Çarşema Serê Nîsanê: Evrenin oluşumu, yeni yılın başlangıcı

Ezidi toplumunun ‘Çarşema Serê Nîsanê Bayramı’ her yıl olduğu gibi bu yılda coşkuyla karşılanıyor. TAJÊ üyesi Feride Şengalî, “Bizim için yeni yılın başlangıcı dünyanın oluşumuyla başlar ve biz de bunu bayram olarak kutluyoruz” dedi.

SITÎ ROZ

Şengal- Ezidi toplumu yaşadığı bunca katliama rağmen inancından vazgeçmedi. Dünyanın oluşumu ve tüm değişim evrelerini kutsal gören Ezdalık, evrende evrimini tamamlamış her oluşumu bayram ve şenlik havasında kutluyor. Ezidi toplumunda esas olan 6 bayramdan bir tanesi de “Çarşema Serê Nîsanê” Bayramı. Her yıl olduğu gibi bu yılda Nisan’ın ilk Çarşamba’sı coşkuyla karşılanan bayramda yapılan her bir ritüel içerdiği felsefik anlamıyla bize bilgeliğin kapısını aralıyor.

‘Evrenin oluşumuna olan inanç üzerinden kutlanıyor’

Ezidi Kadınları Özgürlük Hareketi (TAJÊ) üyesi Feride Şengalî “Çarşema Serê Nîsanê Bayramı”nın anlamını ve yapılan ritüelleri anlattı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, özgürlük savaşçılarının ve tüm Ezidi toplumunun bayramını kutlayan Feride Şengalî, bu bayramın evrenin oluşumuna olan inanç üzerinden kutlandığını söyledi.

‘Nisan ayı Ezdalık inancında önemli bir yer tutuyor’

Ezdalık inancını, felsefik olan ve dünyanın oluşumunda somut gelişen tüm evrelerin hakikatine olan inanç olarak tanımlayan Feride Şengalî, şunları dile getirdi: “Ezdalık inancı çok eskilere yani dünyanın oluşumuna ve toplumsallığın gelişimine dayanır. Bayramları için belirlediği zamanda buna tekabül ediyor. Nisan ayı Ezdalık inancında önemli bir yer tutuyor. Çarşema Serê Nîsanê Bayramı da esas olarak 1 Nisan’la başlıyor.  Fakat şimdi dünya 1 Nisan’ı yalan söyleme günü olarak belirlemiş. Yani bizim inandığımız bir güne yalan diyorlar. Yeni yılın başlangıcıdır. Ezdalığı yok saymak ve Ezdalığa düşmanlık bizim için önemli olan tarihleri anlam yitimine uğratmak ve farklı anlamlar yükleyerek, çarpıtmaktır.  Ezdalığın takvimine göre Nisan’ın başlangıcıyla yeni bir yıla girmiş oluyoruz.  Nisan ayı dünyanın oluşumunda önemli bir zaman aralığıdır.”

‘Rengarenk boyanan yumurtalar dünyanın oluşumunu anlatır’

Bayramda yapılan her ritüelin bir anlamı olduğunu ve dünyanın oluşumuyla birebir bağlantılı olduğunu anlatan Feride Şengalî, Ezdalık ve bayramların iç içe geçtiğini söyledi. Feride Şengalî, şöyle devam etti:

“Yumurtalar doğadan alınan renklerle boyanır.  Yumurta esas olarak 7 tabakadan oluşur. Buzlar eridiğinde dünyanın aldığı biçim yumurta piştikten sonraki haline benzetilir. Güneş belirginleşir, yeryüzüne aydınlık gelir. Ay ve yıldızlar oluşur. Sonra yer yüzünde toprak, su ve hava bir ahenk içinde gelişir.  Yumurtanın 7 tabası bu oluşumları anlatır. Yumurtanın sarısı güneş ve etrafındaki tabakaları da gökyüzü ve yeryüzündeki oluşumları yani dünyayı bir bütünlük içinde anlatır. Dünya güneşin etrafında oluşumunu tamamlar. Çarşema Serê Nîsanê Bayramı da rengarenk boyanan yumurtalarla dünyanın oluşumu anlatılır.  Yumurtalar pişirilir ve rengarenk yapılır ve evin her bir köşesine bırakılır gelen misafirlere sunulur. Karşılıklı yumurtalar birbirine tokuşturulur ve kim yumurtayı kırmayı başarırsa o dünyanın oluşumuna yardımcı olmuş olur.”

Gelincikler tüm canlıların bedenine akan kanı temsil eder’

Ezdalık mitolojisinde, önce toprak sonra su, hava ve bunlarla birlikte yeşillik, hayvanlar ve en son insanların oluştuğunu anlatan Feride Şengalî, “Nisan ayında toprakta boy atan kırmızı gelincikler insan ve tüm canlıların bedenine akan kanı temsil eder. Toplanan kırmızı gelincikler evlerin giriş kapılarına çamur ya da hamurla yapıştırılır ve üzerine renklendirilmiş yumurta kabukları yapıştırılır.  Bu da yeni yılla birlikte eve bereket, mutluluk ve huzur gelmesi için yapılır” dedi.  

‘Aydınlığı temsil eden her şey bizim için kutsaldır’

Bayramda tüm küslerin barıştırıldığını, herkesin o günü büyük bir mutlulukla ve güler yüzle karşıladığını dile getiren Feride Şengalî, “Seyranlara gidilir, kutlamalar yapılır. Biz Ezidilerin inancı gereğince aydınlık yani güneşi temsil eden her şey bizim için kutsaldır. Onun için bayramdan bir gün önce akşam üstü çıralar yakılır. Bayram sabahı güneşin doğuşuna doğru dualar okunur ve tüm dünya için barış ve mutluluk istenir.  Güneş duasından sonra kubbelere gidilerek orada bulunan mezarlar ziyaret edilir. Ondan sonra evlere dönüşler olur, ev halkı ve komşularla bayramlaşmalar olur ve bayram kutlamaları başlar” bilgilerini verdi.

‘Nisan ayı boyunca kimse evlenmez’

Nisan ayı boyunca kimsenin evlenmediğini anlatan Feride Şengalî, bu durumu ise şöyle açıklıyor: “Denir ki nisan ayı yağmurlarıyla, yeşilliğiyle ve açan çiçeklerle tüm mevsimlerin cennetidir. Onun dışında güzellik olmamalı denir. Ezidiler buna inandığı için nisan ayında evlenmeyi günah görür. Bizim için bahar kutsaldır. Baharla her şey yenileniyor. Doğa, insan bedeni her şey yenileniyor.”

‘Ezidileri hep inançları üzerinden parçalamak istediler’

Ezidilerin bayramlar üzerinden doğayla kurdukları bağın derin felsefik bir anlamı olduğunu vurgulayan Feride Şengalî, “Bayramlarda yapılan her davranışın içerdiği anlam Ezdalık inancının toplumsal ruhunu anlatıyor. Ezidi toplumunun yaşatmaya çalıştığı inancının uğradığı değişimler ve saldırıları fermanlarda ifade buluyor. Biz Ezidileri hep parçalamak istediler ve bunu da en çok inancımız üzerinden yapmaya çalıştılar. Ezdalık inancına soykırımcı zihniyetin saldırıları oldu” dedi.

‘Tabiattan öğrendikleriyle toplumsallaştı’

Ezdalığın toplumsallıkla ilişkili olduğunu belirten Feride Şengalî, “Tabiattan öğrendikleriyle toplumsallığını öğrenir. Ezidiler için bahar ayı çok önemlidir. Biz Ezidiler aslında dünyanın temsiliyetini yapıyoruz. Ezdalıkta ahlak, toplum ahlakını, kültür, yaşam ve toprakla buluşmayı ve bilgelikte tabiatı ve yaşamın hakikatini okuyabilmekle bağlantılı gelişti ve bu da tüm dünyayı temsil ediyor” diye konuştu.

‘Ezidiler bayramlarıyla parçalanmaya çalışılıyor’

Ezidilerin tüm dünyayı temsil ettiği için onu parçalayan ve inancını anlamsızlaştıran saldırılar geliştiğine dikkati çeken Feride Şengalî, şu değerlendirmede bulundu: “Ezidileri bayramlarıyla parçalamaya çalışıyorlar.  Şimdi Çarşema Serê Nîsanê isminden de anlaşıldığı gibi Ay’ın bahar ayına girişindeki döngüsü hesaplanarak belirlenmiş. Bu da Nisan ayının ilk çarşambasına denk geliyor. Fakat bu değiştirildi ve bir kısım Ezidi’ye devletin belirlediği tarihte bayram kutlanması dayatıldı. Ezidilerin Ruhani meclisi ve Baba Şex devlete göre giderek. Bayramlarımız doğanın zaman takviminden koparılarak devletin belirlediği tarihe alınmak istendi.  Bir kısım Ezidi buna katıldı ve bir kısım Ezidi de bunu kabul etmedi ve inandığından geri adım atmadı. Fakat tüm direnişlere rağmen birçok bayramımız ikiye bölündü. Çarşema Serê Nîsanê Bayramı da bunlardan biri. Bu da düşmanın inancımıza olan saldırısıdır.”

‘Çarşamba Sor doğru bir isim değil’

Ezidilerin inançları üzerinden birbirine düşürülmek istendiğine vurgu yapan Feride Şengalî, “Biz Ezidiler bu durumdan etkileniyoruz ve bu durumun değişmesi gerek.  Ezdalık inancına göre doğru olanı yapmak gerek. Ezidi toplumunun ortaklığı ve inancında bir ruh olması bizim için çok önemli. Öncelikle bu bayram için ‘Çarşamba Sor’ deniliyor.  Ama bu doğru isim değil. Ezidiler ferman tarihinde Çarşamba Sere Nisan Bayramı’na denk gelen bir fermanla bu isim alınmış. Ama biz Ezidiler bu bayramı kanla, savaşla, katliamla kutlamak istemiyoruz.  Bizim için yeni yılın başlangıcı dünyanın oluşumuyla başlar ve biz de bunu bayram olarak kutluyoruz” dedi.

‘Kadınlar doğa ve bayramları buluşturuyor’

Ezdalık inancına kadının kutsallığı bu bayramda da kendini gösterdiğine vurgu yapan Feride Şengalî, kadınların doğa ve bayramları buluşturan rolünü ise şu örnekle anlattı: “Örneğin Laleş’de bayram günü ruhani meclisi karşılayan kadındır. Kadınların öncülünde kutsal mekâna giriş yapılır.  Ayrıca Ezidiler anne ve kız kardeşinin hatırına denir.  Bu da kadınların kutsallığını gösterir. Ezdalık tarihinde bu kutsallık kendini korudu fakat bugün düşmanın saldırıları sonucunda Ezidi kadınları ciddi bir baskı altına alındı. Bu bayramın kadınlarla ilişkisi de tabiata olan bağlılıklarından geliyor. Kadının felsefe ve toprakla bağı kadınları da bu bayramın öncüleri yapıyor. Kadın doğa olmadan yaşayamaz ve doğada kadın olmadan renk kazanamaz. Kadın ve doğa birbirini tamamlıyor.”