“Çocuklarımızın akıbeti ortaya çıkarılıncaya kadar mücadelemiz sürecek”

Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 913’üncü haftasında adliye önünde uğradıkları polis saldırısına tepki göstererek, “Çocuklarımızın akıbeti ortaya çıkarılıncaya kadar mücadelemiz devam edecek” mesajını verdi.

İstanbul - Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle her hafta düzenledikleri eylemlerinin 913’üncüsünü gerçekleştirdi. Cumartesi Anneleri, 700. hafta eylemlerine yönelik polis saldırısında aralarında kayıp yakınlarının da olduğu 46 kişinin işkenceyle gözaltına alınmasına rağmen haklarında açılan davanın 21 Eylül’de görülen 5’inci duruşmasında uğradıkları polis saldırısı ve işkenceyle gözaltına alınmalarına ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısına Cumartesi Anneleri’nin yanı sıra çok sayıda insan hakları savunucusu katıldı.

“16 hak savunucusu işkenceyle gözaltına alındı”

Eylemin bu haftasında gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın ablası Maside Ocak açıklama yaptı. Maside Ocak, her duruşma öncesi İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yaptıklarını ancak 5’inci duruşma öncesi yapacakları açıklamaya dair Kağıthane Kaymakamlığı'nın hukuka aykırı bir yasak kararı aldığını hatırlattı. Maside Ocak, “Duruşmaya ve öncesinde yapılacak basın açıklamasına katılmak için orada bulunanlara son dakikada bildirilen yasak kararı sonrası, etrafımız polis tarafından çembere alınarak, dağılmamız engellendi. Aralarında duruşmaya katılması gereken kayıp yakınları, cumartesi insanları ve avukatlarının da olduğu 16 hak savunucusu işkenceyle gözaltına alındı” dedi.

“Anayasal hakları ihlal edildi”

Adliye önünde bulunanların tanık olduğu ve basına/sosyal medyaya yansıyan çok sayıda görüntülü/yazılı haberden görüleceği üzere kolluk kuvvetlerinin duruşmaya katılmak üzere bekleyenleri, ortada hiçbir hukuki gerekçe yokken ve anayasal haklarını ihlal ederek gözaltına aldığını belirten Maside Ocak, gözaltına alınanların yaklaşık 8 saat özgürlüklerinden mahrum bırakıldığını söyledi.

“Yargılamanın tarafsızlığına gölge düşürüldü”

İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma sırasında da bu hukuksuzluğun devam ettiğine dikkat çeken Maside Ocak, sözlerine şöyle devam etti: “Duruşmaya yargıcın, 'eğer düzeni bozan bir durum olursa, kolluk güçlerinden gelen talep doğrultusunda, yargılamanın güvenlik gerekçesiyle kapalı yapılmasına karar verebileceğini' belirten sözleri ile başlandı. Bu sözleri ile dava yargıcı, duruşma öncesi yapılacak basın açıklamasına hukuka aykırı olarak müdahale eden kolluğun yönlendirmesi ile hareket ettiğini kabul etmiş, yargılamanın tarafsızlığına ve bağımsızlığa gölge düşürülmüştür. Duruşma yargıcı yargılama sırasında da, savunma avukatlarının salonda bulunan silahlı güvenlik mensuplarının çıkarılmasına yönelik talebini de reddedip, yargılananlar, tanıklar, avukatlar ve dinleyiciler üzerinde baskı yaratacak şekilde yargılama sonuna kadar güvenlik mensuplarının salonda beklemesine izin vererek, tutumunu devam ettirdi."

“Yargıç duruşmada gerilim yarattı”

Maside Ocak, savunma avukatlarının; duruşma öncesi gözaltına alınanlar arasında, önceki celse hakkında zorla getirme ve duruşmaya gelmedikleri takdirde savunmadan vazgeçmiş sayılacakları ihtar edilmiş sanıklar ve avukatlarının da bulunduğunu, bu kişilerin duruşmaya katılımı sağlanmadan duruşmaya devam edilemeyeceği, ayrıca duruşma salonuna gelebilenlerin de alanda uygulanan şiddetten olumsuz etkilendikleri göz önünde bulundurularak duruşmanın ertelenmesi taleplerini de reddeden yargıcın duruşma boyunca savunmayı kısıtlayıcı davranışları ile duruşmada gerilim yaşanmasına neden olduğunu dile getirdi.

“Son kaybımız bulunana kadar mücadelemiz devam edecek”

Maside Ocak, son olarak şunları söyledi: "Hak ve özgürlüklerimizin güvencesi olması gereken yargının, hak ve özgürlüklerimizi tehdit aracına dönüştürülmesini kabul etmiyoruz. Ülkeyi yönetenler, Anayasa ve bağlayıcı uluslararası sözleşmelerden kaynaklı sorumluluklarına rağmen, 25 Ağustos 2018 tarihinden bu yana hak ve özgürlüklerimizi gasp eden; hukuka aykırı yasak, engelleme ve gözaltı uygulamaları ile adalet arayışımızı engellemeye, açılan soruşturma ve bu dava ile üzerimizde yargı baskısı oluşturmaya çalışmakta ve suç işlemektedir. 27 yıldır dediğimiz gibi; son kaybımız bulunana, son fail cezalandırılana kadar bu mücadele devam edilecek. Kaç yıl geçerse geçsin, bedeli ne olursa olsun; kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 214 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz."

İkbal Eren: İnsanlık suçu işleyenleri korumayın

Kayıp yakını İkbal Eren, “Bizim kim olduğumuz ve ne istediğimiz tüm kamuoyu tarafından biliniyor. İnsanlık suçu işleyenleri korumayın. Bu insanlık suçunu işleyenler bu suça ortaktır. Çarşamba günü bizim maruz kaldığımız muameleyle işlenen insanlık suçlarını savunuyoruz dediler. Ama bizde onlara şunu diyoruz; Siz onları koruyun, biz söylemeye devam edeceğiz. Bu açık bir faşizmdir. Bu ülke karanlıktan aydınlığa çıkmadan, çocuklarımızın akıbeti ortaya çıkarılıncaya kadar ve Mehmet Ağar ile Süleyman Soylu bu ülkede yargılanana kadar mücadelemiz devam edecek” diye belirtti.

Oya Ersoy: Ülkede hukuk tamamen ortadan kaldırıldı

HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, ülkede hukukun tamamen ortadan kaldırıldığını ifade ederek, “En küçük bir hak talebinin karşısından polis, jandarma ve devletin zor gücünü dikildiğini görüyoruz. Bu ülkenin İçişleri Bakanı’nın neredeyse fotoğraf vermediği, suçlu göstermediği kimsenin kalmadığı bir ülke haline geldi. Özellikle Cumartesi Annelerine yapılan bu muamelenin nedenini hepimiz biliyoruz. Bu şiddetin tek nedeni faillerin yanında olmalarıdır. Bunun tek sorumlusu da Süleyman Soylu’nun kendisidir” ifadelerini kullandı.

Seda Kadıgil: Hak arayışımız devam edecek

TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, devletin annelere savaş açtığını ifade etti. Sera Kadıgil, şöyle konuştu: “Devlet şuanda yıllardır evlatlarının kemiklerini arayan anneler yönelik çok ciddi bir savaş başlatmış durumda. Bu insanlar haklarını aradıkları için yargılanıyor, şiddete uğruyor, failleri yargılamak yerine bu insanları yargılıyor. Bu savaşın nedenini iyi biliyoruz çünkü devlet devamlılığı esas alanlarla devam ediyor. Bu karanlık odaklara hesap verinceye kadar hak arayışımız devam edecek.”