Yakılan köyüne yıllar sonra çoban olarak geri döndü
Andok Dağı eteklerinde 93’te yakılan köyüne ev inşa ederek yaşamaya başlayan Mensucat Öztürk, verilmeyen elektrik ve su nedeniyle kışın evinde kalamıyor. Mensucat Öztürk, yazın gittiği yaylada çobanlık yapıp hayvanlara bakarak geçimini sağlıyor.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Muş - Havaların ısınmasıyla birlikte bölgede köylerde yaşayan birçok yurttaş yaylaya çıktı. Geçtiğimiz sene İçişleri Bakanlığı tarafından alınan bir kararla Kulp’tan alınarak Muş’a bağlanan Şenyayla bölgesi hem koçerlerin hem de yerleşik olarak yaz boyunca orada kalan çobanların uğrak yeri. 1993 yılında köy yakılmaları ile birlikte Andok Dağı eteğindeki köyü yok olan Mensucat Öztürk, inşa ettiği evle yazın yaylada kalarak çobanlık yapıyor. Elektrik ve su sıkıntısı nedeniyle kışın köyünde kalamadığını belirten Mensucat Öztürk, hem kendi işlerini yaptıklarını hem de topraklarına sahip çıktıklarını söylüyor.
Yakılan köyüne yıllar sonra döndü
1993 yılında yaşanan olaylar nedeniyle Andok Dağı eteklerinde bulunan köyünden ayrılmak zorunda kaldıklarını söyleyen Mensucat Öztürk, kısa süre sonra döndüğü köyünde tek bir ev inşa ettiğini belirtiyor. Dağın eteğinde bulunan Şenyayla’da hayvan beslediklerini ve inşa ettikleri ev ile her yaz yaylaya geldiklerini söyleyen Mensucat Öztürk, beslediği hayvanlara da çobanlık yapıyor.
“Devlet bize elektrik ve su vermiyor”
Yakılan köyüne her yaz gelerek çobanlık yapan Mensucat Öztürk, yaylada elektrik ve su açısından birçok sıkıntı yaşadıklarını ifade ediyor. Yıllardır talep etmelerine rağmen yaylaya ne elektrik ne de su verilmediğini söyleyen Mensucat Öztürk, evlerinin su ihtiyacını dereden su taşıyarak karşıladıklarını aktarıyor.
“Topraklarımı çok seviyorum”
Nisan başında gittikleri yaylada Ekim ayına kadar kaldıklarını söyleyen Mensucat Öztürk, sözlerine şöyle devam ediyor: “Arazimize gelip hem ekimimizi yapıyoruz hem de otlarımızı topluyoruz. Ekim ayında da yine köyümüze dönüyoruz. Suyumuz yok, su ve elektriğimiz olsa kışın da burada kalır asla gitmeyiz. Devlet bize elektrik ve su vermiyor. Evlerimiz var ama yeni ev yapmamıza izin vermiyorlar. Su var ama getirmiyorlar. Bizler suyu kendimiz taşıyarak eve getiriyoruz. Getirdiğimiz suyla peynir ve yağ yapıyoruz. Ben de burada hayvanlara bakıyorum, onları dağ dağ gezdiriyorum. İşimi de topraklarımı da çok seviyorum”
“Kimseye muhtaç olmadan çalışıyoruz”
Çobanlık yapıp emek verdiği toprakları tekrardan terk etmeyeceğini belirten Mensucat Öztürk, “Toprağımızdan, dağlarımızdan vazgeçmeyiz. Bütün ailemin mezarı burada. Ben burayı bırakmadım benden başka kimse dönmedi. Elimde olsa kışın da gitmem burada kalırım. Devlet bizi kovsa da asla gitmeyiz. 93 yılında köyümüzü yıktı gidip yıllarca başka yerlerde kaldık ama geri döndük. Burası şehirden daha güzel. Havası güzel, çobanlığımızı da yapıyoruz. Gidip insanların yanında tekstillerde maaşla çalışmıyoruz. Kendi işimizi yapıyoruz. Kimseye çalışmak istemiyoruz” diyor.