayan dini bahanelerle suçlanıyor. Kadınların maruz kaldığı tüm ihlal ve tacizler gelecek açısından birçok tehlikeye yol açacaktır.”

‘Çadırdan çıkar çıkmaz peçe takmaya zorlanıyorum’

Güvenlik nedeniyle ismini açıklamak istemeyen 29 yaşındaki genç bir kadın da, kamplarını çevreleyen camilerde kadınlara karşı kışkırtıcı din kültürünün yayılmasıyla ağabeyinin baskılarına maruz kaldığını aktardı. Çadırdan çıkar çıkmaz peçe takmaya zorlandığını belirten genç kadın, “Onların zihniyetine göre bütün kadınlar  mahremdir ve kadının sesi yasaktır. Günlük işlerimi yürütmek için sürekli çadırdan çıkmak zorunda kalıyorum ve her seferinde stres altına giriyorum. Ağabeyim HTŞ’ye bağlı kişilerin denetlediği vaaz sohbetlerine sık sık katılıyor. Vaazlerde beyinleri yıkanıyor. Ağabeyim çok değişti ve sürekli beni kontrol altında tutmak istiyor. Karşı çıktığımda ise şiddetine maruz kalıyorum. Bu durum psikolojik, fiziksel sorunlara neden oluyor” sözlerine yer verdi.

‘Kadınların rolleri güçlendirilmeli’

İdlib’de kadınların yaşadığı sorunları ve psikolojileri üzerindeki etkiyi değerlendiren Psikolog Samar Al-Thalja, “Cehalet ve toplumsal farkındalık eksikliği nedeniyle İdlib şehrindeki yerel topluluklar din adına kışkırtılıyor ve şiddete teşvik ediliyor. Kışkırtıcılar, erkeklere kadınları disipline etme ve taciz etme hakkı veren dini metinlere odaklanıyor. Din adı altında kadınlar şiddete maruz bırakılırken, aynı zamanda kadın katliamları başta olmak üzere kadınlara yönelik birçok suçun işlenmesine neden oluyor. İdlib'de kadınlara ve kız çocuklarına yönelik yüksek düzeydeki suçlardan da açıkça görülüyor. Kadınların rollerinin güçlendirilmesi ve yaşanan erk zihniyetin son bulması için mümkün olan her biçimde mücadele edilmelidir” şeklinde konuştu.