Êzidî kadınlar öz savunma eğitiminde: Ekmek ve sudan daha büyük ihtiyaç

Kendini savunmayı öğrenmek Êzidî kadınlar için neredeyse olmazsa olmazlardan biri. Dile kolay 74 yazılı soykırım başlarından geçmiş köklü bir inanç grubuna mensuplar ve şimdi silah kuşanıp kendilerini, yurtlarını savunmayı öğreniyorlar.

EVÎN ZENDA

Şengal – Êzidîler yüzlerce yıl soykırım saldırılarına maruz kalırken, 3 Ağustos 2014 tarihinde de IŞİD’in vahşi katliamlarına tanık oldular. Tüm dünyanın gözü önünde insanlık dışı yöntemlerle katledildiler, binlerce kadın kaçırılarak köle pazarlarında satıldı, birçoğu dağ yolunda Ağustos ayının kavurucu sıcağında açlık ve susuzluk nedeniyle yaşamını yitirdi, onlarca genç kadın çetelerin eline geçmemek için uçurumlardan atladı. Kurtulabilenler kamplara yerleşti ve zorda olsa hayata tutunmaya çalıştı. Birçok kadın ise çetelerin elinden kaçmayı başarırken, birçoğu da yapılan operasyonlar sonucu kurtarıldı. Halen çetelerin elinde çok sayıda kadının olduğu biliniyor. 

Yaşamlarını yeniden inşa ediyorlar

Nar tanesi gibi dağıldıkları yeryüzünün farklı karelerinden tüm gayretleri ile tekrar yurtlarına Şengal’e yüzlerini dönüyorlar yine yavaş yavaş... Yavaş yavaş diyoruz çünkü göç yolları yurtlarını terk ettikleri kadar hala tehlikeli Êzidî kadınlar için. Bir yandan Irak başta olmak üzere önlerine konulan engeller bir yandan da KDP’nin dönüş yolundaki engellemeleri halen devam ediyor. Yurtlarında yaşamlarına devam eden Êzidî kadınlar, 2014 tarihinden bu yana örgütlenme başta olmak üzere savunmalarını, eğitim sistemlerini ve toplumsal yaşamlarını inşa ediyorlar. Bir halk için en elzem ihtiyaç neyse onlarda ondan başlıyor. Êzidî kadınlar için bu savunma olarak ön plana çıkıyor demek yanlış olmaz. 21’inci yüzyılda dahi soykırımla yüz yüze gelen bir halk olarak bu tehlikenin halen bertaraf olduğuna inanmıyor ve silaha davranıyorlar kendilerini savunmayı öğrenmek için... Bizlerde mikrofon ve kameralarımızı Êzidî kadınlara çeviriyoruz. Öz savunmayı öğrenme süreçlerine şahitlik yapıyoruz.

Eğitim devreleri TAJÊ bünyesinde başladı

TAJÊ bünyesinde çalışmalarını sürdüren Şengal’in Sinunê kasabasında TAJÊ Sinunê Meclisi tarafından başlatılan eğitim devresinin sonunda kadınlar Şengal dağına yollarını düşürerek silah kuşandı. Eğitimleri sona erdiğinde hepsi yine evlerine dönüp günlük yaşamlarına devam edecek ancak bir soykırım saldırısı ile karşı karşıya kaldıklarında kendilerini ve yurtlarını savunmayı öğrenmiş olarak. Heyecanla, bazen ürkekçe uzanıyor elleri soğuk demir silahlara. Büyük bir merak seziliyor gözlerinden. Aslında hepsi aşina ancak birebir dokunmak, tetiğe basmak elbette bir başka olsa gerek hepsi için.

“Tüm kadınlar öz savunmayı öğrenmeli”

Berfê İlyas’a uzatıyoruz mikrofonu, çocuklarının YBŞ-YJŞ bünyesinde olduğunun altını çiziyor gururlanarak. “Kızlarımızın, kadınlarımızın bugün ekmek ve sudan daha çok kendilerini savunmaya ihtiyacı var” diyor Berfê İlyas ve Şengalli anneler olarak örnek olmaları için öncelikli olarak kendilerinin de silah kullanmayı, savunma yapmayı bilmeleri gerektiğini aktarıyor. Bir de topraklarını sadece çocuklarının değil aynı zamanda bu topraklar üzerinde yaşamlarını sürdüren herkesin koruma görevinin bilincinde olunması gerektiğini de sözlerine ekleyen Berfê İlyas, “Toplumumuz üzerinde her türlü savaş yürütülüyor. Şimdi en çok özel savaş yürütülüyor belki. Türk devleti ve KDP’nin yürüttüğü özel savaş ortada. Fakat yarın ne olacağını bilmiyoruz. O yüzden tüm Êzidî kadınlar duyarlı olmalı ve savunmayı öğrenmeli” diyor.

“Artık çevreme özgüvenle bakıyorum”

Hediya Birahîm, ömrü hayatında ilk kez silaha dokunduğunu, eğitimden büyük heyecan aldığını ve kendisi için ilkleri burada yaşadığını aktarıyor. Hediya Birahîm, “Sînunê Kadın Meclisi’nde ilk kez eğitim gördüm ve 5 gündür eğitim alıyoruz. Silahları ilk kez tanıma fırsatım oldu. Heyecan vardı, korku vardı. İlk kurşun sıktığımda hem korku hem de heyecan duydum. Benim korkumu, heyecanımı gören arkadaşlarım alkışlayarak bana güç verdiler. Şimdi korkumu da heyecanımı da atlattım” diyerek, daha soğukkanlı yaklaştığını belirtiyor. Hediya Birahîm, şimdi kendisine ve çevresine daha büyük bir özgüvenle baktığını da söylemeyi ihmal etmiyor mikrofonlarımıza.

“Kararlılıkla eğitimlerimize devam ediyoruz”

3 Ağustos 2014 tarihi elbette her Êzidînin olduğu gibi Hediya Birahîm’in de hayatında büyük değişiklikler getirmiş. Bu tarihi asla unutmayacağını söylerken, aynı zamanda yaşanan katliamların bir daha yaşanmaması için bir kadın olarak elinden geleni de yapacağını aktarıyor. Hediya Birahîm, “Bizler o zamana kadar evlerindeki normal kadınlardık. Şimdi öyle değil... Eğer o zamanlar kendimizi savunmayı bilseydik belki bu kadar kaybımız olmazdı, bu kadar kadın ve çocuk DAİŞ çetelerinin eline de düşmezdi” ifadelerinde bulunuyor.  Hediya Birahîm, Êzidî kadınların büyük bir kararlılık ile eğitimlerine devam ettiğini aktarıyor.