Sığındığı kilisede arılardan bal üreterek geçimini sağlıyor
Türkiye’nin saldırıları nedeniyle Til Temir'e bağlı Erîşa köyünden göç eden Rexda Şêx Salih, Maryam El-Ezra Kilisesi'nin yıkık salonunda yaşam mücadelesi veriyor. Rexda Şêx Salih, geçimini ise bal arılarını besleyerek sağlıyor.
SORGUL ŞÊXO
Hesekê – “Göçmenlik” sadece bir cümleden ibaret değil. İçinde kimsesizlik, yoksulluk, evsizlik, hastalık, korku, sahipsizlik ne deseniz var. Yıllarca yaşadığınız evinizi, mahallenizi, yurdunuzu, komşularınızı, akrabalarımızı, sevdiklerinizi ve en önemlisi de anılarınızı geride bırakıyorsunuz. Ve bir gün yeniden o yaşama dönmeyi hayal eder durursunuz. Tüm yaşam mücadeleniz de tekrar eski yaşama dönme umudu. Bir insanın göç etmesi ölüme teslim olduğu anlamına gelmez. Göç edenler bazı zorluklara göğüs germek için yeni bir hayata, uzun süreli bir direnişe ve tam bir mücadeleye başlarlar.
Kilisede yaşıyorlar
Rexda Şêx Salih'in ailesi de Til Temir'in Erîşa köyünden 2 yıl 6 ay önce ilçenin güneyindeki Til Nesrî köyüne taşındı. Rexda Şêx Salih, eşi, 2 kızı ve 4 oğluyla Maryam El-Ezra Kilisesi salonunda yaşıyor. Kilisede Hristiyan dininin ayin ve törenlerinin yapıldığı bir salonu var. Ancak bu kilise Nisan 2015'te bir Süryani bayramı gününde DAİŞ çeteleri tarafından havaya uçuruldu. Kilise binası hasar gördükten sonra çaresizlikten göç etmek zorunda kalan birkaç aile, Ekim 2019'da kiliseyi yeniden inşa etti. Göçmen aileler kilise salonunu ikiye ayırdı ve bu iki bölümde iki göçmen aile yaşıyor. Ulusların birliği zor zamanlarda ortaya çıkar. Süryaniler de göçmenlere köylerini açtılar ve bu şekilde halkların dayanışmasını ispat ettiler. Rexda Şêx Salih'in hikayesini öğrenmek için onu ziyaret ettik ve görüşlerini aldık.
İşgalciler ve çeteler göçe zorladı
Rexda Şêx Salih, acılı yüreğiyle köyüne dönme özlemini şu sözlerle dile getiriyor: “Köyümüzde hayat çok güzeldi. Toprağımızda ve köyde kral gibiydik. Köyümüzde her şey vardı, hiçbir şeye ihtiyacımız yoktu. 58 kovanımız vardı. Eşim ve ben 12 yıldır bal arısını yetiştiriyorduk, bal ayıklayıp satıyor ve bazen komşulara dağıtıyorduk. Ancak işgalci Türk devletinin saldırıları başladıktan sonra durumumuz tamamen değişti. Göçün acısı şiddetlidir. Evini, yurdunu terk edenler ve ölülerini kabirlerde bırakanlar oldu. İlk başta köyden ayrılmaya niyetimiz yoktu. Ancak saldırılar sertleşince köyden göç etmek zorunda kaldık. Göçün ardından iki ay Esfuri köyünde kaldık ve ardından kilise salonuna yerleştik. O zor kış günlerinde bu salon bizim için bir sığınaktı."
Bal üretimine devam etti
Rexda Şêx Salih, eşinin bal arısı yetiştiriciliğini bildiği için kendisinin de bu konuda uzmanlaştığını söyledi. Eşi ile birlikte bu işi yaptığını kaydeden Rexda Şêx Salih, “Bir arı kovanı getirdi ve ona bakmaya başladık. Fakat köyümüzdeki 58 bal kovanı vardı ve bu kovanlar çeteler tarafından çalındı. Ancak bal arısı yetiştiriciliğinin yanı sıra fûl, nane ve sarımsak ta ektim. Boş alan ve su da vardı, bu bize yenilebilir bazı bitkiler yetiştirmemize ve bundan yararlanmamıza yardımcı oldu. Fûl ekmek, ayrıca bal arılarının beslenmesinde de bize fayda sağladı'' diyor.
"İşgal altındaki topraklarda güvenlik yok"
Rexda Şêx Salih, kendisini neyin beklediğini bildiği için köyüne dönmeye çalışmadıklarını söylüyor: “Gözümüz köye dönüş yolunda ve her zaman köyün işgalcilerden temizlenme müjdesini bekliyoruz. Böylece köyümüze korkmadan dönebiliriz. Köye dönmeyi hiç denemedim, çünkü köy yolu güvenli değil. Köyün yolu güvenli olsaydı eğer ve Türk devleti çeteleri burayı boşaltsaydı biz hiç düşünmeden geri dönerdik. Ancak işgalcilerin ve çetelerin varlığı geri dönmemize engel teşkil ediyor. Köye gitmeye cesaret edemiyoruz, göç ettikten sonra köyde ne olduğunu bilmiyoruz. Tek başıma işgal altındaki topraklara doğru tek bir adım atamam. Pek çok köylü, evlerine bakmak için döndüklerinde saldırıya maruz kaldılar. İşgal altındaki topraklarda güvenlik yok."
“Mücadelemize devam edeceğiz”
Köyüne dönme hasretini sürekli duyduğunu belirten Rexda Şêx Salih, “Türk işgalcilerin ve çetelerinin yenildiğini ve köyün bu işgalci güçlerden temizlendiğini duysam, köye döneceğim. Ama onların varlığıyla geri dönme ümidim yok. Bu sadece benim görüşüm değil, bütün göç edenlerin görüşleri bu yönde. Herkes göçten bıkmış ve her an dönüş talep ediyor. Köyümde bir çadırda yaşamaya razıyım ama işgalcilerin gitmesi şartıyla. Hayat devam ediyor, biz de mücadelemize devam edeceğiz'' ifadelerinde bulunuyor.