‘Çetelerin saldırıları Şengal Katliamı’nı hatırlatıyor, sonuna kadar direnmeliyiz’

TAJÊ Diplomasi Komitesi Üyesi Suham Şingalî, Türk devleti ve ona bağlı çetelerin uluslararası güçlerin desteğiyle Haleb'i de Musul gibi işgal ettiğini belirterek, halkların işgale karşı ancak devrimci halk savaşı ile baş edebileceğini söyledi.

RONAHÎ ZERDEŞT

Şengal- Türk devletine bağlı çeteler 27 Kasım’da başlattığı saldırı ardından Haleb ve Hama işgal edildi. Çetelerin Halep'i işgal etmesinin ardından 2018’de Türk devletinin işgal ettiği Efrin’den göç edenlerin yoğunlukta yaşadığı Şehba’dan halk çıkarıldı. Özerk Yönetim, halka dönük katliamı engellemek için böylesi bir karar aldıklarını açıkladı. Göç sırasında da binlerce insan çeteler tarafından esir alındı.

DAİŞ çeteleri 2014 yılında Musul’u işgali sırasında da herhangi bir engelle karşılaşmamıştı. Bugün yaşananlarda 10 yıl önceki Musul senaryosunu hatırlattı. 

Êzidî Özgür Kadın Hareketi (TAJÊ) Diplomasi Komitesi Üyesi Suham Şingalî, saldırılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

‘Halep uluslararası güçlerin desteğiyle işgal edildi’

Suham Şingalî, Türk devleti çetelerinin 27 Kasım'da uluslararası güçlerin desteğiyle Halep'i işgal ettiğini belirterek, şöyle konuştu: “Her ne kadar adları ‘El Nusra, Tahrir El Şam’ vb. olsa da onlar Türk devletinin çeteleridir. DAİŞ’li çetelerdir. Aynı zihniyeti taşıyorlar. Şehba’nın  çoğu Efrîn’lidir. Türk devletinin Efrîn'i işgal etmesi üzerine 2018 yılında Şehba'ya yerleşmişlerdir. Musul planı bu kez Halep'te uygulandı.”

‘Halk tüm saldırılara rağmen direniyor’

Saldırılara rağmen Rojava halkının direndiğini ifade eden Suham Şingalî, “Çetelerin saldırısının başlangıcından bu yana Rojava halkının eşi benzeri görülmemiş bir direnişi var. Özellikle Şêxmexsûd ve Eşrefiye mahallelerinde kalan halkımız çetelere karşı büyük bir direniş gösteriyor. Her ne kadar göç yaşanmış olsalar da Şehba halkının da eşsiz bir direnişi var. Güçlü bir irade ve kararlılıkla işgalin karşısında duruyorlar” dedi.

‘Yaşananlar bize 10 yıl önceki tabloyu hatırlattı’

Saldırılar sırasında ortaya çıkan görüntülerin bir benzerinin 2014 yılında da yaşandığını ifade eden Suham Şingalî, şöyle dedi: “Tahrir El-Şam çetelerinin zihniyeti ve eylemleri, DAİŞ çetelerinin zihniyeti ve eylemleri ile aynı. Şu an yaşananlar, DAİŞ’in 10 yıl önce Şengal'e saldırdığı, insanları katlettiği, kadınları kaçırdığı sahneler ile aynı. Buradan da anlaşılıyor ki bu çeteleri büyütüp, güçlendiren Türk devleti ve onun gibi güçlerdir. Şimdi isimler farklı olabilir ama zihniyet aynıdır. Nasıl ki 2014 yılında DAİŞ çeteleri Êzîdi kadınları kaçırıp tecavüz ettiyse, Türk çeteleri de aynısını yapıyor. Türk devletinin çeteleriyle IŞİD arasında hiçbir fark yok.”

Suham Şingalî, Türkiye’nin yayılmacı politikasını eleştirdi ve savaşın her yere yayılacağını belirterek, “Toplum olarak saldırılara, işgallere ne kadar direnirsek, yeni bir soykırımın önüne geçersek, topraklarımızda o kadar özgür yaşayabiliriz” dedi.

‘En büyük tehlike Şengal’de’

En büyük tehlikenin Şengal, Ninova ve Musul’da olduğunu belirten Suham Şingalî, “Bu bölgelerde DAİŞ’in yüzlerce gizli hücresi var. Yarın öbür gün Türk devleti kendi üniformalarını bu çetelere giydirir ve saldırtır. Tüm dünya biliyor ki Musul gibi Halep de uluslararası bir anlaşmayla bu çetelere teslim edildi. Öbür taraftan, Irak devleti Türk devletiyle onlarca antlaşma imzalamış ve Türk devleti bu antlaşmalar yoluyla Şengal, Musul ve Kerkûk’e saldırmak için harekete geçebilir” değerlendirmesinde bulundu.

‘Kadınların kendilerini koruması gerekiyor’

Suham Şingalî, Türk devletinin Kürdistan dağlarında yenilgiye uğradığını bu nedenle amacına bu çeteler üzerinden ulaşmak istediğini belirterek, “DAİŞ zihniyetindeki bu çetelere karşı halk her zaman direnmeli. Her şeyden önce kadınların daha dikkatli olması ve kendilerini koruması gerekiyor. Özellikle Türk devleti ve çetelerinin işgal tehdidi altındaki bölgelerdeki kadınların kendilerini korumaları, kendi toplumlarında meşru müdafaa ve direniş konusunda öncü olmaları gerekiyor” ifadelerini kullanarak, özellikle Êzidî kadınların 2014'te yaşadıklarının bir daha yaşanmaması için mücadele ettiklerini ve herkesin toprağına karşı sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini belirtti.

‘Sonuna kadar direneceğiz’

Suham Şingalî, son olarak şunları söyledi: “Önder Apo'nun felsefesine dayanarak bu saldırılardan kendimizi korumamız gerekiyor. Sadece askeri güç değil, tüm toplumsal kesimler kendi topraklarını korumakta sorumlu görmeli. Türk devletinin çetelerine ve zihniyetine karşı tavır almalıdır. Êzidî toplumu olarak Özerk Yönetim'in öncülüğünde sonuna kadar saldırılara karşı direneceğiz.”