8 Mart Baas rejiminden bu yana manipüle ediliyor: Mücadele ile değişim sağlanır
Esad rejimi tarafından Dünya Kadınlar Günü’nün manipüle edildiğini kaydeden Suriye Kadın Hareketi üyesi Lilian Al Maghoush, tehlikenin devam ettiğine vurgu yaparak, “Kadın hareketlerinin aktif mücadelesi sayesinde gerçek bir değişim sağlanabilir” dedi.

ROCHELLE JUNİOR
Süveyda- Suriye’de Esad rejimi, kadınların mücadelesini ve haklarını unutturmak amacıyla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü “8 Mart Devrimi” adı altında kendi propagandasına dahil etti. 8 Mart Devrimi olarak adlandırılan olay, aslında 1963 yılında Baas Partisi tarafından gerçekleştirilen bir askerî darbeydi. Bu darbe sonucunda, partinin Suriye koluna bağlı askerî komite hem sivil hem de askerî yönetimi ele geçirerek ülke yönetimini kendi kontrolüne aldı.
Suriye Kadın Hareketi üyesi ve Süveyda’daki siyasi komitenin temsilcisi olan Lilian Al-Maghoush, Esad rejiminin, Dünya Kadınlar Günü’nü kendi ideolojisi doğrultusunda nasıl manipüle ettiğini şöyle anlatıyor: “Bu sadece bir isim değişikliği değil, sistematik bir politikaydı. Amaç, kadın hakları mücadelesini bilinçli olarak gölgede bırakmak ve kadın hareketlerini etkisiz hale getirmekti.”
Kadın mücadelesi manipüle edildi
Lilian Al-Maghoush “Rejim, Dünya Kadınlar Günü’nü, 8 Mart Devrimi kutlamalarıyla birleştirerek, kadın haklarının ve kadın mücadelesinin üzerini örtmeye çalıştı” diyerek bu kapsamda yapılanları şu şekilde sıraladı: “Okullardaki müfredatta Dünya Kadınlar Günü ile ilgili bilgiler tamamen kaldırıldı. Kadın haklarına dair farkındalık oluşturacak etkinlikler iptal edildi ve yerine rejimin kendi politikalarını yücelten ‘ulusal bayram’ etkinlikleri düzenlendi. Kadınların toplumsal ve siyasal mücadeleleri, rejimin siyasi propagandasına dahil edilerek, bağımsız bir hareket gibi görülmesi engellendi.”
Bu değişimin ciddi sosyal ve siyasal sonuçlarının olduğuna dikkat çeken Lilian Al-Maghoush, “Sosyal olarak, kadın sorunlarının ihmal edilmesine ve kadınların rollerinin ve haklarının önemine dair farkındalık eksikliğine yol açtı; bu da cinsiyete dayalı şiddetin artmasına, eşitlik fırsatlarının azalmasına ve kadınların kamusal alandaki varlığının zayıflamasına neden oldu. Kadınlar belirli rollere hapsedilmiş ve çeşitli yollarla tuzağa düşürülmüş, bu da güçlenmelerini daha da zorlaştırmıştır” diye belirtti.
‘Kadınlar karar alma pozisyonlarından dışlandı’
Lilian Al-Maghoush konuşmasının devamında siyasi düzeyde kadınların etkilenme boyutunu şu şekilde ifade etti: “Kadınlar karar alma pozisyonlarından dışlandı ve ülke politikalarının belirlenmesinde gerçek ortaklar olmak yerine sınırlı idari pozisyonlarda tutuldu. Bu dönüşüm, kadınların ulusal kimliğinin bulanıklaştırılması ve Suriye devriminden önce veya sonra yıllar boyunca verdikleri bağımsız mücadeleyi gizleme ve davalarını bağımsız bir hareket olarak değil rejimin propagandasının bir parçası olarak yeniden sunma girişimiydi.”
Dünya Kadınlar Günü yeni Suriye'de nasıl kutlanabilir?
Lilian Al-Maghoush, kadın haklarının yeniden gündeme getirilmesi ve Dünya Kadınlar Günü’nün hak ettiği değeri görmesi için bazı adımlar atılması gerektiğini belirterek sözlerine şunları ekledi: “Kadın hakları konusunda farkındalık yaratılmalı. Bunun için uluslararası kuruluşlarla iş birliği yapılarak toplumu bilinçlendirecek kampanyalar düzenlenmeli. Kadın hakları, Suriye’nin temel önceliklerinden biri haline gelmeli. Ekonomik ya da siyasi krizlerin gölgesinde unutulmamalı. Kadınlar yalnızca siyasi süreçlere dahil edilmemeli, aynı zamanda karar alma mekanizmalarının vazgeçilmez bir parçası haline gelmeli. Kadınların ekonomik, siyasi ve sosyal olarak güçlendirilmesine yönelik programlar başlatılmalı. Yerel topluluklarda kadınların aktif rol oynaması sağlanmalı ve kadınların sesi duyulmalı.”
“Kadın hakları mücadelesi hâlâ birçok tehditle karşı karşıya” diyen Lilian Al-Maghoush, kadın haklarının ikinci plana atılmasına neden olan bazı temel sorunların altını çizerek şunları söyledi: “Siyasi belirsizlik ortamı, kadın haklarını geri plana itiyor. Örneğin, Suriye’nin yeni anayasa taslağında, Cumhurbaşkanının erkek olması gerektiğini belirten bir madde yer alıyor. Bu madde, anayasada yer alan ‘vatandaşlar arasındaki eşitlik’ ilkesine açıkça ters düşüyor. Ekonomik kriz nedeniyle hükümet ve toplum, kadın haklarını göz ardı edebilir. İnsanlar temel güvenlik ve ekonomik sorunlara odaklanırken, kadınların eşitlik mücadelesi geri planda kalabilir. Toplumdaki geleneksel ve ataerkil zihniyet kadınların haklarını engellemeye devam ediyor. Kadınların kamusal alandaki rollerini kısıtlamak isteyen kesimler hâlâ güçlü ve etkin.”
Tüm bu engellere rağmen, Lilian Al-Maghoush kadınların mücadeleden vazgeçmemesi gerektiğini vurgulayarak, “Kadın hakları mücadelesi uzun ve zorlu bir süreç olsa da bağımsız kadın hareketlerinin kararlılığı ve aktif mücadelesi sayesinde gerçek bir değişim sağlanabilir” dedi.